Gözlerini açmadan öylece bekledi Onur. Çevrede bir çok kişinin olduğunu ve kendilerine baktıklarını biliyordu ancak duygularına hakim olamıyordu. Burnunun direği sızladı ve göz pınarlarının hareketlendiğini hissetti.
Balım'ın zayıf bedeni kollarının arasında hapsolmuşken kendisine söz geçirmek çok da kolay değildi Onur için.
Böyle ne kadar kaldılar farkına varamadı Onur. Balım yavaşça kendini çekip mahcup bir şekilde yüzüne baktı. Elindeki ödülü gösterdi. Dudaklarından fısıltı şeklinde döküldü kelimeler.
"Başardık..."
Onur dolan gözlerini gizlemeye çalışarak başıyla olumlu anlamda bir hareket yaptı. Sonra birden fark etmişçesine elindeki çiçekleri uzattı.
"Biliyordum kazanacağını."
***
Olduğu yerden olup biteni izleyen Arda bir kez daha öfkeyle dolduğunu hissetti. Böyle kucaklaşmaları patron çalışan ilişkisinden çok daha fazlasıydı. Kıskanmakta haklıydı. Evine bırakması, buraya kadar böyle zengin bir adam için değersiz sayılabilecek bir yarışmaya bütün işini gücünü bırakıp gelmesi, her fırsatta Balım'ın dibinde olması çok fazlaydı Arda için.
Ayrılmış olmaları bir anlam ifade etmiyordu. Onu hala sevdiği ve unutamadığı gerçeğini değiştirmiyordu hiçbir şey.
Uzun uzun kucaklaşmalarını acı içine seyretti. Sanki kalbi büyük bir taşın altında eziliyor gibiydi. Pişmanlık böyle bir şey miydi? Her zerresine kadar hissediyordu bunu.
Buse şehir turundan sonra duş almak ve dinlenmek istediğini söylemiş, Arda'da bir kahve içmek için otelin restoranına inmişti. Yarışmadan haberi yoktu. Ve gördükleri karşısında restoranın kapısında donup kalmıştı. Dokunsalar ağlardı herhalde.
İkilinin ayrılmasını ve Onur'un elinde tuttuğu çiçekleri Balım'a vermesini seyretti. Elini omzuna koyup bir şeyler anlattığını gördü ve ikili restoranın kapısına doğru yöneldiler.
Kendisine doğru gelenlere yakalanmamak için hızla uzaklaştı oradan. Birde böyle rezil olmak, derbeder olmuş halini görmelerini istemiyordu.
***
Yarışma nihayet bitip de Balım odasına çıktığında artık saat gecenin onbiriydi. Üzerinde ki üniformadan kurtulup kendisini duşa attı.
Ilık suyla uzun uzun ve rahatlatıcı bir duş aldı. Aklında gün içinde yaşadığı olayların hatırası dönüyor ister istemez kızaran yanaklarına kan hücum ediyordu.
Koşup da Onur'un boynuna sarılırken ne düşündüğünü kendisi de bilmiyordu. Ancak ayaklarının yerden kesildiği gerçeğini hiç kimse değiştiremezdi.
Ardayla ayrıldıktan sonra bu kadar kısa sürede kalbinin başkası için çarpmasının normal olup olmadığını bilmiyordu, ancak salonda göremediği kısa sürede bile nasıl endişelendiği düşünülürse kaçınılmaz sona doğru hızla gidiyordu.
Bir yanı bundan ölesiye korkuyor arkasına bakmadan kaçmak istiyor, diğer yanı acaba o da benim gibi hissediyor mu diye düşünmeden edemiyordu.
Böyle karmaşık duygular içinde duşunu aldıktan sonra havluya sarılıp banyodan çıktı. Yatağın üzerine oturup komodinin üzerine koyduğu çiçekleri eline aldı. Buketi koklamak için yüzüne yaklaştırdı.
İstemsizce kapanan gözlerinin önüne kucaklaştıkları an, dans ettikleri an geldi. Kalbinin ritmi değişmeye başlamıştı bile. Cep telefonunun titremesiyle gözlerini açtı ve yatağın üzerinde ki telefonu eline aldı.
Şifreyi girip tuş kilidini açtığında Onurdan gelen mesajı okumaya koyuldu.
"Bir saat sonra havuzun kenarında buluşalım. Söylemek istediklerim var."
Balım ellerinin titrediğini hissetti. Ne konuşmak isteyebilirdi ki gecenin o saatinde. Aklından türlü türlü düşünceler geçerken elini kalbinin üzerine koydu. İçinde bir umut yeşerirken telaşla yerinden kalktı.
***
Onur havuzun kenarında bir o yana bir bu yana volta atıyor sık sık saatine bakıyordu. Artık bekleyecek bir dakikaya bile tahammülü kalmamıştı. Bir an önce Balım'ı görmek ona hissettiği her şeyi anlatmak istiyordu.
Bu zamana kadar içinde tuttukları gizlemeye çalıştıkları artık sözünü dinlemiyor, dilinden dökülmek için fırsat kolluyordu.
Gecenin bu saatinde etrafta birkaç çalışan dışında pek fazla kimse yoktu. Serinleyen hava ürpermesine sebep olurken üzerine giydiği hırkaya sıkıca sarıldı. Bir saat dolmak üzereydi. Birazdan burada olur diye düşündü ve heyecanı da gittikçe arttı.
Çok kısa bir süre sonra tanıdık bir ses duydu ve o tarafa doğru merakla yürüdü.
***
Arda sekiz rakamı şeklindeki devasa havuzun bir kenarında ki sandalyeye oturmuş düşünüyordu. Buse uyuyalı çok olmuştu ancak onu bir türlü uyku tutmuyordu. Gecenin karanlığında gözünü karşıya dikmiş öylece bakıyordu.
Bir ayak sesi duyduğunda o tarafa baktı ve Balım'ın kendisine doğru yaklaştığını gördü. Önce gördüklerinin gerçek mi hayal mi olduğunu anlamakta zorluk çekti.
Kadın etrafına bakınarak sanki birisini arayarak yürüyordu. İyice yaklaştığında kendisini fark etti ve bir an duraksadı. Bakışları otelin loş ışığında bir birini buldu.
Bir anlık duraksamanın ardından hızla yürüyerek önünden geçti Balım.
"Tebrik ederim..."
Balım arkası dönük de olsa olduğu yerde durdu. Cevap verip vermemek konusunda kararsızdı. Alkolünde etkisiyle sallanarak ayağa kalktı Arda ve Balm'a doğru bir iki adım attı.
"Tebrikler... Kazanan sendin gördüm."
Cevap gelmediğini görünce yürüyüp önüne geçti ve gözleri tekrar buluştu. Pişmanlık gördü o gözlerde Balım.
"Buna bir son ver artık Arda."
"Sana sorduğum sorunun cevabını istiyorum."
"Hangi soru."
"Gerçekten de beni unuttun mu?" Arda elini kaldırıp Balım'ın saçlarına dokundu parmak uçlarıyla. "Hiç şansım kalmadı mı?"
Balım ne diyeceğini bilemediği kısa birkaç saniye geçirdi. Az önce patronundan aldığı mesajla garipleşen duyguları Ardayla karşılaştığında anlamsız bir hal almıştı.
Saçlarına dokunmasına tepki vermediğini gören Arda hafifçe elini yüzüne doğru kaydırdı.
"Seni çok özledim."
Sözlerini bitirdiğinde yavaşça yüzüne doğru yaklaşmaya başladı. Ilık nefesi Balım'ın yüzüne yaklaşırken bütün duyuları uyuşmuş adeta donmuştu Balım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DİLİM AŞK
Teen FictionGeceyi dinliyordu Onur. Cırcır böceklerinin sesi her yerden geliyor, hafif bir esinti yüzünü yalıyordu. Deniz'in kokusu burnuna geldi ve derin bir nefes çekti. İnsan böyle bir yerde ölene kadar yaşayabilir diye düşündü. Şehrin kargaşasından trafik g...