47.BÖLÜM

23.6K 1.4K 26
                                    

Tolga başı önde ellerini sorgu odasında ki küçük masanın üzerinde birleştirmiş öylece oturuyordu. Nişan takımının cebine sıkıştırılsan canlı çiçekler odanın kasvetinden solmuşlardı adeta. Özenle taranan kahverengi saçları artık darma dağınıktı. Yüzünde neyin içine düştüğünü anlamaya çalışan şaşkın bir ifade vardı.

Semra... Şimdi ne haldeydi kim bilir. Keşke konuşabilme ona bir şeyler anlatabilme şansı olsaydı. Yüzünde gördüğü hayal kırıklığı geldi gözlerinin önüne.

Sorgu odasının kapısı açılırken yavaşça başını kaldırdı. İçeriye giren orta yaşlı adam Tolga'nın karşısındaki sandalyeye oturup doğrudan yüzüne baktı. Israrlı bakışlar karşısında kalan Tolga gayri ihtiyari başını kaldırdı.

Bir süre göz göze geldiler. Adam hiç konuşmadan gözünün içine bakıyordu. Tolga ısrarlı bakışlara bir süre daha karşılık verdikten sonra bakışlarını tekrar masanın üzerinde duran ellerine çevirdi.

"Anlat..."

Adamın buyurgan sesi kulaklarına dolarken Tolga gözlerini kapattı. Şu an  burada ne işi olduğunu bile bilmiyordu. Güçlükle konuştuğunda sesi beklediğinden daha zayıf çıktı.

"Ben neyle suçlandığımı bilmiyorum."

Adam masanın köşesinde duran dosyadan bir fotoğraf çıkardı ve Tolga'nın önüne koydu. Fotoğrafta Tolga'nın arabası vardı. Adam sordu.

"Bu araba sana ait öyle değil mi?"

Tolga olumlu anlamda başını sallarken adam bir fotoğraf daha çıkardı. Bu sefer görüntü de Tolga'nın arabasının bagajı vardı.

"Peki ya bu bagajdakiler."

Tolga fotoğrafı incelemeye başladı. Bir ilk yardım çantası, yangın söndürücü, bir çift spor ayakkabı, bir bidon benzin vardı.

"Evet eşyalar benim."

Adam üçüncü fotoğrafı çıkarıp onu da diğerlerinin yanına koyduğunda Tolga fotoğrafı eline alıp yakından incelemeye başladı. Adam ise anlatıyordu.

"Yangın soruşturması devam ederken bütün personelle beraber seninde dolabını aradık. Dolabından çıkanlar ışığında arabanı da arama gereksinimi duyduk. Arabanda ki ilk yardım çantanın içinden çıkan evraklar burada."

Adam elinin altında duran dosyaya parmağının ucuyla bir kaç kez vurdu. Sonra konuşmaya devam etti.

"Ayrıca dolabında bulduğumuz yanıcı madde depoda ki yangına sebep olanla bire bir aynı."

Tolga elindeki fotoğrafı masaya bırakıp yüzünü elleriyle kapattı. Bu nasıl olabilirdi. Birisi ona resmen iftira atıyordu. Birisi suçu üstüne yıkmaya çalışıyordu. Ve görünene göre bunu başarmıştı da.

Adam delici bakışlarını tekrar Tolga'ya çevirip sordu.

"Bütün bu deliller ışığında söylemek istediğin bir şey var mı?"

Tolga ellerini güçsüz bir şekilde masanın üzerine bıraktı.

"Ben... Benim hiç bir şeyden haberim yok. Bunlar arabamda ve dolabımda ne arıyor bir fikrim de yok. Ayrıca bütün bunları yapmak için bir sebebim de yok."

Adam arkasına yaşlanırken yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi.

"Duyduğum kadarıyla arabanı yeni almışsın."

Tolga arabasını yenileyeli kbir hafta gibi kısa bir süre olmuştu. Uzun bir süredir almak istediği arabaya nihayetinde kavuştuğunda ne kadar sevindiğini hatırladı.

BİR DİLİM AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin