Ruh halim düğün salonundan ağlayarak çıkmamdan bu yana daha iyiydi. Aradan geçen üç ayın da bunda etkisi vardı mutlaka. Duyduklarım ağır gelmişti. On bir yaşında beni bırakmış olsa da, kendi annem olmasa da ben annem sanmıştım onu o kadar yıl.
Hiç anne olmayı düşünmeyen ben o an bana bir bebek gelmiş olsa bu kadının hakkımda düşündüğünü düşünemezdim diye geçirdim aklımdan. Geçen zaman, ağrı kesici, kas gevşetici, enfeksiyon önleyici vb. etkisini göstermeye başlamıştı. Genel olmasa da lokal aneztezi ile daha az canım yanıyordu artık. Süper hızlı değil belki; ama çabuk toparlandım. Zaten on iki yıldır yoktu hayatımda. Bundan sonra da olmayacaktı.
Şimdi bambaşka bir heyecanım vardı. Bu heyecan nereye gidersem gideyim her an benimle birlikteydi. Onsuz hiçbir yere gidemiyordum, dahası gitmek istemiyordum. Bursa'daki yarışma tüm gün ve gecelerimi dolduruyordu. Aklım fikrim nasıl olacağındaydı.
Yarın yola çıkacaktım ve üç gün sürecek yarışmada ben ikinci gün yarışacaktım. Önceki ve sonraki günlerde, diğer kategorilerde yarışanları izlemek için kalacaktım. Tabii ki örgülü bir model yapacaktım. Salonda da her gün en az beş kez yapıyordum mutlaka. Derece beklentisinden ziyade topluluk önünde işimi yapacak olmanın hevesiydi bendeki.
Levent de gelecekti; ama dönem sonu finalleri başlamıştı. Gelemeyeceği için çok üzülmüştü. O gün son finali vardı. Hatta son sınavına girmemeyi teklif etti. Böyle bir şey söz konusu bile olamazdı tabii. Başka zaman beraber gitmeyi teklif ederek ikna ettim.
Ertesi gün akşam saat beşte Bursa'ya otobüsle gittim ve otobüsten indiğimdeki heyecanım otobüse bindiğimdeki heyecanımdan fazlaydı. Serhan da biliyordu yarışmaya katılacağımı. Başvuruyu ikimiz için de yapmıştı; ama kendisi katılamayacaktı. Hem artık evli ve hem de Mersin'de olduğu için gelmek istemedi. İndiğimde çalan telefon onun aradığını haber veriyordu.
"Selam Gonca, nasılsın, indin mi?"
"İyiyim. Evet, az önce indim. Otele geçiyorum şimdi. Sen nasılsın?"
"Bildiğin gibi. Hazır mısın diye sormayacağım, hazırsın biliyorum. Tereddüt etme. Salondan farkı yok orada olmanın. Heyecanın telefondan bile belli oluyor. Sakin olmalısın. Kimse senden daha iyi değil unutma."
"Bana söyleyeceklerini iyi biliyorsun. Teşekkür ederim. Desteğin çok anlamlı benim için."
"Salon Serhan'ı temsil ediyorsun neticede." Gülüşü telefonun ahizesinden bile sakinleştirici etki yaptı.
"Evet, seni mahcup etmemeye çalışacağım."
"Benim için değil aşkım, affedersin. Kendin için oradasın. Sen yaptığın şeyin ustasısın. Kendin ol yeter."
"Tamam. Haklısın. Daha sakinim şimdi." Gerçekten de öyleydim.
"Süper git dinlen. Konuşuruz yine." Telefonu kapattık.
Otele giderken bu kez de Levent aradı.
"Canım arıyorum, meşgul sürekli. Merak ettim, vardın mı?"
"Evet, otele geçiyorum, şimdi."
"Nasıl geçti yolculuğun?"
"Eh işte. Bu kadarı bile uzun geldi." Güldüm. Ankara dışına çıktığım zaman sayılıydı. Altı saate yakın süren yolculuk yormuştu beni.
"Anladım canım. Daha var senin gününe. Hala gelebilirim. Orada olmak istiyorum gerçekten."
"Hayır, sınavına girmeni tercih ederim. Birine telefon verip çektirirm kendimi ya da belki de videoya alıyorlardır, izleriz sonra. Son zamanların artık, mezun olacaksın. Birincilik seni bekler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
General FictionKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...