Bedenimi işe getirdim de aklımı ne yapacaktım? Annemin yaptığı şeyi dün gece hadi bir cesaret söylemek istedim, Gonca söyletmedi. Tekrar bu cesareti nereden bulacaktım bakalım? Söylemenin kolay bir yolunu bulmayı geçtim, hadi diyelim ki söyledim Gonca'nın tepkisi ne olacaktı? Beni terk etmediği sürece umrumda olmayacağına karar verdim.
Anne dediğim kadın günahsız ve masum bir cana kast etmişti. Belki de hapiste yatmalıydı. En iyi ihtimalle ruh ve sinir hastalıkları hastanesine kapatılmalıydı. Beni en çok yıkacak olan şey ise babamın haberinin olması olurdu. Dilerim yoktu.
Tüm günüm yeni kurulacak bir fabrika için elektrik tesisatının ekonomik şekilde üretimi, iletimi, kurulumu, dağıtımı ve bilimum ekstra işleri ile ilgili hesap yaparak geçti. Normalde daha kısa sürerdi de kendimi işe vermem zaman aldı. Şablonlar, taslaklar, maliyet hesapları ve sözleşme de bitince Ahsen hanımın derdi beni gerdi yine, nasıl söylesem Gonca'ya diye başa döndüm.
Eve geçtiğimde Gonca evde yoktu, daha gelmemişti. Salona gittim aramadan. Gonca yaz aylarında daha yoğun çalışıyordu ve akşamki doktor randevusu için saat yaklaşmıştı. Geç kalmamak için acele ediyordum. Gonca çalışarak mutlu olan insanlardandı da şimdi hamileydi. Elimden gelse her şeyini ben yapardım. Biliyordum ki, düşük yaşayan haliyle bile buna gıcık olarak müsaade etmişti, şimdi teklif edemezdim.
Salona geldiğimde Özlem beni daha kapıda görünce üzerime atladı. Küçük kıvılcımım tek başına benim için hayat güneşi, mutluluk sebebiydi zaten. Şimdi abla olacaktı.
"Baba, annemin karnındaki bebeği görmeye gideceğiz biliyor musun? Kardeşim o benim."
"Evet prensesim. Kardeşini görmeye gidiyoruz. Heyecanlı mısın? Gonca, alışmış bile benim kızım abla olmaya."
"Sorma. Kızlar yaptı. Abla oluyorum diye havalara girdi. Onu dinlemezse oyuncaklarını vermeyecekmiş." Gidip öptüm sevdiğim kadının alnından.
"Aferin akıllı kızıma. Dinlesin kardeşi de ablasını. Vermez tabii dinlemezse. Çıkalım mı? Anca gideriz."
"Çıkalım canım. Zor durdu zaten, iyi yaptın gelmekle."
Gonca benim aksime rahattı. İlk şokun etkisinden sonra bendeki anestezinin süresi geçmiş ve felaket tellalları çığırıyordu içimde. Bebekte bir sorun olacak diye aklım çıkıyordu.
Yol bitmek bilmedi. Bitmesini çok istediğimden değil de mucizemin gerçekliğine bir şekilde şahit olmak istiyordum. Hala içimdeki kemirgen çalışıyordu fazla heveslenmemem için. Nefise hanımın son hastasıydı Gonca. İçeri girdiğimizde güler yüzle karşıladı bizi. Gonca, mucizemizin haberini aldığı kan tahlilini gösterince doktor uzanmasını söyledi. Karnına koyduğu aletle entegre olarak çalışan monitörde çıkan görüntüyü gözlerime sakladım. Her kapattığımda görmek için bunu yapmak zorundaydım.
Özlem tabii ki benim kızımdı. Can paremdi. Yine de... Bana ait olan bu şekilsiz canlı beş yıldan uzun zaman önce artık kurmaktan vazgeçtiğim hayalimdi. Şimdilik sadece keseyi görmüştük. Bebek olabilecek miydi acaba bu Gonca'dan ve benden olan şekil? Zeytine de benzemiyordu. İçimdeki kemirgen iyi iş çıkarıyordu.
Özlem'le sınıra dayanan babalığım, daha fazlasını görmeyi umut bile etmemişti. Şimdi tüm sınırları hem karadan hem denizden hem havadan aşmıştım. Dünya turuna çıkmıştım. Gonca'nın elini tutarken bir damla yaş akıtmam az mıydı acaba? Gonca doğrulup öptü akan yerden.
"Kese oluşmuş. Kan tahliline ve kese boyuna göre beş haftalık. Henüz kalp atışlarını duymak için erken. İkinizi de tebrik ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
Narrativa generaleKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...