Bölüm 18: Sığınmak İstedim, Biri Beni Bulmalıydı

161 19 82
                                    


Şarkı için öncelikle Suho'ya çok teşekkür ederim, medyaya şarkı düşünürken harika iki şarkı armağan etti bize. Ayrıca fotoğrafa bitiyorum hehe
Bununla ilgili harika iki gif de var ama şuan elimde yok. Umarım bir gün olur hehe. Arkadaki Kyungsoo beni yansıtıyor. Keyfim yerinde, keyfiniz yerinde olsun.

Karanlıktan korkmak isterdim. Ama ben hiç karanlıktan korkmadım. Diğerleri korktuğu için karanlıktan korkmak istedim, biraz onlara benzemek için. Ama hayattan korkup tir tir titreyen ben, karanlıktan korkmadım. Işıklar kapatılınca içimdeki korku ölüyordu sanki. Işıklar kapatılınca cesaret yeşeriyor ve bir kahraman doğuyordu benim içimde. Karanlıkta sadece benim bildiğim oyunlar oynanıyordu, ben savaşlara giren ve kazanan bir kral oluyordum. Herkes beni seviyor ve beni kabul ediyordu, hepsi beni yanlarında istiyordu.

Durum buyken ben nasıl olur da bana tüm arzularımı  veren karanlıktan korkardım? Korkmadım. Ondan hiç kaçmadım. Ona sığındım.

Kendimden kaçarken karanlığa koştum, karanlıkta asıl beni buldum.

Merak ediyor musunuz?

Beni, benim çocukluğumu ve Sehun denen çocuğun benim geçmişimdeki yerini?

Onunla olan hikayemi sizin için biraz geri saracağım, bildiğim kadar başına en azından. Ortaokulun başına kadar gidiyoruz yani.

Benim beşinci sınıfa başlayacağım sene Kore'ye taşındığımızı hepiniz biliyorsunuz artık. Biz beşinci sınıftan altıncı sınıfa geçerken sınıflar karıştırıldı ve sınıfların yeni listeleri yayınlandı. Soo ve ben çok heyecanlı ve umutluyduk aynı sınıfta oluruz belki diye. Ama yine aynı sınıfta değildik ne yazık ki. "Kader değilmiş." demişti Soo küçücük boyuna aldırmadan. Dedeler gibi konuşmayı çok seviyor, herhalde ondan hep öyle konuşuyor diye düşünmüştüm hep.
Ama ona hiç sormadım neden diye.

Okullar açıldıktan sonra Jongin ile yine parkta buluşmuştuk. Malum okullar ayrı olunca pek vakit geçiremiyorduk. Birbirimizden kopmamak adına her fırsatta buluşmaya çalışıyorduk. Soo genelde bu buluşmalara katılmıyor ve yapacak daha önemli işleri olduğunu ileri sürüyordu, kütüphanedesindeki kitapları düzenlemek falan işte, çok bir şey beklemeyin.

O gün yine Jongin'e "Hadi bizim okula geç, neden hala diretiyorsun?" konulu şeyler söylüyordum. O da beni yine dinliyor ve hala sıkılmadan bana mantıklı cevaplar vermeye çalışıyordu. "Ben sizin okulda olmasam bile, çocukken gittiğim bale derslerinden tanıştığım bir arkadaşım seninle aynı sınıftaymış." dedi sonra. "Ben olmasam bile siz arkadaş olun bari. Ona senden bahsediyordum. Gamzelerinden tanıdı seni. İyi anlaşırsınız büyük ihtimal, o da biraz değişik bir çocuktur." diyor ve gülerek bana omuz atıyor.

"Seni şuracıkta döverim." diyorum ona.

"Adı Sehun." diyor bana. "Adı Oh Sehun."

Bu ismin başıma neler getireceğini sanırım daha o andan tahmin etmiş olan kalbim titreyivermişti, sonra her zaman titremeye devam etti o isim yüzünden. Tam titremesi durdu o çocuk yüzünden derken o çocuğun yansıması geldi, bir de o titretti kalbimi.
O gün daha o çocukla tanışmadan önce kalbime deprem artçılarını eken bu çocuk, tanıştıktan sonra, ben onu tanıdıktan sonra bana yeni artçılar ekmeye devam etti, onlar büyüdü deprep oldu, daha sonrasında ise yetmedi depremler ekmeye başladı. Büyük depremler, küçük depremler, sadece korkutan zarar vermeyen depremler, taş üstünde taş koymayan depremler...

Tüm Kaçışlar Kendindendir  "hunlayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin