İki hafta hastanede üç hafta da evde sadece yatarak geçen zamandan sonra kontrol için hastaneye gitmek bile bana gemiyle dünya turuna çıkmışım gibi hissettirdi. Yatmaya alışık değildim. İşe gitmemeye de. Hala ilaç kullanıyordum, hala tehlike tam anlamıyla geçmemişti; ama ilk geceki gibi bir korkuyu tekrar yaşamadım. Özgür yaşamama izin vermedi. Her şeyi benim için o yaptı. Yemek, temizlik için kadın, benim banyom da dahil her şeyimle ilgilendi.
Evime gelen ailesi gerçekten üzgündü. Turgut bey her gelişinde ben yatarken ellerimi tuttu baş ucumda ve Ahsen hanım her seferinde nemli ve kırmızı gözlerle geldi bize. Konuşmakta bile zorlanıyordu. Hem üzülmüş hem de hayal kırıklığına düşmüş halleri kendime daha iyi bakmam için işaretti.
Yine düşünmek istemesem de keşke dedim Özgür'ün bebeği olsaydı. Sağ salim ilk doğumu yapabilirsem çok ara vermeden Özgür'den de bebek istiyordum. Kendisinin olmayan bir bebeği böylesine seven ve onu kaybetmemek için uğraşan bir adam kendi çocuğunu nasıl isterdi kim bilir? Aralarında adaletsizlik yapacağını ise aklımdan bile geçirmedim. Annesi babası onu benim için bırakmıştı yurda. Beni de onun için bırakmışlardı.
Her şeyin bir sebebi vardı mutlaka, benim de ilk gebeliğim olduğu için düşük tehlikesi olabilirmiş. Özgür beni hemen hastaneye getirdiğinde o kadar çok kanamıştım ki çoktan bebeğimi düşürdüğüme emindim. Sadece acı çekip çekmediğini düşünüyordum. Ben acıdan kıvranırken doktorun babanın kan grubunu sorması en büyük acılarımın da ötesinde canımı yaktı. Özgür hemen odadan çıktı. Art niyet aramadım. Beni zor durumda bırakmamak için çıkmıştı, emindim.
Yapılan testler sonuçlanıp bebeğimi Nefise hanım ultrasonda da gösterince anca o zaman derin ve rahat bir nefes aldım. Bebeğim benimleydi. Kocama göre bebeğimiz bizimleydi. Onun yanında ekstra efor sarf etmeliydim cümlelerimi seçerken. Allah bir daha böyle bir acı yaşatmaz umarım. Özgür de en az benim kadar perişan oldu. Boşanmak isteyip istemediğimi sorması suçu kendinde aradığını gösteriyordu. Ne suçu olabilirdi ki, bu bebeği deli gibi istemekten başka? O da suç değil olsa olsa yılın babası seçilmesi için gerekli özveri olurdu.
Artık aylık olarak bebeğimizin gelişim kontrollerine gelmeye başlamıştık. Üç aylık olmuştu. Bugün ise cinsiyetini öğrenebilirdik eğer hanımefendi ya da beyefendi müsaade ederse tabii.
Odaya girip de muayene koltuğuna yattığımda Özgür gözünü ekrandan bir saniye bile ayırmıyordu. Sanki bakarak kendi çözecekti. Ben de kendi gözlerimi ondan ayıramıyordum. Benim asla anlayamayacağım bir duyguyla bu bebeğe bağlanması bana çok haz verse de bir yandan da korkutuyordu. Bir insan bu kadar sevilebilir miydi? Ben bu kadar aşkla sevilecek biri miydim? Yıllarca özlemini çektiğim adam, hayallerimin bile ötesindeki bir gerçeklikte (bana göre rüya ve ben uyanmaktan çok korkuyordum) beni bulup vazgeçmemişti benden. Aklımdan geçen türlü düşünceler sonrası ne doktorun karnıma jel sürdüğünü ne de bebeği gösteren aleti karnımda gezdirdiğini hissettim. Özgür bana bakıyordu şimdi. Hala ona bakıyor olmasam onu bile göreceğimden şüpheliydim.
"Hazır mısın kalbimin yangını?" Neye hazır mıyım? Bir şeyler kaçırmıştım ve sırf Özgür sorduğu için kafamı salladım evet der gibi. Kocam tekrar doktora bakınca ben de o tarafa döndüm.
"Evet, çok güçlü olan, hayatta kalmak için elinden gelenin en iyisini yapan bebeğimiz biiiiir kız."
"Kız mı?" Aa tabi ya. Cinsiyeti belliydi artık. Aklımda ona koyacağım isim de aynı saniyede belirdi.
"Kızımız olacak Gonca. Senin gibi turuncu saçlı bir kızımız olacak. Çok sevindim. Dünyanın en mutlu babası benim, yemin ederim doğunca da dünyanın en iyi babası hatta daha da iyi olacağım kızım için. Bir sürü kitap okumam gerek." Coşkusu görülmeye değerdi. Doktor da gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
General FictionKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...