Gonca çok sinirliydi. Her annenin, tamam belki bazı anneler hariç her annenin yapacağı gibi evlatlarını düşünmesi normaldi. Hele ki, onu kaybetmekle burun buruna gelerek bunu tecrübe etmiş bir anneyseniz. Bunu kabul edebilirdim. Onu yalnız bırakabilirdim sakinleşmesi için bir süre daha, bilmem gereken tek şeyi öğrendikten sonra. Önce anneme döndüm.
"Pastaya da kürtaj hapı koydun mu?" Anne çıkmıyordu ağzımdan.
"Özgür ne diyorsun sen oğlum?" Bir de soruyor.
"Bir daha sormayacağım, sen de bu işin içinde misin baba?"
"Oğlum Gonca neden sinirlendi en ufak bir fikrim yok. Birkaç saat önce birlikteydik biz. Sorun yoktu. Ne hapı bu? Ne yaptık biz de yakacak bizi?"
"Tek başına yaptın demek ki? Gonca tekrar kanama geçirecek mi?"
Anneme döndüm yine. Vereceği cevabından korkmayı mı, evet derse nasıl Gonca'ya yetişeceğimi mi düşünsem bilemeden nefesimi tuttum. Yüreğimin kaldırabileceğini sanmıyordum. Ellerim yanlarımda yumruk...
"Özür dilerim Özgür. Yemin ederim seni korumak için yaptım. Nasıl seni korumam? Uzun yıllar sonunda sahip olduğum tek evladımsın sen benim. Onun seni kandırdığını zannettim."
"Nasıl bu kadar nefret dolabilirsin? Beni kandırmış bile olsa doğmamış bir cana kıymayı nasıl düşünebilirsin? Aldığın pastada var mıydı bugün?" Bilmek zorundaydım. Bağırdım.
Kafasını salladı. Oh! Yok. İnanmam aptallık mıydı? Bu kadarına da, bana yalan söylemeye de cesaret etmezdi sanırım. Ağlamaya başladı.
"Özgür ne bu hap meselesi? Annen ne yapmış?" Babam bembeyaz oldu.
"Karın daha iyi bilir; ama kendi tahminlerimi söyleyeyim. Ahsen Atasoy Gonca'yı tanıştırmak için getirdiğim ilk akşam ona portakal suyuyla ilaç vermiş. Bebeği düşsün diye. Benim bebeğim. Özlem'im. Başarılı olamadı, düğünde denedi. Erken doğum yaptı Gonca. Kiminle evlisin sen böyle?"
Gözlerimde olduğundan, dokunsam elle tutulabileceğinden emin olduğum nefretle baktım bir zamanlar annem dediğim kadına. Bir şey demiyordu, inkar etmiyordu. Allah kahretsin! Babam anneme döndü, elini kaldırdı. Gözlerimi kapattım. Yirmi sekiz yıldır ilk kez şahit olduğum bir görüntüydü. Beklediğim ses gelmeyince tekrar açtım.
Vurmadı. Vuramadı. Vurmasını ben de istemezdim.
"Derhal bu evi terk et Ahsen. Hemen şimdi gitmezsen mahvederim seni."
"Turgut, pişman oldum. Geçtiğimiz üç haftada düşündüm, böyle bir şeyi tekrar yapmadım. Yemin ederim."
"Üç hafta düşünmeseydin tekrar mı yapacaktın? Terk et evi diyorum. Ara avukatını ne istiyorsan vereceğim, bir zamanlar sevginde boğulduğum için. Boşanıyoruz, topla bavulunu ve git."
"Kendi isteğimle gittim bugün oraya, gelinimin yanıma. Özgür oğlum lütfen izin verme babana. Anladım Gonca'yı çok sevdiğini bir tanem."
"Gelinin mi? Gonca bana eve gelme dedi. Bildiğim halde ona söylemedim. Şimdi o kadar pişmanın ki. Üç hafta önce bitmeliydi bu iş. Sen sadece sana ait olan mutluluğun değil, benim de mutluluğumun içine ettin, karımı mahvettin. Onu çocukları ile benim aramda tercih yapmak zorunda bıraktın."
"Oğlum, pişmanım, inan. Gitmek istemiyorum Turgut. Seni sevdiğimi biliyorsun. Senden hiçbir zaman vazgeçmedim ben. Özgür yalvarırım affedin ikiniz de. Yemin ederim iste, Gonca'nın ayaklarına kapanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
Ficción GeneralKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...