f ø r t i f e m

1.3K 115 90
                                    


"Yahu deli misin çık git odamdan." diye kapının önünden gelen sesle sütyenimin kopçasını birbirine taktım ve askılarını geçirdim. Geçirmemle kapının açılması bir oldu. İlk saniyeler birbirimize boş boş baktıktan sonra üzerime doğru gelip beni kolları arasına aldı ve:

"Seni çok özledim geri zekalı. Kaç gündür niye okula gelmiyorsun?" dedikten sonra saçımı öptü. Sonrada kafama vurdu. Sonra kafama vurduğu yeri öptü.

"Öncelikle Shawn, kafama vuramazsın. İkincisi sanane. İster gelirim ister gelmem." dedim ve Ece'nin dolabından bir kazak alıp geçirdim.

Tamı tamına üç gündür okula gitmiyordum. Ecelerin evinde öylece takılıyor ve Isabelle'i düşünüyordum.

Evet, köpeğimi düşünüyordum. Birde annemle babamı elbette. Ancak Velma'nın olduğu yerde olmak o kadar zordu ki okula gittiğimde nefes bile alamıyordum. Hele ki son olanlrdan sonra.

-üç gün önce öğle arası-

"Biebs, ben dolabıma kitaplarımı bırakmaya gidiyorum bana da yemek alır mısın?" dediğimde saçımı karıştırarak:

"Tabi güzellik. Şu masada olacağım." dediğinde eliyle gösterdiği yere baktım ve olumlu anlamda başımı sallayıp kantinden çıktım. Yemek saati olduğu için boşalan koridorda öylece adımlayarak dolabımın yolunu tuttum.

Bir alt kattaki dolabımın önüne geldiğimdeyse gördüğüm şey hiçte hoşuma gitmemişti.

Dolabıma kanlı bir ped yapıştırılmıştı. Ayrıca yine kan olduğunu tahmin ettiğim üzere 'erkek hırsızı' yazılmıştı.

-bu sabah-

"Ne demek ister gelirim ister gelmem?" dedikten sonra cevap vermeme izin vermeden Ece'nin yanına gidip omuzlarından tuttu ve:

"Minyoncum izninle bir dakika." dedi ve kızı kapı dışarı edip kapıyı içeriden kilitledi. Kollarımı göğsümde birleştirip:

"Kapı kilitlemelerini sevmiyorum."

"Bende bana ümit verip bir anda ümidimi yerle bir etmeni sevmiyorum Karmen ama her istediğimiz olmuyormuş demek ki."

"Çıldırmış olmalısın Mendes. Benim seni ümitlendirdiğim falan yok." bana doğru yaklaşarak:

"O gün kapıdan çıkıp derse giderken elimden tutuyordu-"

"Keşke tutmasaydım! İnsanların bakışlarını gördün mü Shawn? Velma'nın bakışlarını gördün mü?" kahretsin ki ağlamaya başlamıştım bile. Ellerini saçlarından geçirip yolmaya niyetlendikten sonra yutkunup:

"Sikeyim! Niye ağlıyorsun?" diye bağırdı.

"Sanane ya! Her şeyi sorgulamak zorunda mısın? Olmuyor işte. Ben insanların ne düşündüklerini takmadan duramıyorum. Tamam mı?" dedim ve sırt çantamı yerden alıp Ece'nin dolabını açtım.

Biraz kıyafet ödünç almama bir şey demezdi herhalde. Kolumu sıkıca tutup:

"Nereye?"

"Cehennemin dibine! Senin beni bulamayacağın bir yere gidiyorum tamam mı?"

"Gidemezsin. İzin vermem. Cesedimi çiğnemen lazım Karmen."

"Shawn, niye bu kadar zorluyorsun?" çantayı bir kenara fırlattım ve ağlarken buğulanan ve etrafı net seçemeyen gözlerimi her şeye rağmen ona diktim.

"Çünkü, çünkü seni seviyorum. Şu hayatımda yanında olduğumda o aptal ilaçlara ihtiyaç duymadığım tek insan sensin. Koca iki yıl boyunca tüm kalp kırıklıklarıma sebep olan kızın hemen yanı başında duran seni hazır bu kadar geç keşfetmişken kaybetmek istemiyorum. Karmen, anlamıyor musun ne olursa olsun biz birbirimize ait olmalıyız."

"Shawn, lütfen. Böyle konuşup beni yumuşatma."

"Neden?" diye üzerime geldiğinde ellerimle gövdesinden ittirerek:

"Çünkü yapamam! Lanet olsun. Okulunu sikeyim Velma'sını sikeyim yapamam tamam mı?" yere çöktüm.

O kadar çok zorlanıyordum ki duygularımı ifade etmekte. Kullandığım kelimeler kurduğum cümleler hissettiklerimin yanında bir hiç niteliğindeydi. Bu tür kırgınlıklara kaftan biçemezdiniz. Çünkü kimse bu kadar kırgın olacağı bir savaşa bu denli hazırlıklı giremezdi.

"Sanki içimde bir yerlerde bir akvaryum varmışta insanlar o akvaryumu taşlamış gibi hissediyorum Shawn. Su boşalıyor, balıklarım ölmek üzere. İmdadıma yetişecek kimse yok." benim gibi yere çöküp ellerimden tuttu.

"Ben varım." başımı olumsuz anlamda salladım.

"Alvaryuma en büyük taşı sen fırlattın Shawn. Kelebek etkisini sen başlattın." ağzından sessizce 'kendimi sikeyim.' dediğini duysamda duymamazlıktan gelip arkamdaki dolaba yaslandım. Gözlerimi öylece yumup odaya şimdiden sinmiş kokusunu içime çektim.

Gözlerimi açtığımda önümde duran peçeteye bakarken gülümsedi ve:

"Seven insan hazırlıklı gelir. Ağlayacağını zaten biliyordum. Şimdi buradan gideceksen kıyafet falan almana gerek yok. Ben gidebileceğimiz bir yer biliyorum." peçeteyle yüzümü kuruladıktan sonra bana uzattığı eli tereddütte ederek olsa tuttum.

"Hiçbir şey için geç değil Lewis." dedi ve elimi öpüp kapının kilidini açtı.

roses | smHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin