Karşımda eli belinde sinir bozucu bir şekilde bana bakan bir Selena vardı. Sinirle tısladım.
"Beğenemedim. Sen kimsin ki benim hakkımda böyle bir dedikodu yapabiliyorsun?" Alayla bir kahkaha attı.
"Ben bu okulun en popüler, en yakışıklı, en havalı çocuğunun ve aynı zamanda da basketbol takımının kaptanının sevgilisiyim. Peki sen kimsin?" dedi yüzünü buruşturarak.
"Ben de bu okulun en asi kızının ta kendisiyim. Şuan istesem götünle gözünün yerini değiştiririm kıçınla izlersin o çok sevdiğin Justin'ini." Gülerek bana doğru yaklaştı.
"Seni küçük ergen sürtük. Hiç bir bok yapamazsın tatlım. Neyine güveniyorsun ha? Şu çirkin suratına mı?" Bu söylediklerine karşı kendimi daha fazla tutamadım ve yarım saattir yumruk yapıp sıktığım elimi suratına geçirdim. Zemine damlayan bir kaç damla kan sıkı vurduğumun habercisiydi.
Anında biri hışımla ne ara başımızda toplandığını bilmediğim kalabalığı yararak yanımıza geldi. Justin. Hızla Selena'ya eğilerek çenesinden tutup kaldırdı. Dudağı kanıyordu. Gözlerinden ateş fışkırırcasına bana baktı ve ardından sertçe kolumdan tutarak okul binasına doğru sürüklemeye başladı. En sonunda kimsenin olmadığı sessiz bir yere gelince beni duvara öyle bir fırlattı ki neredeyse duvar yıkılacaktı. Sırtımda oluşan acıyla gözlerim dolarken söyledikleri yüzünden gözümden bir damla yaş aktı.
"Senin sorunun ne? O siktiğimin elini Selena'ya nasıl kaldırırsın? Seni kaltak!" Sesimi çıkarmadım. Haklıydı ama gene de kalbim kırılmıştı.
Haklı mı? Cidden mi? Kız sana sürtük dedi Rubby!
Başka çarem mi var? Kendimi savunayım derken iyice mi düşeyim Justin'in gözünden?
Benim tanıdığım Rubby bu değil kendine gel!
Artık çok geç.
"Üzgünüm." diye mırıldandım gözümdeki yaşı silerken ve ardından da koşarak oradan uzaklaştım. Hızla kızlar tuvaletine girerek kapıya 'Temizlik yapılıyor' tabelasını astım. Sonra da yere oturarak deli gibi ağlamaya başladım.
Kalbim kırılmıştı. Keşke sorsaydı 'Neden?' diye. Ona bile razıydım. Ama o merak etmedi bile. Hemen Selena'sını savundu. Kısa süreliğine de olsa beni tanımasına rağmen bana kaltak damgası vurdu. Düşünmedi kırılacağımı. Gerçi ben neden kırılıyordum ki? Acıdığı için okula bırakıp bir kaç günlüğüne evine aldığı basit bir kızdan başkası değildim onun için. Selena ise.. Aşkından koluna dövmesini yaptığı sevgilisi. Ayrıca kızın fiziği ve tipi de güzeldi. Onun yanında beni tercih etmek mi? Aptallık. (Nah Miley nah.)
Yarım saatten uzun bir süre boyunca aralıksız ağladıktan sonra Melanie'ye okulda kalmak istemediğime dair bir mesaj atarak otoparka, arabama doğru ilerledim. Koltuğa oturup rahatlamak için başımı direksyona yastlayarak derin nefesler aldım. Kafamı kaldırıp gözümden akan son bir iki damla yaşı sildim ve anahtarı kontağa takarak arabayı çalıştırdım.
Yol boyunca yaptığım kural ihlallerini saymazsak güzel bir yolculuk olmuştu. Arabayı evin önüne gelişi güzel park ederek eve girdim. Ne de olsa Mel gelince düzeltir. Daha fazla Nutella yememeye kararlıydım çünkü bu anca benim aleyhime oluyordu. Kilo almama neden olarak Selena'yla yarışmamı zorlaştırıyordu. Gerçi, ben neden Selena'yla yarışayım ki. Justin onu seviyordu ve sanırım o da Justin'i.
Yapacak bir iş bulamayınca yemek yapmaya karar verdim. Hem bu Cody'nin işine gelirdi. Sonuçta uzun süredir arkadaşlar gecesi yapmıyorduk ve bence bunun tam zamanıydı. Hem belki biraz stres atardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Benim Öküzüm~
FanfictionBu hikaye kesinlikle şu çok romantik vıcık vıcık aşk hikayelerinden değil.Bu ukala bir çocuk ve hazır cevap bir kızın hikayesesi.@idilyangin ve @jerrytime'ın yazdığı okurken eğleniceğiniz ve güleceğiniz bir hikaye. 'Neden bu kadar bahtsızım.Ama bir...