6.BÖLÜM

38.4K 1.9K 71
                                    

            Köy dolmuşu gibi her şehirde duran otobüs nihayet bu güzel sahil kentine ulaştığında saat öğleden sonra 14:00'dı. Dört saat sürmesi gereken yolculuk altı saatte bitmişti.

                Balım otobüsten inip bıkkın görünen muavinden bavulunu aldı. kulpunu çekip bavulu arkasından sürükleyerek taksilerin her daim beklediği sahil şeridine doğru yürüdü.

                İyice yaklaşınca taksisine yaslanmış arkadaşıyla sohbet eden orta yaşlı kır saçlı adama seslendi.

                "Murat Abi kolay gelsin."

                "Ooo... Balım hanım sen buraların yolunu bilir miydin?"

                "Ara sıra düşüyoruz işte abi."

                "Gel bakalım seni eve bırakayım. Sabah babanı gördüm geleceğini söylemedi."

                "Haberleri yok ki sürpriz yapmak istedim."

                Balım valizini Murat'a uzatırken adamın şişman bedenine bakıp takılmadan edemedi.

                "Abi taşıyabileceğinden emin misin? Beraber yuvarlanmayın sonra."

                Murat kafasını sağa sola sallayıp gülerken "Bak hele... Elimizde büyüdü de bizi beğenmez oldu."

                Murat ailesinin yaşadığı mahalleden kapı komşularıydı. Ailesi başka şehirlerde çalışırken tatillerde gelirlerdi bu cennet parçasına. Gece yarılarına kadar sokakta oynadıkları, komşunun bahçesinden erik topladıkları, suyunu akıta akıta karpuz yedikleri günler geldi Balım'ın aklına. Artık büyümüştü. Acıları da kederleri de beraber...

                Bavulu bağaja yerleştiren Murat şoför mahalline geçti. Balım da yanında ki koltuğa oturup kemerini bağladı. "Bismillah..." deyip kontağı çevirdi Murat ve sahil şeridi boyunca ilerlemeye başladılar.

                "Füsun nasıl abi?"

                Füsun bütün yaz tatillerini beraber geçirdiği, yazı beraber iple çektiği yegane arkadaşıydı. Üniversiteden sonra öğretmen olarak atanmış hemencecik de çocukluk aşkı Kamille evlenmişti.

                "Ne olsun. İkinci torun yolda. Geçen hafta buradalardı. Afacanı bir görsen kaç kişi zor tuttuk valla."

                "İkinci defa dede oluyorsun yani."

                "Torun evlattan tatlı olur derlerdi de inanmazdım. Eee... Sizde yapın da şu düğünü Bilal kardeşimde tatsın dedeliği."

                Ne diyeceğini bilemeyen Balım yaralı parmağına bakarken mırıldandı "İnşallah abi..."

                Yol boyunca torununu anlattı durdu Murat. Mahalleye geldiklerinde sokakta top oynayan oğlanlar, ip atlayan kızlar karşıladı onları. Yıllar bu küçük şehirde hiçbir şeyi değiştirmemişti.

                Evlerinin önünde durdular. Murat bagajdan bavulu çıkarıp Balım'a verirken eliyle omzuna dokunup "Bize de uğra gitmeden. Yengen alınır."

                "Tamam abi gelirim inşallah."

                Murat taksisine binip uzaklaştı. Balım taş basamaklarla çıkılan avlu kapısına baktı. Bu eve en son geldiğinde böyle bir derdi yoktu. En son geldiğinde Arda vardın mı diye defalarca aramıştı. En son geldiğinde annesi kızına harika bir sofra kurmuştu. En son gelişi kaçar gibi değil de planlıydı.

BİR DİLİM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin