Koku

5.1K 245 68
                                    




Resmen 3 gündür deli gibi bir tişörtü kokluyorum. Evet yanlış duymadınız 3 gün. O gün ATEŞ tişörtünü bana verdiğinden beri okulda bulunduğum dakikalar hariç sürekli o tişörtleyim. Ama maalesef bugün o tişörtle veda etmek zorundayım çünkü bugün tişörtü sahibine vereceğim. Sabahları o kokuyla uyanmakta ayrı bir güzeldi be. Ne yapalım artık bende o muhteşem kokuyu hafızama kazırım.

Annemin seslenmesiyle zar zor yataktan kalktım. Bıraksa ölü taklidi filan yapsam da okula gitmesem mi? Yok be şimdi ölü taklidi filan yapsam o Allah'ın cezası babamla muhatap olurum filan.

Yavaşça yataktan kalkıp koridora çıktım ve günümün berbat geçeceğini şu iki dakikada anladım. Meymenetsiz suratla koridorda karşılaştım.

-Günaydın küçük bey .

Bak birde laf sokuyor. Hayır ne zannediyor onu anlamadım onunla konuşacağımı filan mı? Evet tahmin ettiğiniz gibi o efsane dayaktan beri onunla konuşmuyorum yani 4 senedir. Dediğini duymamazlığa gelip yanından geçerek banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Şimdi diyeceksiniz ki senin banyoya girdiğini gördü hala niye kapıyı kitliyorsun? O olay yaşandıktan sonra onunla olabildiğince bir odada yalnız kalmamaya dikkat ediyorum. Ne kadar artık ondan korkmasam da bünyem onun dayağına kaldıramayacak kadar narin hala.

İşimi halledip banyodan çıktıktan sonra odama girip okul kıyafetlerimi giydim ve aşağıya salona indim. Evet gençler doğru duydunuz evimiz 2 katlı. Yani iki katlı dediysem bir apartman dairesinin en üst katında dubleks bir dairemiz var. En üst katta benim odam , ufak bir mutfak ve ufak bir banyo var. Alt katta ise salon, mutfak ve yatak odası var. Bir dakika ben size niye evimizi anlattım ki şimdi. Neyse işte üstümü giyinip çantamı sırtıma alıp aşağıya indiğimde annem kahvaltıyı hazırlıyordu. Her zaman ki gibi kahvaltı yapmadan evden çıkmak için adımlarken annem durdurdu.

-Paran var mı Derin ?

-Var anne.

-Derin oğlum 4 gündür para almıyorsun nasıl hala paran var. Doğruyu söyle annem paran var mı?

-Var dedim ya anne.

-Eee ısrar etme şuna Esin var diyor işte. Yoksada yoktur istemiyorsa başının çaresine bakmayı biliyor demek ki.

Konuştu yine tipini si...... Ulan bak var ya bende bir gün büyüyeceğim be. İşte o gün senin gücünü geçtiğim gün o suratının ortasına öyle bir yumruk çakacağım ki yıldızları ters göreceksin.

-Hadi anne görüşürüz ben çıktım.

Deyip ayakkabılarımı giyerek kapıdan çıktım. Evet 4 gündür annemden para almıyordum. En son salı günü 10 lira sıkıştırmıştı cebime. Okul eve aşırı uzak değildi. Yürüme mesafesiyle 25 dakika filan sürüyordu. O yüzden otobüse veya başka bir araca binmiyorum. Gittiğim okul özel olmasına rağmen servise de binmiyorum. Kantinden elimden geldiğince pek fazla bir şey almıyorum aynı zamanda. Arkadaşlarımda çok nadir dışarı çıktığım için fazla para harcamıyorum. Elimden geldiğince o o.... çocuğunun parasını harcamamaya çalışıyorum. Harcadıklarımıda ilerde misliyle ödeyeceğim o p.....e.

Yavaş yavaş yürürken okula doğru ileride yaşayacağım hayatı düşünüyordum. Sırf o p......e olan borçlarımı ödemek için it gibi derslerime çalışıyorum. Ne olacağımı düşünmedim tam olarak ama puanım nereye yeterse iyi bir bölüm olduktan sonra neresi olursa olsun gideceğim. Neyse zaten daha ne bölüm ne de okul düşünmem için erken daha sınava 1 seneden fazla zaman var. Ben çalışmaya devam edeyim de nasıl olsa zamanı gelince bunları düşünürüm.

Böyle düşüne düşüne okulun kapısına varmıştım. Sırtımda çantamla okulun kapısından girdim. Sağıma soluma bakmadan sınıfıma doğru yürümeye başladım. Kafamı kaldırmadan telefona bakarak yürüyordum ki kaya gibi bir şeye çarpıp kıç üstü yere düştüm. Kafamı kaldırıp baktığımda o muhteşem manzarayla karşılaşmıştım. Şimdi zannediyorsunuz ki ATEŞ'in suratına methiyeler filan düzeceğim. Iı ııh yanlış cevap. Gördüğüm muhteşem manzara ATEŞ'in yüzü değildi ki. Gördüğüm muhteşem manzara onun bacak arasıydı. Buradan bakınca biraz fazla büyük gözüküyordu ama. Tahminimce aşırı uzun değildi. Ayyy ne saçmalıyorum ben ya. Kendine gel Derin. Hayır kendine gelmezsen birazdan alt tarafın senin kendine getirecek.

-Heyy iyi misin? Oğlum sen niye sürekli benim başıma bela oluyorsun ya.

Elini uzatıp beni yerden kaldırdı. Yüzüme top geldikten sonra ilk temasımız bu olmuştu ve resmen sağ elim alev almıştı. Bundan sonra bazı şeyler için sadece sağ elimi kullanacağım galiba. Bundan sonra eminim ki daha çabuk tatmin olacağıma.

Beni yerden kaldırdıktan sonra yere eğilip düşen telefonu mu eline aldığı gibi o efsane ağzından bir küfür çıktı.

-Hass..... oğlum bu kaç model ya. Ekranında kırılmaz cam filan yok muydu? Fena parçalanmış ekranı ya.

Çabucak eline uzanıp elindeki telefonumu çektim. Ekrana bakar bakmaz benimde ağzımdan okkalı bir küfür çıkmıştı.

-Hay amk ya. Ne bok yiyeceğim şimdi ben.

-Ya kusura bakma ama sende bir önüne bak be kardeşim.

Ne sen bana kardeşim mi dedin? Ulan şuan kalbim kırılan telefon ekranımdan daha çok parçaya ayrıldı ama neyse sesimi çıkartmıyorum.

-Önemli değil ATEŞ. Zaten ekranı çatlaktı. Senin düşürmenle bir alakası yok yani. Düşünce daha çok parçalandı o kadar.

He he bok kırıktı. Sırf çocuk suçlu hissetmesin diye yalana da başladım ya. Neyse artık yanından geçerek yavaşça sınıfa yürüyordum. Ulan zaten boktan bir telefonum vardı birde o boktan telefonun ekranı kırılmıştı. Ne halt edecektim hiçbir fikrim yok şuan. Sırf o p.....n bir şey istememek için 5 senedir aynı telefonu kullanıyorum. Benimkinin üstüne nerdeyse 10 tane model çıkmıştı. Tabi okul özel olunca herkesin her şeyi son modeldi. Ama benim her şeyim eskiydi. elimden geldiğince bir şey almamaya çalışıyordum. Annem üstüme başıma kıyafet almadıktan sonra kıyafet bile almazdım. Ayakkabım ayağımda parçalanana kadar giyerdim. Annem fark edipte yenisini alana kadar gıkımı çıkartmazdım. Durumumuz gayet iyiydi ama o p......n parasıyla alınan şeyler nedense her zaman üstümde bir yük olurdu. O yüzden her şeyin eskisini kullanıyorum. O yüzden elimde ki telefonda eskiydi babamın bana 7. sınıfa giderken aldığı telefonumdu. 5 senedir elimdeydi ve artık ruhunu teslim etmişti ama ben kullanmaya devam ediyordum. Ta ki 10 dakika öncesine kadar ruhunu teslim etmiş olan telefonuma cenaze namazı kılınmıştı. Şimdi ne olacaktı bilmiyorum ama şuan yapmam gereken tek şey dersimi dinlemekti telefonu başka bir zaman kafama takardım.

Sınıfa girdim ve sırama oturdum. Benim arkamdan 2 dakika sonra ATEŞ'te içeri girmişti. Yavaşça kafamı ona çevirip baktım. Duvar kenarındaki sırasına geçmesini beklerken o bana doğrumu yaklaşıyordu öyle. Valla geliyor. Yaklaşıyor yaklaşıyor ve geldi.

-Derin şu telefonu bir versene tekrar sen elime .

İçimden telefonu değilde senin eline başka bir şey vermek geçiyor derken dışımdan:

-Ne yapacaksın ya dedim ya zaten telefonum kırıktı diye.

-Olsun genede ver sen bir .

-ATEŞ boş ver diyorum ya niye anlamıyorsun.

-Bak Derin ikiletme bana ya o telefonu çıkarıp verirsin ya da ben kendim alırım.

-Sen laftan anlamıyor musun? Gerek yok diyorum.

-Peki sen istedin.

Dedi ve ne yaptı biliyor musunuz? Hadi bir tahmin edin bakıyım. Neyse sizi yormayayım.

O muhteşem, iri ve damarlı sağ elini sağ cebime daldırdı. Hasss.......











Y/N: Okuduğunuz için teşekkürler :) Mümkünse oy ve yorum atmayı unutmayın :)

ANOTHER  -[boyxboy]-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin