3.BÖLÜM🔒

839 65 14
                                    



"MÜRAİ"

🌊🌊🌊🌊

"Yapabileceğim bir şeyse seve seve yaparım tabi. Sen bana yardım ettin bende sana elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım. Sorun nedir?"

"Bugün bir kaza oldu. Yaralılarla ilgilenenlerden biri de bendim. Kazayı yapanlardan biri benim eskiden tanıdığım birisi. Durumu stabil ama diğer yaralı adam ise beyin kanamasından öldü. Arkadaşımın adı Alaz, Alaz Kunt. Duymuşsundur belki kendisi ünlü bir futbolcu. Olay anının kamera kayıtlarına daha bakmadım ama şimdi bakmaya gideceğim. Ne yapabiliriz Yeşim? Yardıma ihtiyacım var."

"Öncelikle böyle içinde ölüm bulunan kazalarda savcılık araştırma için birisini tayin edecektir mutlaka. Bak Benan, bu durumu çok önemsediğin her halinden belli oluyor. Elimden gelen her şeyin daha fazlasını yapmaya çalışırım. Sen merak etme. Senden tek istediğim bana Alaz beyin sicil dosyasını ve olay yeri kamera kayıtlarını hazırlatman."

"Peki halletmeye çalışacağım. Şimdi gidiyorum işleri halledince seni ararım mutlaka. Hasta dosyasındaki bilgilerden aldım numaranı zaten." dedim ve yanından ayrıldım. Selim umarım bilişim odasında olurdu. Bir de hastanenin içinde onu aramak istemiyordum. Bilişim odasına girdiğimde Selim'i tek seferde bulabilmiştim.

"Selim? Kazayla ilgili kamera kayıtları ulaşabildiğini söyle lütfen."

"Alaz Kunt'un geçirdiği kazadaki kamera kayıtlarına Tuana'nın da izni olmadan zor ulaşabildim. Tuana öğrenmeden de bir bak istersen. Çünkü daha polisler kayda bakmamışken başka birisinin alması ve görmesi yasak." dedi ve bilgisayardaki kayıtları gösterdi.

Görünüşe göre Alaz'ın bir suçu yoktu. Alaz şerit değiştirirken Ahmet Bey'in kullandığı araba hızını alamamış ve Alaz'ın arabasına yüksek hızla çarpmıştı. Resmen arabalar dokuz, on metre sürüklenmişti. Nasıl bir hızdı bu? Tabii kusurlu durumunu incelemek yetkililere kalmıştı artık.

Selim'den kamera kayıtlarının kopyasını isteyince bana hayır diyemeyeceğini bildiği için zaman kaybetmeden hemen bir kopyasını e-postama atmıştı.

"Peki neden kopyasını istedin ki şimdi?"

"Hastanede müşahade altında yatan bir avukat var. Alaz'ın avukatı olmayı kabul etti, Alaz da kabul ederse avukatı olacak ve davaya o bakacak."

"Anladım. Bu arda Mahur iyi mi? Odana girdiğimde pek iyi görmedim onu. Bir şeye çok üzülmüş sanki..."

Mahur da sanki hastanenin personel kadrosundaymış gibi olduğu için herkes onu tanıyordu artık.

"Sen odadan çıktıktan sonra bende çıktım. 'Bekle burada geleceğim' dedim ama hâlâ bekliyor mudur bilmiyorum?"

"Hâlâ bekliyor oluşunu düşünmek saçmalık olur." dedi ve güldü.

"Neyse kayıtları kaldırayım da Tuana görmesin!" dediği anda Tuana içeri girmişti. Bu Tuana'nın müneccim olduğundan şüpheleniyordum artık. Her defasında böyle oluyordu. Ne zaman adı geçse dibimizde bitiyordu. Selim ve beni görünce şaşırmıştı. Daha doğrusu beni görünce şaşırmıştı, sonuçta Selimle beraber çalışıyorlardı.

"Ne yapıyorsunuz burada, sohbet edecek başka yer mi kalmadı? Hem ne diye kıkırdayıp duruyorsunuz?"

"İnsan bir nasılsın Benan, iyi misin, ne var ne yok diye sorar Tuana."

"Bana da hiç sormaz nasılsın Selim, iyi misin diye. Gerçi ben alıştım yedi yirmi dört birlikte olunca doğal olarak bu hale geldim."

"Bir anda beni suçlu duruma düşürdünüz ya tebrikler."

GÜZEŞTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin