"Aynur, buranın fönü nerede tatlım ya? Vakit kalmadı, beni de oyalıyorsunuz." Çok yoğun geçen pazar günü bir de acemi çırakların yeteneksizliği ile birleşince benim için daha da yorucu ve uzun geçiyordu.
"Hemen yapıyorum, Gonca abla, kusura bakma." Kız fön makinesini kaptığı gibi saçı yapılacak kadının başında belirdi.
"Gonca'cığım yetişecek mi? Biliyorsun dörtte çıkmam lazım. Yarım saatim kaldı."
Salonun her zamanki müşterisi Esra her zamanki fok balığı dilinde konuşmasıyla benim sinirimi zıplatsa da haklıydı. İki saattir bekliyordu. Beklerken kızların diğer işlerini aradan çıkarmaları iyi olmuştu tabii.
"Merak etme canım, fönün çekilsin hemen seni alacağım bekletmeden. Aynur dışa değil, içe çekeceksin fönü. Aklını evde mi bıraktın yine?" Aynur da gıcık oluyordu Esra'ya, gülümsedi ve içe doğru çekmeye başladı.
"Gonca gelsene iki dakika."
Güzellik salonunun sahibi Serhan arka taraftaki odadan seslendiğinde biraz serinlik iyi olur diye düşündüm. Ön taraf, klima açık olsa da fön makinelerinden ve kalabalık insan nefesinden hamam gibiydi.
"Efendim Serhan?" der demez dudaklarıma yapışan patronum ile nefesim kesildi. Omuzlarını ittirdiğimde beni kendine daha çok çekti ve baskısını arttırdı.
"Delirdin mi sen? İçerisi ana baba günü gibi. Dünya kadar işim var. Beni öpmeni istemiyorum diye kaç defa söyledim sana hem?" dedim sonunda bıraktığında.
"Dayanamadım daha fazla. Kapı aralığından görmekten bıktım. Niye kabul etmiyorsun beni niye?"
"Serhan sürekli kendi kuyruğunun etrafında dönüyorsun. Yapma. Kapı aralığından beni dikizleyeceğine bir el atsan da bir an önce göndersek şunları gidecekleri yere. Esra ağzını yaya yaya konuştu yine. Daha üç tane saç yapacağım. Aptal kızlar fön çekmemiş daha. Gel bari birini de sen çek ve yap."
"Gelirim aşkım, sen iste. Bir kere daha öpeyim mi?" diye uzandığı anda içeriden Aynur'un sesi duyuldu.
"Gonca abla burası hazır. Ece hanıma geçiyorum."
"Ne olur Serhan, Ece'ye sen geç. Bak beğenmeyecek Aynur'un çektiği fönü, bir daha isteyecek, takma saçları elimde kalacak bir gün diye çok korkuyorum."
"Kalsın aşkım, seni üzen kim varsa istemiyorum, hiçbirini." diyen sesi ciddiydi. Bana değer veriyordu benim aksime. Biliyordu beni, yine de vazgeçmiyordu benden.
"Salonu kapatalım o zaman, ben de işsiz kalayım. Bunu mu istiyorsun? Hadi gel sen de. Boş boş oturma."
İkimiz de odadan çıktığımızda çıktığıma pişman oldum. Çok sıcaktı. Bu ağustos havası düğüne ya da her nereye gidecekse gidecek olan insanların saçlarını yapmak için oldukça kavurucuydu ve ben erimek üzereydim.
"Göster canım modeli." dedim Esra'ya.
Gösterdiği modele iyice bakıp yapmaya başladım. Güzel saçları vardı. Şekil aldığı için kolayca halletmiştim. Saat dörde beş kala hazırdı. Önden arkadan aynayla gösterdiğim modeli çok beğenerek kalktı sandalyeden. Fok gibi mok gibi konuşuyordu; ama beğendiyse yalandan yere ağız burun kıvırıp bazıları gibi, memnunken memnuniyetsiz davranmıyordu. Teşekkür ederek ayrıldı salondan.
Serhan Ece'ye fön çekiyordu. Ece de bir yandan bizim tümü şu anda dolu kızlarımızdan birini dışarıda onu bekleyecek olan sevgilisi gelmiş mi diye bakması için göndermeye çalışıyordu. Elemanlar ona çalışıyordu sanki. Ben boşken ben baktım. Kapıdaydı, gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
General FictionKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...