Görüşmeyeli Nasılsın Eren'cim

3.1K 177 29
                                    







Hafta sonu gelmişti. Cuma günü karar vermiştik. Bir kafeye gidecektik. Sabah güzelce kalkıp hazırlandım. Önce duş, giyilecek kıyafet seçimi, diş fırçalama ve son olarak anneden para isteme provası. Allah'ım niye ben bu duruma düştüm ki. Bu son para isteyişim olacak inşallah. Çünkü bundan sonra çalışmayı düşünüyorum. Okul çıkışları ve hafta sonu çalışır kendi ihtiyaçlarımı karşılayacak parayı çıkartırım diye düşünüyorum.

Düşüne düşüne aşağı indim. En son Tarık hastalandığın da para istemiştim. Annemin mutfaktan sesi geliyordu. Direk yanına gittim. Babam olacak o şerefsiz salonda oturmuş televizyonu izliyordu. Hemen annemin yanına gidip direk konuya daldım "Anne bana para lazım da. Sende para var mı?" dedim. Kadın alışık değil tabi ondan uzun süreden beri ikinci para isteyişim. Resmen ondan uyuşturucu istemişim gibi suratıma bakıyordu. "Var annecim ne kadar istiyorsun?" diye sordu şoku atlatıp. "Bilmem ki. Arkadaşımla buluşacağım dışarıda" dedim. Kadının bir anda yüzü aydınlandı. "Senin arkadaşın mı var?" diye sormuştu. 'Valla aslında arkadaşım değilde sevgilim' diyemedim tabi kide. "Evet var" diyebildim sadece.

Hemen odasına gidip çantasını alarak geri döndü. "100 lira yeter mi?" dedi. Ne biliyim ki ben sanki her Allah'ın günü sokağa arkadaşlarımla çıkıyorum. "Bilmem ki yeter herhalde " dedim. "Neyse sen 50 lirayı da al da yanında bulunsun" diyerek elime 150 lira bırakmıştı. Bak şuan inan kendimi Richie Rich gibi hissediyorum. Elime en son 50 lira geçmişti en yüksek miktar olarak.

Parayı alıp teşekkür ederek evden çıkmıştım. Arkamdan şerefsizin konuşmaları da eksik olmamıştı tabi. Uzun süredir dışarı çıkmaya bu kadar hevesli değildim. İçimde bir heyecan sanki böyle olimpiyatlara katılıyorum. Kalbim pır pır anasını satıyım.

Tarık'la bir kafede buluşmak üzere karar vermiştik ki şuan ben kafeye doğru adımlıyordum. Aslında beni gelip almak istediğini söylemişti ama ben herhangi bir savaş çıkma ihtimaline karşı onu reddetmiş kafede buluşmak üzere ikna etmiştim.

Kafe okula yakın sayılabilecek bir yerdeydi. Yaklaşık 30 dakika yürüdükten sonra kafeye varmıştım. İçeri girmemle sıcak havanın suratıma vurması bir olmuştu. Bu kafeyi bir kaç kere sınıftakilerden duymuştum. Diğer kafelere biraz daha pahalıydı ama içeride çok fazla apaçi olmamasıyla meşhurdu.

Gözüm sağı solu tararken köşeye oturmuş Tarık'ı görmem zor olmamıştı. Gördüğüm anda gözlerimde ki parlama bence uzaydan gözükürdü. Adamı görmek bile içimde şimşeklerin çakmasına neden oluyordu. Tabi benim yüzüme oturmuş gülümsemenin bir kaç katı onun suratında da vardı. Allah'ım bu çocuk benden bir yaş küçük olup nasıl benden erkeksi durabilir. Hayır ben ne kadar bebeksiysem o o kadar erkeksi WHERE İS THE ADALET? Yüce Tanrım.

Neyse boş düşünceleri kafamdan uzaklaştırıp hızlı adımlarla sevgilimin yanına gidip hemen sarıldım. Baya aştım kendimi ya iyice böyle arsız arsız hareketler. Bak bak bir de çocuğun boyununa yüzümü gömüyorum filan. Resmen iflah olmaz bir serseriyim.

Yaklaşık 2 dakika kadar boynunu kokladıktan sonra ayrıldık. Hayır biraz daha dursak ayak üstü çocuğu.... Tövbe tövbe gene arsız düşünceler beynimi işgal etti bak.

Masada yanına oturmuştum. Zaten acayip rahat koltukları vardı. Bir de yanımda sevdiğim bey varken şuan keyfime diyecek yoktu. Ben Tarık'ın dibine sokulmuş gözlerimi kapatmış anın akışına bırakmıştım ki yanımızda bir ses duydum "Merhaba hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?" dedi. Aferin garson bey anın içine sıçtın. Alkış valla sana. Tarık bana döndü ve "Ne istersin aşkım?" diye sordu. Garson arkadaş hafif şok oldu ama belli etmemeye çalışıyordu garibim. Tabi kaç kere eşcinsel çiftlerin bu kadar açık şekilde dışarıda takıldığını görürüz ki sonuçta. Biraz düşündüm ve "Kahve alıyım ben" dedim. "Sadece kahve mi? Saçmalama. Şimdi bak kardeşim bize iki tane karışık pizza ve iki kahve" dedi. Yanıma dönerek "Tarık ben aç değilim ki " dedim. "Sen aç olmadığını söylüyorsun ama yüzün pek öyle durmuyor. Hayır resmen yakında tıp fakültelerine iskelet olarak seni verecekler." diyerek güldü. "Zayıfım da biraz abartmadın mı aşkım sence" dedim. Yüzünü yüzüme doğru eğdi ve hafiften dudaklarımı öptü. "Abarttım mı AŞKIM ?" dedi. Bak AŞKIM kelimesinin burada altını çiziyorum çünkü adam bastıra bastıra AŞKIM diyor.

Bize böyle cilveleşe cilveleşe vakti geçirmiştik ki yanımızda garsonun bitmesiyle geçen zamanın farkına varmıştık. Garson önümüze pizzaları kahveleri bıraktı ve "Başka bir isteğiniz var mı efendim?" dedi. "Yok teşekkürler" diyerek Tarık çocuğu yollamıştı. Hemen bana döndü ve "Bana bak o pizzanın hepsi bitecek. Bitmezse inan gencecik adam demem bütün pizzayı kendi ellerimle yediririm" diyerek bana gözdağı vermişti. Ulan şeytan diyor pizzayı yeme bütün pizzayı sana ellerinle yedirsin de kendinden geç ama şeytana uymayacağım.

Pizzamı yavaş yiyerek çalan şarkıya başımı sallayarak ritim tutuyordum. Vayy be şansa bak demek ki Yüce Rabbim ben deniz Derin kulunun da yüzünü güldürüyordu. Resmen mutluluktan ağlayasım vardı ama kendimi tutmalıydım. Yoksa böyle ağzımda pizza burnum akıyor filan hiç hoş değil yani. Neyse kafamı saçma şeylerle doldurmayayım da Shawncığıma eşlik ediyim içimden.


' I know I can treat you better than he can
And any girl like you deserves a gentleman
Tell me why are we wasting time
On all your wasted crying
When you should be with me instead
I know I can treat you better
Better than he can '


Şarkıya içimden eşlik ederken dışarıdan kafamı sallıyordum ki masamızın yakınlarında bir hareketlenme olmuştu. Kafamı kaldırdığım gibi benim boylarım da fiziği 90-60-90 dan hallice sarışın taş gibi bir kız masamızın dibinde bitmişti. Kızın kim olduğunu çözmeye çalışırken bir anda o tiz sesi duydum "Görüşmeyeli nasılsın Eren'cim" dedi.

Eren kim lan?























Y/N: Arkadaşlar geç yazdığım için çok çok üzgünüm ama bir türlü yazacak ilham arkadaş gelmedi. Bugün artık sinirlenip başına oturdum ve elimden bu çıktı. İnşallah beğenirsiniz :) Yorum yazmayı ve oy vermeyi unutmayın ;)

ANOTHER  -[boyxboy]-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin