t r e t t i n i

1.5K 108 106
                                        


Bacaklarımı uzattığım gibi geri çektim ve defterimi çantama koyup ayağa kalktım.

"İzninizle." dedikten sonra kalktığımda Shawn bırakmak olduğu gitarı yerine koydu ve gözlerini bana dikti. Ece:

"Bir şey mi oldu kuzum?" olumsuz anlamda kafamı salladıktan herkese iyi günler dedim ve daha sipariş vermediğimiz için olduğu gibi kafeden çıktım.

Kar yağmaya başlamıştı. Hafif ama lapa lapa. Zaten Kanada havasına göre uzun süre karsız kalmamız bile mucize gibi bir şeydi.

"Karmen!" duymamazlıktan gelerek ilerledim. Yerler yavaştan kayganlaşmaya başlamıştı. İçimden en son dinlediğim şarkıyı geçiriyordum içimden.

"Karmen durur musun?" arkama döndüğümde bana yetişmişti bile.

"Sevinmedin mi?" ayakkabılarıma düşüp onları ıslatan kar tanelerine ilişti gözüm. Converse giymek benim aptallığımdan kaynaklanan bir şeydi.

"Nesine sevineyim? Velma'nın o şiirleri bilmesine mi?"

"Biliyor mu?"

"Shawn kabul et ya da etme o benim kardeşim elbette biliyor. Ama peşimden geldiğin için artık bilmekle kalmayacak üstüne birde şüphelenecek. Hayatımı mahvediyorsun." ellerimle yüzümü kapattım. Havadan ziyade kanım çekildiği için buz gibi olmuştum.

Ellerimi yüzümden geri çektiğimde Shawn'ın hemen arkasında izi izleyen Velma ile göz göze geldim. Gözleri dolmuştu. Tüm miyopluğumla bile bunu görebiliyordum.

Aramızda bir şeyler olmuş olduğunu anlaması onun için çok zor değildi artık. Ya da bir başkası için. Shawn'ı ittirip Velma'ya doğru koşarken:

"Velma! Dur açıklayabilirim." desemde buzlanan yerde koşmak çok akıllıca bir fikir değildi. Ayağım kaymıştı.

"Siktir! Karmen iyi misin?" göz yaşlarımı tutmaya çalışırken:

"İyiyim. Kardeşimle konuşmam gerek." bana uzattığı eli tutmadan yerden kalktım ve çamur-kar karışımı olmuş üstümü umursamadan peşinden koşmaya devam ettim.

"Velma bekle!" karın yuttuğu ses ile derin bir uykuya dalmış olan Princeton sokaklarında yankılanan sesim ile durdu. Arkasına döndüğünde gördüğüm manzara bana kendimi berbat hissettiriyordu.

Birini sevdiğiniz için utanır mıydınız? Ya da kendinizi iğrenç hisseder miydiniz? Bileğim hafifçe burkulduğu için tökezleyerek yanına gittim. Yanaklarını ellerim arasına alıp:

"Nereye kaçıyorsun böyle?" burnunu çekti ve:

"Siz ikinizden uzakta bir yere." derin bir nefes aldım. Ağlamayacaktım. Olgun olmam gerekiyordu.

"Velma bak hiçbir şey göründüğü gibi deği-"

"Bilmiyorum mu sanıyorsun? Sana nasıl baktığını. Senin ona nasıl baktığını bilmiyorum mu sanıyorsun? Nash ve diğerleriyle konuşurken seni ne kadar sevdiğinden bahsedişini. Ya da benden nefret edişinden bahsedişini." geri çekildim. En başından beri her şeyi biliyor muydu?

"Senden vazgeçer diye salak saçma kavgalar çıkardım. Doldurdum onu sana karşı. Ama hayır, senden vazgeçtiğini söylediğinde bile senden vazgeçmemişti."

roses | smHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin