Otobüsten inerken bir yandan da telefonumdan müziği değiştirmeye çalışıyordum.Bir süredir evde çalışsamda bugün kimseyle uğraşmak istemediğim için gitarımı ilk defa okula getirmiştim.
Kapının hemen girişinde ağzına bir şey atıp su içen Shawn'ı gördüğümde beni görmemiş gibi yaptı ve arkasını döndü.
Uyuşturucu veya benzeri bir şey mi kullanıyordu?
Kapıdan içeri girdim ve kimseyle göz teması kurmamaya özen göstererek okul binasına yöneldim. Ancak bir yanıma Ece diğer yanıma Justin gelince şimdiden nefessiz kalmıştım.
"Ece çok fazla parfüm sıkıyorsun." dedim yüzüne bakmadan. Giydiği tişörtü koklarken.
"Bu doğru. Ama önemli olan bu değil. Dün neler oldu neler?" neşeli sesine hayrandım bu kızın.
İçten içe ölse bile asla onun neşesiz olduğunu anlayamazdınız. Ece kendini herkese anlatmaz kocaman bir maskeyle dolaşırdı okulda. Ancak çenesi biraz düşük olduğundan sık sık dersten atılırdı. Ona bu konuda da arka çıkan bendim.
"Ne oldu?" dediğimde Justin'i kolundan tutup kendi tarafına çekerken:
"İki kişilik kız grubumuza erkek dahil ediyoruz! Yuppilerini sonraya sakla. Olay şöyle gelişti. Ben abimin kafesine gittiğimde birde ne göreyim? Afet gibi bir kız ve bu oğlan-"
"Ece, ben yanındayım."
"Bir dakika Justin. Ne diyordum? Kızı gözüm bir yerden tanıyor falan. Gittim yanlarına. Dün bahsettiği Selena imiş kendisi. Hemde bizim başvurduğumuz foto modellik ajansının mankenlerinden." durdum. Ece'ye dönerken Justin'e gitarımı verip:
"Atma be!"
"Olta mı kızım bu? Sevgilisi manken işte." dediğinde Ece'ye sarılıp tepinmeye başladım.
Güzel olmadığımı ve başka insanlar gibi kilo alabildiğimi hatta ve hatta sivilcelerimin çıktığını söylerken ciddiydim. Ancak boyum uzundu ve kilo alsam bile geri verebiliyordum. Ece deseniz minyon olmasına rağmen ince ve şekilli bir vücuda sahipti. Anlayacağınız yüzümüzü çekmeseler bile vücudumuzu modellikte kullanabilirlerdi.
"Çıkışta seni de Selena ile tanıştıracağım. Zaten dün yüklediğin fotoğraftan sonra seni sordu."
"Evet, bende biraz her şeyi anlatmış olabilirim." diyen Ece'ye döndüğümde masumane olduğunu zannettiği gülüşünü yolluyordu ama yemezdi.
"Ece!"
"Çok iyi kız. Anlayışla karşıladı." dediğinde zil çalmıştı. Justin'den gitarımı alırken:
"Gruba hoş geldin yakışıklı. Öğlen görüşürüz."
"Antrenmanım var." dediğinde el salladım ve müzik sınıfının olduğu kata ilerledim. Ders başlamadan hocayla bir konuşma yapabilirdim herhalde. Müzik odasının kapısı kapanmak üzereyken ayağımı araya sokup kapıyı durdurdum ve:
"Bayan Lange? Bir bakar mısınız?"
"Tabii." dersleri olan öğrenciler yavaş yavaş sınıfı doldururken öğretmen yanıma gelmiş gitarıma bakıyordu.
"Şey, ben gitar çalmayı öğrenmek istiyorum. Müsaitseniz öğre-"
"Elbette öğretebilirim Bayan Lewis. Ancak sizden bir ricam olacak."
"Nedir?"
"Siz Bay Mendes ile arkadaşsınız değil mi?"
"Yani pek say-"
"Harika! Kendisini ara verdiği müziğe geri dönmesinde yardımcı olun lütfen." zil çalmıştı. Bayan Lange cevap bile vermeme izin tanımadan kapıyı kapatıp dersine başlamıştı.
Gitarı dolabıma bıraktıktan sonra sınıfa girdiğimde öğretmen tahtaya bir şeyler yazıyordu.
"Bu soruda limiti bulabilmek için pay ve paydayı sıfır yapan değerleri bulup ayrı ayrı türevlerini bulmalısınız." dedikten sonra aynı şekilde dersini anlatmaya devam etti.
Dersler birbirlerini kovalarken öğle yemeğinden önceki son teneffüs dolabıma uğradığımda gördüğüm manzara şok ediciydi.
Dolabımın üzerinde erkek hırsızı yazıyordu. İnsanların bakışlarını önemsemeden dolabımı açtığımda gördüğüm ise asıl kalbimi kıran durumdu.
Gitarım paramparçaydı.
Daha doğru düzgün öğrenemeden her kim parçaladıysa onu mahvetmişti."Kim yaptı bunu?" diye sorduğumda kimse cevap vermedi. Günlerdir sürekli ağlıyor oluşumdan kaynaklı olarak çok rahat bir şekilde tekrardan dolan gözlerimle etrafıma bakarken:
"Kim yaptı bunu diye soruyorum!" birisi kollarımı sarıp beni kendine çekerken iki çift göz ile denk geldim.
Biri mutlu bir şekilde gülüyorken diğeri üzgün gibi görünüyordu.
"Ne oldu ablacım? Gitarın mı parçalandı?"
"Velma sakın- sen mi yaptın?"
"Belki evet, belki hayır." dediğinde Justin'in kollarından ayrıldım ve Velma'nın yanına gittim.
"Neden?"
"Sen daha iyi bilirsin nedenini?" Justin kolumdan tutup kendine çekerken:
"Boşver Karmen. Yenisini alırız sana." Shawn:
"Sevgilim ne gereği vardı ablanın gitarını parçalamana. Manikürüne yazık."
"Shawn dostum. Ayıp ediyorsun Karmen'e." diyen Justin ile Shawn bir kahkaha atıp:
"Sanane. İyi aile çocuğu sanane." elinde milkshake ile yanımıza gelen Ece gerginliği anında anlamış olacak ki bizim yanımızda durup:
"Her me oluyorsa kes sesini Mendes sümüğü ve Velma kaşarı."
"Kaşar sensin." diyen Velma Ece'ye tokat atarken Ece elindeki milkshake'i Velma'nın başından aşağı geçirmesiyle başta Justin ve Shawn olmak üzere buz hokeyi takımı ve Shawn'ın ekibi birnirine girmişti.
Aralarında öylece hırpalanırken annemşn aradığını görünce telefonumu duvara fırlattım ve:
"Yeter!" insanlar yavaş yavaş dururken koridordaki öğretmenin sesini duyuyor gibiydim.
"Yeter!" hepsi durmuş beni izliyorlardı. Şaşkındılar.
"Bıktım hepinizden. Lanet olsun sizleri tanıdığım güne." dedim ve çantamı da alıp aşağı kata bahçeye yöneldim. Biraz sakinlik ve de temiz havaya ihtiyacım vardı.
