22. BÖLÜM

29.7K 1.8K 64
                                    

           Yine ben ve yine geç kalan bir bölüm. Ama gerçekten benim suçum yok. Bütün suç bu minnoşun.

Hafta sonunda bir bölüm daha yayınlamaya çalışacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hafta sonunda bir bölüm daha yayınlamaya çalışacağım. Sizi seviyorum canımlar. Keyifli okumalar💕💕💕

"Balım... Ben..."

                Hafif hafif esen rüzgarda saçları dalgalanan kadına, gözlerinin içine baktı. Ona yakın olmak daha da sokulup kucaklamak isteğiyle dolup taşarken kelimeler ağzından dökülmek için fırsat kolluyordu. Ayaklarına çarpan serin sular heyecandan yükselen hararetini söndürmeye yetmiyordu. "Acaba kalbimin sesini duyuyor mu?" diye düşündü.

                O an orada anlamıştı. Balım olmadan geçen her saniye ızdırap gibi gelecekti artık. Saçlarını okşama dürtüsüyle kıvranırken zor da olsa kendini engelledi.

                Konuşmak istiyor ancak nereden başlayacağını bilemiyordu. Beklide heyecandan sesinin titremesinden korkuyordu.

                Balım ise bambaşka bir alemdeydi. Onur'un kolları arasına hapsolmuştu sanki. Gözlerini gözlerinden ayıramıyor ne söyleyeceğini deli gibi merak etse de bir taraftan da korkuyordu. Ne garip bir duyguydu.

                Daha önce hiç bu kadar dikkatle bakmadığı yüzünü büyük bir açlıkla inceliyor gözlerini çekemiyordu. Kalbi deli gibi atıyor yavaş yavaş yüzünün kızardığını hissediyordu. Ağzından çıkacak her kelimeyi her harfi duyabilmek adına kulak kesilmişti.

                Bütün bunlar birkaç saniyede gerçekleşirken bir anda müzik durdu ve büyük bir alkış koptu. Kafede ki seyirciler dansçıları alkışlıyordu.

                Sanki büyü bozulmuş gibi bir anda ellerini adamın omuzlarından çekti Balım. Kararsız birkaç saniye sonunda Onur da elini hiç istemese de Balım'ın belinden ayırdı.

                Kızaran yüzünü yere eğen Balım kekelememek için büyük bir özen göstererek konuştu.

                "Saat... Saat geç oluyor. Gidelim mi Onur bey?"

                Onur isteksizce başını aşağı yukarı sallayarak onayladı.

                "Gidelim. Yarışmaya az kaldı..."

                ***

                Otelin restoranına hazırlanan tezgahlardan kendisine ayrılan kısma geçti Balım. Otele döndüklerinde hızla odasına çıkıp hazırlanmış ve Onur'dan bir iki iyi temenni dinleyip bekleme salonuna geçmişti Balım.

                İşte şimdi tezgahının başındaydı ve masalarında oturan ve yarışmayı seyreden müşterilere göz attı. Kısa bir süre sonrada Onur'la göz göze geldi. Adam baş parmağıyla olumlu bir işaret yapıp gülümsediğinde Balım'da kendini gülümserken buldu ve bir kez daha kalbi tekledi. Birkaç saat önce yaşadıkları şeyin heyecanı tekrar içinde canlandı.

BİR DİLİM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin