TARIK
Her zaman basit bir hayatım olsun istemişimdir. Basit bir aile yapım, basit arkadaşlarım, basit mutluluk. Ne kadar basit olmak istediysem o kadar çok karmaşık oldum. Ailem bildim bileli karışık ve karmaşıktı. Annemle babam büyük ihtimalle sadece çocuk yaparken bir araya gelmişlerdi. Kağıt üstünde evli olmalarına karşın ikisini bir arada görmekle yaz günü kar yağıdını görmekle birdi. Ailemin en büyük çocuğu olmama karşın büyüklük taslayacak hiçbir fırsat yaşayamamıştım. İkiz erkek kardeşlerim vardı ve onların her zaman benden daha çok sevgi gördükleri belli bir şeydi. Ben eline susturacak para verilip bir köşeye atılan evlat parçası olmuştum. Tamam belki kardeşlerimde annemle babamı bir arada göremiyordu ama en azından onlar ayrı ayrıda olsa ikisinin sevgisini hissediyordu. Arkadaşlarım deseniz onlar daha da feci. Bir gün beni sevdikleri için yanımda bulunmadılar ya da bir gün bana destek olmadılar. Onlar aslında beni arkadaşları olarak görmüyorlardı paramı arkadaşları olarak görüyorlardı.
Bu karmaşık hayatım tam gaz devam ederken hayatım boyunca görmüş ve görebileceğim en temiz, en güzel, en saf şeyle karşılaştım. Lisede rastladım hayatımı değiştirecek şeye. Küçücük yaşımda o kadar çok şey yaşamıştım ki her şeyden bıktığımda o karşıma çıktı. İlk gördüğümde çok çelimsiz ve çekingen gelmişti. Böyle korunmaya ihtiyacı olan bir kedi yavrusu gibi. Kimseyle konuşmuyor arkadaşlık yapmıyordu. Sadece derslerine çalışıyor, okuldan eve evden okula gidiyordu. Evet doğru onun hakkında bir çok bilgi edinmiştim.Tam 2.5 sene boyunca onu izledim. Bıkmadan usanmadan her hareketini takip etmeye çalıştım. 2.5 senede onda pek fazla bir değişiklik olmamıştı. Ne boyu uzamış ne de kilo almıştı. Sadece son zamanlarda sürekli birisine bakıp duruyordu. O baktığı birisinide tanıyordum. Kendini 'arkadaşım' olarak adlandıran âdi şerefsizin tekiydi. Böyle iyi aile çocuğuymuş gibi gözüküp yemediği bir bok kalmayan tiplerdendi. Benim dipsiz kuyumu hareketleriyle etkilemeye başlamıştı. Ondan hoşlandığına adım gibi emindim. Sırf dipsiz kuyum üzülmesin diye o âdi ite bir bokta yapamıyordum.
Birkaç ay dipsiz kuyum onu izledi bende dipsiz kuyumu. Dışarıdan her şeyi bir izleyici olarak takip ederken o olay patlak verdi. O it benim dipsiz kuyuma zarar vermek amacıyla tuvalete götürmüştü. Bu haberi geç almam olaya müdahale etme zamanımı geciktirmişti. Gittiğimde benim üzmemek için yanına gitmediğim adamı yerde kıvranırken bulmamla kan beynime sıçramıştı. Sinirlerim hopluyordu ama bunu ona belli etmemem lazımdı. O gün orada ona yardım ederek arkadaşlığımızı başlatmıştım. Bir kaç ufak tefek sürtüşmeler harici arkadaşlığımız güzel bir şekilde ilerleyerek bir kaç haftada sevgililiğe dönüşmüştü ki bu hayatta en çok istediğim şey buydu.
Güzel ve mutlu bir şekilde seviyorduk birbirimizi. İlk başlarda benden sadece hoşlansada onunda beni sevmeye başladığını anlamıştım. O bu hayatta bazı zorluklar yaşıyordu ve ben bunun farkındaydım. Üstünde ki herşey eski püsküydü ki ailevi durumu yeni kıyafetler alamayacak kadar kötü değildi. Gayet iyi bir semtte iyi bir evde oturup özel bir okulda okuyordu. Neden ailesinden para yardımı almamaya çalıştığın anlamamıştım ama eminim çok yakın bir zamanda öğrenecektim.
Ta ki bugün olanlara kadar. Her şey bir anda olmuştu. Kendini eski sevgilim olarak tanıtan kaşar sadece bir kaç kere yattığım orospudan başka bir şey değildi. Doğru geçmişte pek iyi şeyler yapmamıştım. Sonuçta ilk birlikteliğini 14 yaşında daha çocukluğunu yeni bitirdiğinde kendimden yaşça büyük bir kadınla yaşamış birisiydim. Masum olduğumu hiçbir zaman söylememişti ki zaten.
Bugün o kadar kötü şeyler olmuştu ki ben hayatımda en sevdiğim insanı suçlarım yüzünden kaybedecek seviyeye gelmiştim. Beni dinlemesi için kolundan tutmaya çalışırken umursamadan yürümeye devam etmişti. Dengesiz yürüyüşünden bir problem olduğunu anlamıştım. Apartmanın kapısına geldiğinde bir duraksadı. Hafiften gözlerini kapattı. Bir şey olduğu belliydi. Elinle bir yere tutunmaya çalıştı. Bu hallerini gördüğüm gibi yanına koştururken korktuğum şey olmuştu. Bir anda yere düştü ve beton zeminde yere çarpış sesini duydum. O anda yaşadığım korkuyu hiçbir şekilde anlatamam. O öyle kendinden geçmişken kendimi kaybetmiş etrafa sadece ambulansı aramaları gerektiğini bağırıyordum.
Ambulans geldiğinde 15 dakika çoktan geçmişti ve sevdiğim hiçbir şekilde hareket etmiyordu. Bu süre boyunca sürekli nabzını ve nefes alışını kontrol etmiştim. Korkuyordum deli gibi ölmesinden korkuyordum. Ambulanstakiler direk gelip müdahale ettiklerinde birisi de bana herhangi bir rahatsızlığı olup olmadığını soruyordu. Her şey hızlı bir şekilde gelişmişti nasıl ambulansa bindik ve hastaneye geldik hiçbir şey anlamamıştım.
Şuan nerede miyim? Yoğun bakımın kapısında Derin'in ailesiyle birlikte herhangi bir doktorun çıkıp bize bilgi vermesini bekliyoruz. Ailesi ne ara geldi nereden haber aldı bilmiyorum ama babasının ve annesinin gözlerinden ne kadar korktuklarını anlıyorum. Anladığım kadarıyla Derin'in ailesiyle arası pek iyi değildi. Ama şuan onların bu hallerini görse büyük ihtimalle düşünceleri değişirdi. Annesi geldiğinden beri ağlıyordu. İlk başlarda ağlaması fazla şiddetliyken şuan sessiz bir şekilde göz yaşı döküyor. Babası da ondan farklı değil gözlerinden belli ki korku var aynı benimkinden : Kaybetme Korkusu.
Yaklaşık 2 saattir içeride ve bir doktor girip bir doktor çıkıyor. Sürekli başka testlere tâbi tutuluyordu. En son bir makineye götürmek için çıkarttılar sevdiğimi. Bembeyaz bir yatakta bembeyaz teniyle sadece altında pantolonuyla uzanıyordu. Her yerine takılmış kablolarla yanımızdan geçip gitti ve hiçbirimiz hiçbir şey yapamıyorduk ya en çok bu koyuyordu insana.
Yarım saat sonra tekrar yoğun bakım odasına getirmişlerdi sevdiğimi. Odadan çıkan doktor anne ve babasını konuşmak için odaya çağırdığında babasını durdurup "Bende gelebilir miyim? Lütfen " diyebildim sadece. Bana karşı çıkmasını beklerken kafa sallamış ve odaya doğru adımlamıştı.
İçeri girdiğimizde doktor koltuğuna oturdu ve karşına oturmamızı söyledi. Anne ve babası koltuklara otururken ben ayakta durmayı tercih ettim. Doktor ilkten hepimize sakin olmamızı söyledi. Konuşmaya başladığında anlattığı şeyleri fazla dinleyememiştim. Sadece başta söylediği, kalbinde bir delik olduğunu çapının tehlikeli boyutlarda olduğundan en kısa sürede ameliyat olması gibi şeyler algılayabilmişti beynim. Annesinin hıçkırık sesleri duyuluyordu "Nasıl farketmemişiz" diyordu ve ağlıyordu.
Bilincim kapandı hiçbir şey algılamaz oldu. Nefes almak bile boş geliyordu. Kendimi yavaş adımlarla koridora çıkarttım. Yavaş adımlarla yürürken kendimi birden yoğun bakımın orada buldum. Gözlerimden farketmeden yaşlar akmaya başlamıştı. Ne olacaktı şimdi sevdiğim ölüyor muydu? Yok ya o beni bırakmazki.
Y/N: Bu bölüm biraz iç karartıcı olmuş olabilir. Okuduğunuz için teşekkürler :) oy vermeyi ve yorum yazmayı unutmayın ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOTHER -[boyxboy]-
Teen FictionBaşka yerin insanları, başka filmin oyuncularıydık. -06.01.2018