Evden çıktığımda herhangi bir diş hekiminin yanında iş bulamayacağımı az çok tahmin edebiliyordum. Hadi buldum desek bile asgari ücret dahi vereceklerinden şüpheliydim. Onlar daha çok ayak işlerini bedava yaptıracak staj adı altında hevesli öğrencileri almak istiyorlardı. Benim paraya ihtiyacım vardı.
Eylül ortasında okul açılana dek bir ay kadar sürem vardı ve ben daha çok garson aranan yerlere bakmaya karar verdim. Girdiğim ilk bir kaç yer yaz sebebiyle zaten işlerin az olduğunu söyledi. Diğer birkaç yer daha sonra arayabileceklerini, numara bırakmamı istedi. Hayda. Benim ucuz yollu bir telefon almam gerekiyordu . Numaram da değişecekti haliyle. Telefonu Ece'ye bırakacağım diye numaramdan da olmuştum.
Girdiğim yerlerden biri olumluydu. Denemeye karar verdim. Gonca'ya haber veremeyecektim, telefon numarası bile yoktu ve iş dokuzda bitecekti. Yine de başladım. Nasılsa Gonca da geç gelirdi salondan. İlk yıl da çalıştığım için çok zorlanmadım. Siparişleri doğru hatırlayıp kişileri karıştırmadan, doğru yerlere verecek kapasitem vardı.
İş aramaya çıktığım ilk günden iş bulabilmek, sabah bulup bulamayacağımı düşünürkenki ruh halimi daha iyi yapmıştı. Haftalık olarak para alacaktım, ama bir süre idare edecek kadar param vardı. Ece ile birlikte olmaya ilk kez bir anlığına sadece bir lahza minnet duydum. Kendi paramı şimdi Gonca için harcayabilecektim.
Eve geçmeden bir pastaneden ufak bir pasta aldım kutlamak için. Basit işime basit bir kutlama. Hem de ev giderleri için konuşmaya karar verdim. Ne kazanırsam vermeye razıydım yağlı kapım Gonca'ya. Güldüm bunları söylerkenki hali gözümün önüne geldiğinde. Eve girdiğimde ışıklar yanmıyordu. Saat ona geliyordu. Bu saate kadar gelmiş olmalıydı Gonca mutlaka. Pastayı bırakıp yatak odasına ilerledim.
Yatak odasına girdiğimde Gonca'yı kendine sarılmış dizlerini karnına çekmiş yatarken gördüm. Işığı açtığımda gözlerinin açık olması beni şaşırttı. Beklemediği ışıkla kıstı gözlerini. Gözleri ve burnu ağlamaktan kızarmış, şişmiş halde sabit şekilde karşı duvara bakıyordu.Yanına yaklaşıp elimi yüzüne doğru kaldırdığımda arkasını döndü bana. Bir şey olmuş. Ece ile mi ilgiliydi?
"Gonca neyin var?" Konuşmadı. Hala iç çekişini duyabiliyordum. Ne zamandır ağlıyordu acaba? Arkasından sarılacak şekilde yatağa uzandım yanına.
"Bana arkanı dönmek konusunda ne demiştim? Ne oldu anlat bana. Dene en azından."
"Ne olmuş olabilir? Ece bana turuncu sürtük dedi. Serhan beni işten kovdu. Böyle işte. Senin günün nasıldı?" Sadece sorduğu soru için cevap verecektim. Diğerlerini sonraya bıraktım.
"Ben bir kafede iş buldum. En azından bir ay tüm gün çalışabilirim. Sonrasında karşılıklı olarak memnun kalırsak yarı zamanlı için konuşabilirim diye düşünüyorum. Küçük bir pasta almıştım sever misin bilmem; ama kutlarız diye düşündüm."
"Çikolatalı mı?" Aklımı kurcalayan Ece'nin Gonca'ya zarar verip vermediğiydi. Kendisi mi anlatmak isterdi?
"Evet çikolatalı. Mutfağa bıraktım. Gelir misin, getireyim mi?"
"Gelirim. Çay da içeriz."
Gonca'yı mutfağa doğru takip ederken neler olduğunu deli gibi merak ediyordum. Onu tam anlamıyla tanımıyor olmak da işimi kolaylaştırmıyordu. Çay yapmaya başladı. Ece ona hakaret ettiği için mi, yoksa kovulduğu için mi ağlamıştı? Neden kovulmuştu ki? Serhan'la yıllardır aynı yerde çalışıyorlardı. Biliyordum; çünkü Ece de yıllardır aynı kuaföre gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
General FictionKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...