TARIK
Yaklaşık olarak 5 saattir dinlemeden yürüyordum. Artık ayağımın acısından topallamanın ötesinde baya baya ayağımı sürüyerek ilerlemeye çalışıyordum. Hava aydınlanmış, işe gidecek insanlar yavaş yavaş yollara dökülmeye başlamıştı.
Ben böyle üstü başı yırtık halde ve acayip bir şekilde yürürken insanların çok değişik bakışlarına maruz kalıyordum. Artık acının boyutundan mıdır nedir yürüdükçe beni sokağa atan o piçe saydırıyordum. Ailemi modern zannederken baya baya homofobik bir bariyere toslamıştım. Tabi önceden kızlarla gezerken hiçbir sorun yoktu. Beni onun tabiriyle 'normal' sanarken herşey iyiydi. Tüm insanoğlu gözümde aynıydı: Sorun dedikleri şey kendilerine batmadıkça bir problem yoktu.
Yürüyerek 4-5 saat süreceğini tahmin ettiğim yere saatler geçmesine karşın hala varamamıştım. Gerçi saatin de kaç olduğunun farkında değildim ya. O pezevenk beni sokağa attığında saat 12 civarlarıydı hava baya aydınlandığına göre en az saat 7 filan olmuştu. Yoldan birisini çevirip sormak en mantıklısıydı. Önüme ilk gelen kişiye sorma fikriyle olduğum yerde bir iki dakika bekledim. Daha sonra uzaktan bir yere gittiği belli olan süslü püslü bir ablamız yaklaşmaya başladı. Hemen yanına yanaşıp "Pardon birşey sorabilir miyim acaba? Saatiniz kaç?" dememle suratıma tokat gibi bir cevap yedim "Ayy ne diyorsun be piss şey seni. Şu hale bak ya bir de utanmadan soru soruyor defol git şurdan hırsız mısın nesin belli değil?" diyip eliyle kış kış işareti yaparak hızla yanımdan uzaklaştı. Manyak mıdır nedir ulan kadına saati sordum neredeyse polisi arayıp soyuluyorum demediği kaldı.
Bu böyle olmayacaktı ne varsa sokaktaki esnafımda de var diyip bir simitçi abinin yanına yanaştım. "Abi saat kaç acaba söyler misin?" diyip cevabını bekledim. Kolunu kaldırıp saatine bakarak "Saat 9'u 5 geçiyor kardeşim. Hayırdır bu hal ne böyle" diye üstümü süzdü. Hafif gülümseyerek "Yok birşey ya azıcık evden atıldım da yıldız mahallesine gideceğim de kısa yol biliyor musun" diye sordum. Simit arabasının sol tarafına doğru yönlendi. Orada ki kutunun içinden birşeyler alıp bana uzattığında elindekinin para olduğunu anladım. "Abi saçmalama ben senden para istemedim. Sadece kısa yol var mı diye sordum." diye kendimi geri çektim. Parayı eşofmanımın cebine sıkıştırarak "Para istemediğini biliyorum koçum sadece bu halde daha oraya kadar yürüyemezsin. O yüzden al şu parayı şu aşağıdaki minibüsler gider yıldız mahallesine ona bin git." diyerek sırtımı patpatladı. "Sağol abi çok sağol" diyerek arkamı dönmüş ilerlerken "Dur dur yeğenim" diye bir ses duydum. Elinde lastik banyo terlikleriyle koşarak yanıma geldi. "Al bunları giy ayağına biraz daha öyle yürürsen senin için kötü olur ayağın hiç iyi gözükmüyor" diye tutuşturdu elime terlikleri. "Çok sağol abi" diye konuşurken bir yandan terlikleri giydim ayağıma. "Hadi bakalım Allah'a emanet ol" diye yanımdan ayrılmıştı.
Biraz önce ki deli kadından sonra herkesin onun gibi olduğunu düşünmekle hata etmiştim. Biliyordum iyi insanlar her zaman vardı ve var olacaktı. Bu simitçi abi de onlardan biriydi işte. Verdiği terlik sayesinde ayağımı kesmek zorunda kalmayacaklardı büyük ihtimalle.
Minibüslerin oraya gelince önümde ki ilk minibüse girip "Yıldız mahallesinden geçer mi" diye sordum. "Geçer geçer atla." diyen minibüsçü abinin söylemiyle hemen minibüse bindim. Cebimdeki 10 lirayı ön abiye uzatıp "Bir kişi yıldız mahallesi alır mısın? Birde mahalleye gelince beni indirir misin abi?" dedim. Para üstünü uzatıp kafa sallamıştı.
Arka tarafta bir boşluğa oturup düşünmeye başladım. Daha düne kadar herşeyim vardı. Altımda en güzelinden bir motor, cebimde son model bir telefon, oturduğum gayet güzel ev, üstümde en pahalı markalardan kıyafetler ve daha nicesi. Bunlar çok uzun zaman öncesinden değil sadece dün geceye kadar sahip olduğum şeylerdi. Kesinlikle birisinin canını geçmişte çok fena yakmıştım. Bunun başka açıklaması yoktu bence. Karma benden intikam alıyordu. İlk olarak sevdiğimin canınla sınanmıştım. En sevdiğim insanı kaybetmenin eşiğine gelmiştim. Tam düzeldik artık iyiyiz derken şimdi ailemi -aslında sadece maddi desteklerimi- kaybetmiştim. Beni sevmediklerini düşünürdüm ama bu kadar olacağını tahmin etmezdim. Ulan kim evladını paçavra gibi sokağa atardı. Ne yapmıştım hırsızlık mı, adam mı öldürdüm yoksa birine tecavüz mü ettim? Benim lügatımda ki kötü şeyler bunlardı. Bense sadece hem cinsimi sevmiştim. Bunun neresi suç olabilirdi ki. İki insanın birbirini sevmesi kadar normal birşey yoktu şu hayatta. Ama doğru ya insanoğlu çiğ süt emdiği için her boku yerdi. Sana karışırlardı. Ne yiyeceğine, ne giyeceğine, kimi seveceğine, kimle evleneceğine, ne mesleği yapacağına ve daha nicesine karışırlardı. Çünkü kendileri bir boktu siz onlardan daha küçük bir boktunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOTHER -[boyxboy]-
Novela JuvenilBaşka yerin insanları, başka filmin oyuncularıydık. -06.01.2018