7.BÖLÜM

36.6K 2K 152
                                    

           

Onur küçük çocuğun yardımıyla eve ulaştığında arabasını park edip döşeme taşlarla süslenmiş sokağa adımını attı. Küçük çocuk da onunla beraber arabadan indi. Parmağıyla bir avlu kapısını işaret ederek konuştu.

                "Burası abi."

                "Teşekkürler ufaklık."

                Çocuk inci gibi gülümseyerek uzaklaşırken Onur evin avlu kapısına ulaşan taş basamakları tırmanmaya başlamıştı bile. Kapıyı iteklediğinde içeriye doğru açılan kapı muhteşem güzellikte bir avluyu gözler önüne serdi.

                Güneş gözlüklerini çıkaran onur bu güzel manzaranın tadını çıkardı. Karşıda ki iki katlı eve uzanan dar patikanın etrafı bin bir türlü çiçekle doluydu. Bahçeye şöyle bir göz gezdirdiğinde çeşit çeşit meyve ağaçlarıyla kaplı olduğunu gördü. Evin etrafı desenli taşlarla döşenmiş bir sıra geniş kaldırımdan oluşuyordu. Onur'un mutfak olduğunu tahmin ettiği yere kadar uzanan camların önüne yuvarlak bir masa kurulmuş ve etrafına hasır bahçe sandalyeleri yerleştirilmişti.

                Onur kapıya yaklaşıp zile bastı. Sesin içeride yankılandığı kısa bir zamanın sonunda orta boylu ve elli yaşlarında bir kadın kapıyı açtı. En sevimli halini takınan Onur kadına genişçe gülümsedi.

                "Merhaba hanımefendi. Balım hanımla görüşmem mümkün mü acaba?"

                Kadın bir süre Onur'u süzdükten sonra nihayet konuşmaya karar verdiğinde temkinliydi. Bu uzun boylu, yakışıklı adamın kızından ne istediğini de merak etmiyor değildi.

                "Balım şu anda evde değil. Neden sormuştunuz?"

                "Ben Balım hanımın patronuyum. Kendisine telefonla ulaşmayı denedik ancak maalesef başaramadık."

                "Evet telefonu bozulmuş. Bize işe başlamak için daha iki haftası olduğunu söyledi."

                Yalancı Kızıl kafa diye söylendi içinden Onur.

                "Evet öyleydi. Ancak Çarşamba günü için çok acil bir gelişme oldu. Wıp müşterilerimizden birisi kızının nişanını restoranımızda yapmaya karar verdi ve bizim Balım hanıma acilen ihtiyacımız var."

                "Ah... Anlıyorum. Lütfen içeriye buyurun. Kusuruma bakmayın kapını ağzında sorguya çeker gibi oldu."

                "Hiç önemli değil. Balım hanım ne zaman gelir acaba?"

                "Kız kardeşini okuldan almaya gitti. En geç bir saate burada olur. Buyurun lütfen."

                Onur ayakkabılarını çıkarıp kadının gösterdiği terlikleri giydi ve içeriye girdi.

                ***

                Balım gözleri büyümüş Onur'a bakarken ne kadar zaman geçti hesap edemedi. Bu adamı burada, annesinin salonunda babasıyla karşılıklı kahve içerken bulmak, bu mevsimde kar yağması kadar olanaksızdı Balım için.

                Düşünceleri Almilanın kulağına doğru fısıldadığı sözlerle kesildi.

                "Abla çok hızlısın biliyor musun? Ardayla ayrılalı kaç gün oldu ki."

                "Saçmalama. Bu öyle bir şey değil."

                "Hı hı... Anlıyorum. Sende haklısın. Adam tam bir metaor parçası."

BİR DİLİM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin