6.BÖLÜM🔒

554 47 19
                                    



Multimedya:Benan ve Yamaç

"MEYUS"

🌊🌊🌊🌊

ON YIL ÖNCE, ANKARA

Mahur yine usanmadan yanıma gelmişti. Neredeyse iki haftadır okula gitmiyordum. Kapıyı açtığımda elindeki kahvelerden birini bana uzattı gülerek. Kendisi zift gibi kahve içerken ben en şekerli ve sütlü kahveyi severdim. Uzattığı kahveyi elime alarak içeri girmesi için kapının önünden çekildim.

"Evin içerisinde küfleneceksin bu gidişle. Bari kafeye gitseydik, illa ev diye tutturdun."

"Hayatla arama mesafe koydum. Sadece evde kalmak istiyorum. İnsan yüzü görmek istemiyorum Mahur."

"Tamam depresyondasın anlıyorum ama artık toparlanma zamanın gelmedi mi sence de?"

Salona doğru ilerlerken abimle Mahur az daha birbirileriyle çarpışacaktı. Mahur elinde tuttuğu kahveyi geri çekilirken üstüne damlatmıştı. Okulun tişörtü aksi gibi beyazdı. Abim ve ben Mahur'un yüzünde oluşan ifadeye alanen gülmemek için kendimizi tutuyorduk.

"Savaş deli misin birden önüme şak diye çıkıyorsun? Beğendin mi yaptığını, nasıl geçecek bu leke?"

"Bana bak bücür abi diyeceksin diyorum, sen ısrarla Savaş diyorsun."

"Bücür sensin Savaş! Bu leke nasıl geçecek diyorum!"

Abim ve Mahur'un kavgaları beni o kadar çok eğlendiriyordu ki sırf bunun için Mahur eve gelsin istiyordum. Komedi türünde bir tiyatro oyununa bilet almışım gibi hissettiriyordu.

"Bana ne kızım lekeden. Kendi üstüne kendin döktün, git araştır nasıl çıkacağını."

"Çok pardon ben salak mıyım da kendi kendime kahve dökeyim? Senin yüzünden oldu!  Hadi ben, Benan'a bir şey söylüyordum, sen ne yapıyordun? Kör müsün, görmüyor musun beni?"

"Farkındaysan sana bakarken aşağı inmek zorunda kalıyor başım, o kadar bücürsün!"

"Devede de boy var biliyor musun? Hem benim boyum 1.73 bir kere!"

"Öflemek püflemek istemiyorum ergenler gibi ama yani öf! Benan bu kız durmadan buraya gelmek zorunda mı? Kafelerin kökü mü kazındı?"

Mahur deyim yerindeyse burnundan soluyordu. Bakışlarını abime kitlemiş, onu rahatsız etmeye çalışıyordu. Abim ve Mahur üç sene önce, ilk kez karşılaştıklarında, her şey tam tersiydi. Mahur abimi ilk gördüğü anda çok hoşlanmıştı, abim de onun bu duygusunun geçici olduğunu bildiği için pek üstelemiyordu. Mahur çok kısa bir zamanda abimin içindeki ilkel yaratığı görünce arkasına bakmadan koşa koşa o duygulardan uzaklaşmıştı. Sonra zaten Alaz çıkmıştı karşısına.

"Mahur biz odama geçelim istersen. Orada hallederiz tişörtteki lekeyi."

Bana cevap vermeden abime son bir bakış attı ve salona yönlendirdiği adımları gerisin geri odama çevirmişti. Ben de arkasından ilerledim odaya girince kapıyı örttüm.

"Abin gittikçe gıcıklaşıyor. Nasıl dayanıyorsun bu hallerine?"

Ben hadi ama yapma der gibi başımı sola eğdiğimde Mahur göz devirmişti. Abimin arkamızı toplayıp sıçmamıza engel olduğu çok olaylar olmuştu. Gece kaç kere evden kaçıp dışarıda eğlenmeye gitmiştik hepsinde tam mimlenecekken abim paçamızı kurtarmıştı.

Tabi gün sonunda ondan azar işitiyorduk ama ailelerimizin de kulağına gidebilirdi. Mahur'un babası genelde evde olmazdı ama annesi kızına ve oğluna çok düşkün, disiplinli bir anneydi. Tek anlayamadığımız konu bu kadar güçlü bir kadının yıllarca aldatıldığını bildiği halde bunu görmemezlikten gelmesiydi. Mahur babasından nefret eder, ona baba demeye dili varmazdı. Kardeşi Dağhan, en çok ona üzülüyordum. Mahur da babası tarafından çok fazla psikolojik şiddet görse de Dağhan şiddetin her türüne maruz kalmıştı. Adam başarıya takıntılıydı. Onun çocukları asla tembel olamazdı. Her anlamda dört dörtlük olmalıydılar. O yüzden Mahur'la yaptığımız kaçamaklardan haberi olsa ne yapardı hiç düşünmek istemiyordum bile.

GÜZEŞTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin