Bölüm 28: Terk Edilmek İstenen Dünyalar

163 15 357
                                    

Sen benim başlık konulmamış yazılarım, gidilmemiş ülkelerim, içilmemiş çaylarım, unutulmuş cümlelerim, eskimiş ayakkabılarım, küçük gelen tişörtüm, kalın çoraplarım, sen benim el örgüsü atkım. Vazgeçmek istemediğim ama vazgeçmek zorunda kaldıklarım. Özlemlerim. Hayallerim. Hedeflerim. Sen benim her şeyim. Benden bana giden yolum. Senden sana giden nehirim.
Sen okyanusun kalbi, ormanın ruhu, sabah güneşi, akşam çiçeği.
Sen serin esen yaz meltemi, sıcak günde bir bardak soğuk su.
Sen, sen tüm dağınıklığa rağmen düzen.
Sen eş, dost, akraba. Sen tanıdık tüm yüzler, bildiğim tüm sokaklar.
Sen sevdiğim her yer, dinlemeyi en sevdiğim şarkı.
Sen ezberlediğim ilk şiir.
Ruhum, gözyaşım, ilk gözağrım, kalp sızım.
En çok özlediğim.
Sen, korkak kalbime delice şeyler yapabilme kudretini veren şarabım.
Gözümü karartan, yüreğimi aydınlatanım.
Senin için her gündoğumu, senin için doğan güneş.
Sen benim kalp sızım, ay tutulmam, kızıl gökyüzüm, en büyük sızım, yoldayım.
Yolum yokuş, engeller büyük, durmuyorum. Sınav çetin, yoldayım, durmuyorum.
Sana geldiğimde kabul et beni, bil ki tüm günahlarımı sırtlanıp geldim.
Kabul et beni. Sensiz yitiğim, yırtık şapkalar gibiyim. Kabul et. Gölgene sığınayım. Dinlensin ruhum, nefesleneyim. Umut edeyim ki tüm hayatımı tam kalbinin hizasında geçireyim.

Yaşlı kadın, uzun oğlana bu sessiz gecede klavuzluk ediyor ve onu evine doğru götürüyor. Oğlan sessizce onu takip ediyor ve uyumamaya çalışıyor. Düşünüyor, gerçekten bir yolu olabilir mi diye. Affettirebilir mi kendini? Affeder mi onu? Yetmiş mi bu kadar özlem diyetini ödemeye? Bitmiş mi bitmez denilen tüm yollar? Ayrı geçirilmesi şart olarak önüne konulmuş yıllar da bitmiş mi, gerçekten?

Önündeki kadını inceliyor, düşüncelerden bakışlarını çekip. O delici bakışları ve her şeyi biliyormuş gibi duran yüzü görmeyince daha normal görünüyor yaşlı kadın. Kıyafetleri temiz ve düzenli. Ucuz şeyler olmadıkları belli. Yıllara rağmen sırtı dimdik tıpkı başı gibi. Hiç eğilmemiş bu kadın, her şeye rağmen dik durmuş. Onun gibi değil yani.

O bakışları, delip geçen ve içini okunuyormuş gibi hissettiren, o bakışları yok mu? İnsan kendini çırıl çıplak hissediyor. En büyük zaaflarını ve en büyük günahlarını alnında yazılı bir şekilde gibi taşıyormuş gibi. Korkutuyor kadın. İnsanlar bu yüzden ondan çekiniyor.

O kimsesiz mezarlıkların olduğu yerden ayrılıyorlar, daha temiz ve büyük sokaklara giriyorlar. Daha zengin sokaklara girip daha parlak ışıklı dükkanların önlerinden geçiyorlar. Adımlarla çok şey değişiyor, sokakların kokuları değişiyor, mağazaların kaliteleri, yemeklerin kokuları, insanlar... En çok insanlar değişiyor. 

Yaşlı kadın bir apartmana doğru yönelince çocuk da peşinden gidiyor. Asansöre binip dördüncü kata çıkıyorlar. Açık mavi koridorlar havadar ve temiz. Bakımlı bir yer olması oğlanı şaşırtıyor ve kadından bir kıpırtı yükseliyor.

Çantasından hiç arama çabasına girmeden şıp diye anahtarını bulan yaşlı kadın evinin kapısını usulca açıyor. Kapıyı açıp oğlanın geçmesi için kenara çekiliyor.

Tüm Kaçışlar Kendindendir  "hunlayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin