"Biliyorsun Taylor bazen boş boğazlık yapabiliyor. Onun adına senden özür dilerim.""Evet, ancak bana bir şey söyledi. Senin benden-"
"Hoşlandığımı mı?" evet dercesine başımı salladım. Glümseyip önünde duran milkshake'in vişnesini ağzına attıktan sonra yüzünü ekşitip:
"Tanrım! Çok ekşiymiş." demesiyle kahkahamı engelleyemedim. Jack Gilinsky dışarıdan soğuk görünebilirdi belki ancak kesinlikle soğuk birisi değildi. O çok daha nicelikli birsiydi. Öncelikle içtendi.
Hem bence artık Matthew olayını atlatma zamanım gelmişti. Sonuçta Velma yeni bir ilişkiye yelken açmıştı. Ben neden durduğum yerde kendime acı çektiriyordum ki?
"Taylor haklı mıydı?" merak ediyordum cevabını çünkü bu durum benim için önemliydi. Jack'i sevebilirdim. O kesinlikle sevilmeye layık biriydi.
"Şey sanı-"
"Jack!" hemen arkamdan gelen kız sesiyle arkama döndüm. Güzel esmer bir kızdı.
"Madison?"
"Seni adi şerefsiz pislik. Bana ders çalışacağını söylemiştin. Bir sürtükle beraber milkshake içeceğini değil." sürtük mü dedi bana o? Ayağa kalkıp:
"Hey hey hey! Sinirlisin anlıyorum ama ben sürtük değilim. Ortada tamamen bir yanlış anlaşılma var. Jack ve be-"
"Erkek arkadaşıma yakışıklı diye sulanabileceğini mi sandın?" dediğinde takma tırnaklı elini koluma geçirince boşta kalan elimle saçlarımı geriye attım ve:
"Yettiniz ama be! Erkek arkadaşına sahip çıksaydın o zaman. Benimle ilgilenen oydu. Bana bu notu yazanda oydu." dememle cebimde duran notu çıkarıp ona vermem bir oldu. Notu okuduktan sonra tekrar bana dönüp:
"Cehennemde yanın!" dedi ve elindeki sıcak filtre kahvesini üzerime attı.
"Sıcak!" diye bağırmama rağmen Jack benimle ilgilenmeyip kız arkadaşının peşinden gitmişti. Garsonlar yanıma gelip iyi misiniz diye sorsalarda onlara biraz para verdikten sonra lavaboya gidip bugünkü beden dersinde giydiğim şortu ve tişörtü giydim.
Canımın acısına ve kalbimin kırılmasına daha fazla dayanamayıp olduğum yere çöktüm ve ne yapabileceğimi düşündüm. Eve gidersem ne diyecektim?
Başkasının sevgilisiyle buluşmaya gittim başıma bunlar geldi mi diyecektim? Sikeyim. Bana bir sevgilisi olduğunu bile söylememişti. Nereden bilebilirdim? Yavaş ve ağır adımlarla bana bakan insanları es geçip cüzdanımda kalan son parayı milkshakeler için ödedikten sonra yürümeye başladım. Bacaklarım kızarıp su toplamaya başlamışlardı bile. Üstelik canım çok acıyordu.
Bu acıyla daha fazla yürüyemeyeceğim için kaldırıma oturup elime telefonumu aldım ve doktor olan babamı aramaya karar verdim.
"Gitti güzelim bacaklar." dedikten sonra yanıma oturdu. Aynı parfüm kokusu yine burnumu doldurduğunda öfkelenmemek için kendimi yatıştırmaya çalışıyordum.
"Herkes Jack Gilinsky'nin kolejli Madison Beer ile sevgili olduğunu biliyor."
"Herkes bilmiyormuş demek ki." dedim ve daha fazla tutamadığım göz yaşlarımı bıraktım. Bana omuz atarak çarpık gülümsemesiyle:
"Ah hadi ama! Ağlamana değecek birisi değil Jack."
"Ona ağlamıyorum aptal! Canım acıyor."
"Git krem al o zaman."
"Param yok."
"Bir şekilde Tanrı senin bana borçlanmanı istiyor olsa gerek." dedi ve sırt çantamı alıp ilerideki arabasına götürdü. Daha sonra tekrar yanıma gelip beni kucakladı ve;
"Şanslısın bugün jeepimi kullanıyorum." dedikten sonra beni koltuğa oturttu.
Arabanın GPS'sinden en yakın eczaneyi bulduktan sonra önünde durdu ve arabadan indi. Biraz sonra geldiğinde elinde bir poşet ve bir lolipop bulunuyordu.
"Önce şu kremi sürelim. Sende bu esnada ağrı kesici iç." dedi ve arabanın içecek koyma yerinde duran su şişesini elime tutuşturdu. Diğer elime de ağrı kesiciyi verdiğinde ilacı açıp içtim. Eline bir miktar krem aldıktan sonra yavaş ve sakin bir şekilde kremi bacaklarıma yedirdi.
"Umarım izi kalmaz." dedim bir yandan da onu izliyorken.
"Kalması seni daha seksi yapabilir."
Biraz daha sürdükten sonra kremi kapattı elindeki fazla kremi tişörtüme sürdü ve lolipopu bana verip;
"Al bu da hediyem olsun." dedi.
"Teşekkür ederim. En sevdiğimin kolalı olduğunu nereden biliyordun?"
"Ben bilirim."