16. BÖLÜM (G)

14.9K 1K 71
                                    

   Ben mi sürpriz yapmıştım, bana mı sürpriz yapılmıştı?

   "Ben yarışmada ikinci oldum. Derecemin bu şehirde bir haber değeri olduğunu düşünmüyorum gerçi. Bursa'da kıymetliydi."

   "Gonca." Karşıma boxerla çıkmasan da yediğin nane belliydi zaten.

   "Ekürin nerede? O katılmayacak mı aramıza? Ya da kısrağın mı demeliyim?"

   "..." Başını öne eğ, evet böyle.

   "Karşımda konuşmadan bana çok şey anlatacağın birçok farklı zaman olabilirdi. Şu an o zamanlardan biri değil emin ol."

   "..." Ne o gözlerin mi doldu?

   "İçime Polyanna kaçtı bak şimdi. Susmanın şu anda tek bir iyi tarafı var. O taraf da, zaten senin sesini duymayı hiç mi hiç istememem. Ben sana defol git demeden, turuncu saçlı yeni sevgilini de alıp yapman gerekeni bildiğini düşünüyorum. Akıllı adamsın." Levent salonda ayakta konuşmaz halde beklerken yanından geçip mutfağa giderken ekledim.

   "Ha bu arada unutmadan, üzerinde debelendiğiniz çarşafları da yataktan alıp çöpe çıkar inerken. Lütfen."

   Mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım. Buradan işe geçecektim. Çay içmeliydim. Çay iyiydi. Levent hiç gitmeyeceğine söz verirken şaka yapmamıştı. İlişkisini direk kendi sahasında yaşamıştı deplasmana çıkmak yerine. 

   -Arkamızdan iş çeviren kadınlar için arkamızdan ağlayan kadınları üzdük.- diye bir dize vardır. Bende durum tam tersi oldu. Bu adam için Serhan'ı üzmüştüm. Beni en çok üzen de verdiği sözü tutmaması değildi. Verilen sözlere tutuldukları müddetçe sevinmeyi biliyordum zaten. Sevincim uzun metrajlı olmasa da kısa film tadındaydı. Beni en çok üzen şey; yarın geleceğimi söylediğim zaman, gelmeyeceğim bilindiği için bu olayın vuku bulmasıydı. Benim yatağımda.

   Kimler kimler bırakmıştı beni, söz verip tutmamıştı? Çoğuna güvenmemiştim; ama Levent'e güvenmiştim. Güven önemliydi. Aradan geçen yirmi dakikada sessizce kahvaltımı yaptım. Elinde buraya gelirken getirdiği sırt çantası ile mutfak kapısına geldiğinde başımı kaldırıp baktım.

   "Kendimi savunacak bir kelimem bile yok. Biletimi almış Bursa'ya yanına seni izlemek için gelecektim. Dün gece bara içmeye gittik arkadaşlarla. Böyle bir niyetim yoktu, ayarlanmış bir şey değildi yemin ederim. Gonc..."
  
   "Yeter Levent. Bir kelimen bile yok; ama Manas destanına geçtin. Neyin savunması bu? Ah tabii, kıyamam ya! Sarhoş oldun demek. Renk aynı olsa da ton farklı be canım. Doğalla bir olur mu? Benim yatağıma getirmen gerekmiyordu saçı aynı renk diye? Yanlış anlama sorularımı. Cevaplaman için değiller. Durum tespiti yapıyorum sadece. Şimdi güle güle. Kapıya kadar geçiremiyorum kusura bakma. Sen çıkarken kapatırsın temelli."

   Masayı toplamaya başladım. Çıkardığım kahvaltılıkları buzdolabına yerleştirken bir devir daha kapandı diye geçirdim aklımdan. Ben henüz yirmi dört yaşındayım daha ne yaşayabilirim kötü? Başıma ne gelebilir bundan fazla? Yine de, bir erkek için ağladığım o günden sonra hayatıma kim girerse girsin, hayatımdan kim çıkarsa çıksın hiçbiri için ağlamayacağıma yemin etmiştim.

   O gün ağlamak zorundaydım. O gün başkaydı.

   "Dur, Özgür yapma bu doğru değil." Dudakları boynumda olan bir erkeği ikna etmek için daha etkili cümleler lazım.
  
   "Seninleyse eğer benim için doğru."

   "Ya ailen gelirse. Rezil olurum. Sana bir şey olmaz."
  
   "Ailem gelmeyecek. Kesin bilgi. İstanbul'a gideceğim garanti gibi. Boğaziçi olacak Gonca. Sen burada kalacaksın. Ailemi anlattım sana. Rahat bırakmayacaklar beni. Ankara'da bir üniversite yazmam mümkün değil. Birbirimizin olalım uzaklaşmadan."

Yalnız Seni İstedim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin