Balım restorandan çıktığında serin hava sardı bedenini. Arabası uzun zaman önce bıraktığı yerde duruyordu. Çantasından anahtarlarını çıkarıp tuşa bastı. Arabasının kapıları açılırken farları göz kırptı ve aynı anda arkasından bir ses duydu.
"Demek beni beklemeden gideceksin."
Balım arkasına döndüğün Onur'un kendisine doğru yaklaştığını gördü.
"Odana baktım ama yoktun. Bende meşgulsündür diye düşündüm?"
Onur ellerini ceplerinden çıkarıp Balım'ın karşısında durdu.
"Seni burada beklemek istedim."
Balım karşısındaki adamın gözlerine baktı. Çok şey görüyordu o gözlerde. Sevgi en başta... Öyle çok hissediyordu ki sevildiğini aksine inanması artık çok zordu.
Sabah saatlerinden beri devam eden kar her yeri kaplamıştı. Restoranın bahçesi gerçek olamayacak kadar güzel gözüküyordu. Ağaçlara asılmış renkli lambalar beyaz karı onlarca renge boyuyordu. Bahçe bu haliyle bir masal diyarını andırıyordu.
Balım büyülenmişti adeta. Karşısında duran adamın kendisine ait olduğunu bilmek ayaklarını yerden kesiyor kalbine maraton koşmuş hissi veriyordu.
"Biraz yürüyelim mi?"
Balım olumlu anlamda başını salladı.
"Olur."
Yanyana restoranın bahçesinde yürüyorlardı. Konuşulacak o kadar çok şey varken böyle susmak adetleri haline gelmişti iki gündür. Balım için Onur'un yanında olmak yetiyordu. Bir şey söylemesine onu sevgi cümlelerine boğmasına gerek yoktu.
Onur uzanıp elini tuttuğunda Balım ürperdiğini hissetti. Bu soğuk havada kalbine bir sıcaklık aktı. Kar taneleri uçuşurken kartpostalı andıran görüntüde el ele yürüdüler.
Üzeri renkli lambalarla dolu bir ağacın altına geldiklerinde Onur durdu ve Balım'a döndü.
"Merak ediyorum..."
Balım şaşkınlıkla sordu.
"Neyi?"
"Sen de benim kadar mutlu musun? Seninde kalbin böyle çarpıyor mu?"
Onur Balım'ın elini alıp göğsüne bastırdı. Balım yanaklarının kızardığını ve vücuduna bir ateş yayıldığını hissediyordu.
"Ben... Hala rüya gibi geliyor."
Onur uzanıp kollarının arasına aldı sevdiği kadını. Saçlarının çiçek kokusu burnuna dolarken başını saçlarına gömdü. Balım ne yapacağını bilemez bir halde bir süre öylece kaldı. En sonunda ellerini kaldırıp Onur'un geniş sırtına koydu. Kollarını çözmeden sordu Onur.
"Hala rüya gibi mi?"
"Belki daha çok..."
"Bazen benim de öyle hissettiğim ve korktuğun zamanlar oluyor. Bazen inanamıyorum gerçek olduğuna."
Onur kollarını daha da sıkı sardı.
"Ama buradasın. Kollarımdasın..."
Balım gözlerini kapattı ve kendisini anın etkisine bıraktı. Adamın sıcak bedeni kendi bedenine dolanmışken gözleri kapalı öylece bekledi. Sonra sıcak nefesini kulağında hissetti ve aynı anda içinde yerini daha önce hiç bilmediği bir yerler karıncalandı.
Onur kulağına fısıldarken nefesini tuttu.
"Seni seviyorum... Seni çok seviyorum. Bana ne yaptın bilmiyorum ama halimden hiç şikayetçi değilim. Ne yaptıysan bunu yapmaya devam edebilirsin. Benim için çok kıymetlisin. Seni incitmekten öyle çok korkuyorum ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DİLİM AŞK
Teen FictionGeceyi dinliyordu Onur. Cırcır böceklerinin sesi her yerden geliyor, hafif bir esinti yüzünü yalıyordu. Deniz'in kokusu burnuna geldi ve derin bir nefes çekti. İnsan böyle bir yerde ölene kadar yaşayabilir diye düşündü. Şehrin kargaşasından trafik g...