Bölüm 29: Hatırladığımda Seni

156 15 287
                                    

Kalbimi Yaz Gibi Hissettiriyorsun, Yağmur Yağarken Bile.

Kodaline- The One

Dokunuş, eylem mi dersiniz ne dersiniz bilemem, denen şeyin tarihi sanıyorum ki dilden daha eskidir insanlık için. Dil denen şeyin icat olunmasından önce duygularımızı pekala bir şeylerle ifade etmek mecburiyetindeydik, bu da dilden önce bir şeyleri kullandığımızı kanıtlıyor olduğuna göre, dilin varlığından önce dokunuş kendimizi ifade etmek için kullandığımız yöntemlerden biridir herhalde. Diğeri de işaretlerle anlatmaktır, belki?

Neyse işte dokunuş dilden eski ve bazı durumlarda özellikle de duyguları ifade etmekte dilden daha başarılı.

Birkaç örnek hayal edin lütfen hemen şu an.
Haklı olduğumu göreceksiniz.

Gördünüz mü?

Hayır mı, peki.

Biraz daha düşünelim o halde.

Diyorlar ki ilişkilerde ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimiz önemli. Ve yine bu ilişkilerde çıkan kavgaların büyük çoğunluğunun sebebi sesimizde ya da kelimelerimizdeki önlenemez ve engellenemez, çünkü farkında olmuyoruz, hatalar.

Hemen bir örnek verelim, hani çevrenizde olan ama hiç haz etmediğiniz kişinin sesinde hissettiğiniz çekememezlik yahut samimiyetsizlik var ya, hah, işte o!

Dil uzun uzun yüzyıllar, hatta bin yıllardır bizle ama ister istemez yamulabiliyor, farklı yerlere çekilecek kadar esnek, masum düşüncelerle söylediğimiz sözleri kalp kıracak dağlara götürecek kadar da uzayabiliyor.

Oysa bir sarılma hiçbir zaman senden nefret ediyorum manasına gelmez.

Bir seni seviyorum, sana çok kızgınım manasına gelebilir içinde barındırdığı ama ve fakatlar yüzünden; bir sarılmadan böyle bir düşmanlık beklenemez, değil mi?

Böyle güzel bir şeydir dokunuş. Hem özeldir de. Herkesle konuşabilirsin. Otobüste yanına oturan kişiye merhaba dersin keyfin yerindeyse, asansördeki komşularının halini hatrını da sorarsın aslında hiç umrunda olmasa da ancak ve ancak gidip de otobüste yanında oturan kişiye sarılmazsın, asansörde karşılaştığın umursamadığın komşunun halini hatrını sormak için onu öpmezsin. Dokunuş özeldir çünkü herkese sunulmayacak kadar kıymetlidir.

Öpüşmek, sevişmek, sarılmak, kolunu okşamak, saçlarının arasında ellerini dolaştırmak özeldir. Özel olması onları bu kadar güzel hale getiriyordur belki de.

Mesela tokalaşmak fiiline bakarsak özel bir durumu yoktur çünkü herkesle tokalaşabilirsin. Ama herkesin saçını okşamazsın, değil mi?

Açıklamalarım ve örnek vermelerimin tabi ki bir nedeni var.

Nedensiz bir şey yoktur zaten.

İçinde bulunduğum tuvaletin içinde midem bulanıyor ancak tuvaletin pisliğinden değil tabi ki, gerginlikten ve yapmış olduğum stresten.

Dokunuş diyorum ya yarım saattir. İşte o dokunuş benim başıma şu an bela oldu ve hiç iyi değilim.

Oh Sehun'un dokunuşu dünyadaki herhangi bir dilde kurulacak, durumumu anlatmaya yarayacak en ama en yetkin cümleden daha çok ve daha doğru bir şekilde anlatıyor her şeyi. Ve ben bu durumdan kendimi soyutlayabilmek için dokunuş denen şeyin temeline kadar düşünüyorum.

Sonra kendi kendime diyorum ki, lan ne doğruymuş dokunuş hakkında düşündüklerim, valla da aynısı, tıpkısı.

Oh Sehun denen yontulmuş insan bana sımsıkı sarılıyor herkesin ayılıp bayıldığı bedeniyle. Ve yine kendi kendime diyorum ki o herkes ayılıp bayılmakta haklıymış. İnsan gerçekten fena oluyormuş.

Tüm Kaçışlar Kendindendir  "hunlayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin