Her yıl düzenli olarak gittiğim hastaneye bu yıl da check-up için doğum günümde gitmek zorunda kaldım. Geçen hafta gitmeliydim normalde; ama Levent gelince bugüne kaldı. Bana bu kontrolleri yapmam için ısrar eden Serhan'dı. Geçen üç yılda benimle gelmişti, ben savsaklama taraftarı olduğum için. Babamın kanserden öldüğünü söylediğimin ertesi günü ilk genel kontrol için hastanede almıştık soluğu. -Seni kaybedemem. Savaşmadan olmaz.- demişti. Erken teşhisin hayat kurtarıcılığına her zaman sonuna kadar inanırdı. Geçen haftadan beri, gelemese de bana her dakika hatırlatmıştı. Gidene kadar kurtulamamıştım.
Sabahtan öğlene kadar her türlü doktora girdim. Öğleden sonra da sonuçlar için bekledim. Bir yandan da akşamki aile buluşması için endişelenmekle meşguldüm. Hastanede bugün için tüm doktorları bulabildiğimden evde hazırlık, yemek falan yapamayacaktım. Levent de sabah sorun olmadığını, dışarıda balık yiyebileceğimizi söyledi.
Öğleden sonra dört gibi işim bittiğinde tüm kanları vermiş, tüm ultrasonlara girmiş, tüm filmeri çektirmiş ve tüm sonuçları almış halde eve dönmek için taksiye bindim. Bir sorun yoktu. Her şey tertemizdi. Levent de sevinecekti mutlaka. Yarım saat kadar sonra evdeydim.
Eve geldiğimde Levent'i salonda bir yere gitmeye hazırlanmış halde görünce şaşırdım. Her şey yolunda bile diyememiştim. Sormamıştı da. Gideceğini haber veriyordu. Ailesinden birine bir şey olsa beni bekleyeceğini düşünmesem de bir umut sordum. Doğru tahmin etmiştim. Bana geldiği için pişman mıydı? Değilmiş. Tek bir şey kalıyordu bana aklımda dönüp duran. Ece.
Tekli koltuğa geçtiğimde neden gittiğini sordum. Ece'yi soruma eklemedim; ama gizli özneydi Ece. Neden Ece'ye gidiyorsun demiştim aslında kendimce. Hamile olduğunu söyledi.
Kalbim yerinden çıkmasın diye sağ elimle tutmak zorunda kaldım. Sol elimi karnıma bastırdım mide bulantımı bastırmak için. Kusmamak için zorladım kendimi. Sabahtan beri hastanede bir şey yemeye fırsatım olmamıştı halbuki. Son söylediğim cümlem ile beraber Levent de çıktı gitti yerden çantasını alarak. Bir süre kaldım öylece. Sadece bir süre. Göz yaşım yoktu ona akıtacak. Nikahta terk edilmekle yarışamazdı gidişi.
Yere koyduğum çantadan kadın doğum doktorunun ultrason sonucu elime verdiği fotoğrafa bir süre baktım. Hasta değildim. Hamileydim. Levent'in bebeğine. İyi ki affettim demiştim. Yoksa ben burada o kim bilir nerede, şimdi nasıl söylerdim muhtaç gibi diye geçirmiştim aklımdan. Çok mutlu olmuştum. Anne olmak istemediğim halde bu bebek için sevinmiştim hastane odasında.
İlk gece aklımdan geçenler tebessüm ettirmişti beni. Ben dişi kuş gibi yuva yapmış ve Levent için yumurtamı çatlatmıştım. Adet düzensizliğim yoktu aslında; ama Levent-Ece olayı, günlükler ile fotoğrafları görmem ve taşınma stres yapmıştı büyük ihtimalle. Fark edemedim periyodumun geç kaldığını. Nefise hanım da gülüyordu.
"İstediğiniz bir bebek miydi? Evli değilsiniz sanırım; ama üzgün de değilsiniz. Yanlış anlamayın. Bekar bir anne olmanızda bir sorun yok tabii."
"Yanlış anlamadım. Söylediğimde benimle hemen evlenmeyi isteyecek biri, bebeğin babası. O yüzden üzgün değilim. Biliyor musunuz, ben anne olmayı asla istemeyen biriydim. Şimdi bana ait olan bir bebek var içimde, anne olmayı her şeyden çok istiyorum. Mutluyum kendimden hiç beklemediğim şekilde."
"Tebrikler. Ben çok iyi bir anne olacağınıza inanıyorum."
Levent'e Ece daha önce haber vermişti. Zaten gitmeyi seçmişti. Benimle kalıp bebeğin sadece soyadını almasını sağlayabilirdi. Öyle bir karar verseydi ben ne derdim, ne hissederdim, kabul eder miydim? Bunlar düşünmemi artık gerektirmeyecek sorulardı. Cevap beklemedikleri için sevindim. Levent benim yerime de karar vermişti. Belki istemiyordu Ece'yi; ama gitmek, onun yanında olmak zorunda olduğunu hissetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
Ficción GeneralKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...