Ece ile ikimizi içeren bir hayalim yoktu; ama yine de bazı şeyler yıkıldı içimde bir yerde. Kendimi baba olmaya hazırladığım zaman yedim darbelerin en büyüğünü. Bebek bana ait değildi. Aldatılmak... Tam Ece'ye de iyi davranmaya karar vermişken hem de, bir tek 0 her şeyi berbat etmişti. Yaptığım hatanın sorumluluğunu acı şekilde kabul etmişken nedenler silsilesi içinde kaldım. Neden? Neden? Neden?
Neden Ece'ye gittim?
Neden Gonca'yı bıraktım?
Neden bir aziz gibi davranmak için çok yanlış bir zaman seçtim?
Neden bir aziz gibi hissetmiyordum?
Doktorun odasından çıkınca yaşadığım şok ondan da beterdi. Gonca Özgür'ünü bulmuştu. Belki de Özgür Gonca'sını bulmuştu. Aşkla bakan gözler, -İyi bakın, bizim aramıza asla giremezsiniz. Girmeye çalışanın alnını karışlarız.- sözlerinin sessiz şekilde gözlerle mühürlenmiş, ferman haliydi. Teknoloji çağını yaşamıyor olsaydık, at üstünde sokaklarda şu an padişah fermanı okunuyor olurdu aşklarını duyuran.
Hızlı adımlarla çıktım hastaneden. Eve giden yol hiç bu kadar uzun sürmemişti. İçimde tuttuklarım, beynimden geçirdiklerim bulundukları yerlere sığmıyordu artık ve birazdan boş buldukları her delikten fırlayarak otobüsü daha da kalabalık yapacaklardı. Elimde koca bir sıfır kaldı. Ne için, kim için? Benim olmayan bir bebek için sevdiğim kadını doğum gününde terk ettim. Hemen bir avukat bulup dava açmalıydım. Yarın ilk işim bu olacaktı.
Eve geçtiğimde Ece'ye atamadığım yumrukları kiralık evin duvarına gömdüm arka arkaya. Elimi artık hissetmeyene kadar vurdum. Okulu bitirmek zorunda olmasam kafamı da aynı şekilde vururdum. Yaptığım aptallığın sonucunda ne baba olabilmiştim ne de Gonca'ya sevgili. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Gonca önüne bakmıştı. Benim önüm arkam sağım solum gidecek hiçbir yönüm yoktu.
O gün sırt çantamla evden çıktığımdan beri Gonca'yı görmemiştim. Kendime verebileceğim en büyük ceza buydu çünkü. Onu görmemek müebbet cezamın kesinleşmiş hükmüydü. Kendim kestim cezamı. Ne salona ne de evine gidip görmeye çalışmıştım. Onu hak etmediğimi, gözlerime değmesine bile utancımdan yerin dibine girmeden müsaade edemeyeceğimi biliyordum.
Ringin ortasında suratının ortasına ardı ardına gelen yumruklara karşılık veremediği gibi yerinden kımıldayacak hali dahi olmayan bitik, yenilmiş daha en baştan kazanmak için hiçbir şansı olmamış boksör gibiydim. Tekrar bir şansım olacak mıydı, o bile meçhuldü. Başka birini sevmem, sevecek kadar birini tanımak istemem, yakınlaşmam Gonca'yı tanımışken zordu.
Bundan sonra Ece'nin yüzüne ona zarar vermeden nasıl bakacaktım, aynı sınıfta aynı havayı solumaya yedi hafta daha nasıl katlanacaktım bunun yolunu bulmam gerekliydi. Staj olması şansım olsa da zorunlu zamanlar bile canımı sıkmaya yetecekti eminim.
Ertesi gün davayı açtım. Bir saniye bile fazla soyadımla kalmasına dayanamazdım. Beş hafta evlilik beni elli yıl yaşlandırdı. Kendimi yeni mezun olacak ve hayata atılacak bir gençten ziyade emekliliğine gün sayan, torunlarını parka götürme hayalleri kuran yaşlı birinden farklı görmüyordum. Şimdi o hayallerim de elimden alınmıştı. Çocuğum bile yoktu. Omuzlarımda tonlarca yük taşıyordum gittiğim her yere.
Dün hastane fiyaskosundan sonra Ece okulda yoktu. Staj yerime huzurla gittim. Kabusumu orada gördüm. Yerini hamile olduğu gerekçesiyle değiştirmişti Ece. Benim staj yerime gelmişti daha yakın olduğu için.
"Levent özür dilerim. Lütfen affet."
"Ece, siktir git." Önlüğümü giyip Sedat beyin yanına geçmek için acele ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Seni İstedim
General FictionKocasına hamile olduğunu söylediğinde beklediği tepki onun verdiği tepkiden çok farklıydı. Havalara uçacağını zannetmişti. Sakin hareketlerle gelip karısına sarıldığında havalara uçmak bir yana yürümekte bile zorlanan adam kadının içine düşürdüğü...