Not: CHEN BENİ MAHVEDİYOR. MÜEBBETİM.Kyungsoo'dan.
Zamansız zamanlar, sadece varlar. Kimse kesin olarak söyleyemez ne zaman olduğunu bu olanların. Söylememeliler.
Söyleyin onlara seslerini kessinler. Acının tadı hala damağımda ve dayanmaya hiç kuvvet kalmadı avuçlarımda.
Kaçıncı kaybediş bu? Onlarcasının içinden bu kaçıncı sıraya yerleşir?
Acılar da seninle beraber büyür mü?
Kaçtığın yerler sen kaçtıkça küçülür mü yoksa senin için artık önemsiz olması gerektiğinden mi sen küçük görmeye başlarsın?
Senin midir gittiğin yollar? Yoksa sen yine sana birkaç beden büyük gelen pantolonların içinde olduğun gibi eğreti mi durursun içinde?
Seçimlerin sana mi aittir? Yoksa yine zorundalıklar içinde bir karara yönlendirilmiş ancak bunun farkında değil misindir, yine?
Kaçmak bir karar mıdır yoksa bir refleks mi?
Ağlıyor musun?
İzin verme gözyaşlarını birinin silmesine. Büyüdün artık. Dönüşmek zorundasın. Gömmek zorundasın içindeki değerli bir şeylerini. Gömülmek zorundasın.
Ağlamıyorum. Dalga geçtiğimi haykıran bir sırıtış var dudaklarımda. Görsen bana "Pislik!" dersin, bu öyle pervasız bir gülüş. Gözlerimi görme diye örttüm üstlerini. Görmemelisin. Görsen anlarsın. Korkarım bunun olmasından. Çok korkarım. Bilmezsin. Bilmene izin vermem çünkü.
Sırıtışımı görsen "Serseri!" dersin. Az önce kendimi gömdüm bilmezsin. Bilmezsin. Hiç söylemedim. Bilmene izin vermedim. Bilmeni istemedim.Affettim. Affedilmeyi diledim.
Bir kendimi affedemedim. Çok istedim olmayan hatalarım yüzünden kendimi bitirmeyeyim. Olmadı.Pişmanlık duyduğum hatalarım olmadı diyemem, hala da var pişman olduğum şeyler. Düzeltmek istediğim. Ancak ben düzeltmek isterken ellerimden kayıp gidiyorlar hepsi.
Düzeltme şansı verilmemiş yanlışlarla doluyum.
Yüzümde acizliğimi ele verdiğinden emin olduğum ağlanacak halime rağmen metanetimi koruyorum adını verebileceğim bir maske ile Jongin'in arabasının ön koltuğunda oturuyorum.
Yüzümde garip bir sırıtış olduğunu hissediyorum ve görsen bana "Pislik!" diyebilirsin.
Duruma karşı memnuniyetimden değil bu sırıtış. Şeyden, şeyden işte.
İyi bir şey yapmak istersin ama birinin bunu yıkacağını bilirsin, bunu bile bile çabalarsın ama o biri gelip yıkar ya işini, o an o sinirle garip bir şekilde gülersin.
Hem onun alçaklığına hem de kendi acizliğine. Dersin ki, biliyordum bunu yapacağını seni pislik. O da der ki biliyordum beni durdurmaya gücünün yetmeyeceğini. Sonra gülersin ya tüm acıya rağmen. Bu o sırıtış.Ama sen ne olduğunu bilmediğinden bana "Alçak!" diyebilirsin.
Düşersin herkesin içinde bir yerlerin de acıyordur ama gülmek zorunda kalırsın ya o sırıtıştan. Çünkü ağlarsan daha büyük rezillik olacaktır. Evet örnekleri çoğaltabilirim. Dahasını da söyleyebilirim.
Bir tane daha mı?
Pekala.
Hani Fight Club'da Durden diyor ya Jack için "Gülüşünde iğrenç bir çaresizlik var." diye. İşte o gülüş bu gülüş. Eğer Jack'in o gülüşü yerine başka bir şey koymamı isteseler bu benim şuanki gülüşüm olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tüm Kaçışlar Kendindendir "hunlay
Fanfiction"İnanmadılar, inanmayacaklar. Kabul et, nereye gidersen git kurtulamayacaksın.Çünkü tüm kaçışlar kendindendir." dedi hafifçe gülümsedi "Tüm kaçışlar kendinedir." 24.10.2017 Tamamlandı. ×hunlay×