Balım tedirgin bir şekilde oturduğu masanın üzerinde parmaklarıyla tempo tuttu. Buraya gelmek doğru muydu bilmiyordu. Onurla ilgili hayati bir mesele demişti Arda. Bunu duymak yetmişti Balım'a. Hiç düşünmeden hareket etmiş şimdi ise pişman olmaya başlamıştı.
"Arda'nın her zaman ki oyunlarından biri işte. Buraya gelmek aptallıktı."
Balım hızla yerinden kalkıp içtiği içeceğin parasını ödedi ve kafeden çıktı. Bir kaç adım atmıştı ki karşısında takım elbiseli birisi belirdi.
"Balım hanım Arda bey burada görüşmenin tehlikeli olduğunu düşündü. Sizi almam için beni gönderdi."
Balım durumu bir kaç saniyede tarttı ve jet hızıyla kararını verdi.
"Sağolun ben görüşmekten vaz geçtim. Kendisine onunla konuşacak bir şeyimin olmadığını iletirsiniz."
Balım hızlı bir kaç adımda adamdan uzaklaştı ve arabasını park ettiği otoparka doğru giderken bir ara sokağa saptı. Arkasından gelen adımları duyuyor ancak geriye dönmüyordu.
"Balım hanım... Bu gerçekten önemli."
Balım otoparkın kapısına iyice yaklaşmıştı ki siyah bir araba kendisine doğru gelmeye başladı. Arkasından gelen adımların iyice hızlandığını duyuyordu ve beynindeki tehlike çanları kendiliğinden devreye girdi. Hemen telefonunu çantasından çıkarıp 1 numaraya bastı ve hızlı arama listesindeki ilk kişi olan Onur'u aradı.
Telefonu kulağına götüreceği sırada bir el bileğine yapıştı ve elimdeki telefon yola fırladı. Daha neye uğradığını anlayamadan birisi ağzını kapattı ve etrafındaki dünya bir kaç saniyede bulanıklaştı. Bilinci kapandı.
***
Tolga vücudunu oynatmaya çalışıyor ancak parmağını bile kıpırdatamıyordu. Kendisini dipsiz bir kuyunun içinde gibi hissediyordu. Ara sıra görüntüler beliriyordu zihninde. Ama genellikle büyük bir karanlık vardı. Uçsuz bucaksız bir karanlık.
Önce hapishanedeki kavga belirdi bir anda aklında. Sonra nedenini bilmediği bir şekilde yardımcısı Burak. Burak arabasını park edecek yer bulamadığını ve Tolga'nın arabasını biraz ileriye almak istediğini söyleyip arabanın anahtarlarını alıyordu.
Neden bu görüntü uyuduğu süre boyunca durup durup aklında dönüyordu. Anlam veremedi Tolga.
Vücudunun bir yerlerinde keskin bir acı hissediyordu. Ama neresi olduğunu kestiremiyordu. Acı bütün bedenine yayılırken yüzünü buruşturdu.
Kulağına garip bipleme sesleri geliyordu. Parmaklarını oynatmak istedi. Ne kadar çabalasa da başaramadı. Herşey bir sis bulutunun arkasındaydı sanki. Uyanmak istiyor ancak uyanamıyordu.
Birisinin sürekli adıyla seslendiğini duyuyor ancak ona cevap veremiyordu. Yardımcısı Burak'ın yüzü gözünün önünden gitmiyor durup durup arabasının anahtarlarını istiyordu.
Neden bu gereksiz anının sürekli beyninde dönüp durduğuna anlam veremiyordu. Birileri geliyor onu tutukluyor Semra ağlıyordu. Sonra buz gibi soğuk nezarethanede Onur geliyordu yanına.
Sonra beyni çok daha geriye gitti. Restoranda hummalı bir çalışmanın içindeyken yardımcısı tuvalete gideceğini söylüyor ve ardından bütün restoran yangın alarmının sesiyle doluyordu.
Aklından geçen anılar gerçek miydi yoksa hayal ürünü mü seçemiyordu. Şimdi neredeydi... Sanki herşey bir rüyadan ibaretti. Birazdan uyanacak ve herşey sona erecek diye bekledi. Ama hiçbir şey olmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DİLİM AŞK
Teen FictionGeceyi dinliyordu Onur. Cırcır böceklerinin sesi her yerden geliyor, hafif bir esinti yüzünü yalıyordu. Deniz'in kokusu burnuna geldi ve derin bir nefes çekti. İnsan böyle bir yerde ölene kadar yaşayabilir diye düşündü. Şehrin kargaşasından trafik g...