Sonsuzluk gibi geçen bir gecenin sonunda Onur nihayet gün ışığına kavuşurken neredeyse hiç uyumamıştı. Nezarethanenin Demir kapısı açılırken yattığı banktan doğruldu. İçeriye giren polis demir parmaklıkları da açtı.
"Çıkıyorsun."
Onur zaten bunu bekliyordu, ancak bu kadar erken değil. Oturduğu banktan yavaşça ayağa kalkıp polisin peşinden emniyetin üst katlarına çıktı.
Hazırlanan kağıtları imzalayıp emniyetten çıktığında saat on olmak üzereydi. Kendisine teslim edilen telefonunu alıp önce babasını aradı. Yaşananların onları çok üzdüğünü biliyordu.
İkinci çalıştan sonra açılan telefondaki ses oldukça endişeliydi.
"Oğlum..."
"Benim baba. Çıktım..."
"İyi misin oğlum."
Arkadan annesinin iyimiymiş diye soran sesini duyabiliyordu.
"İyiyim baba. Eve geliyorum."
"Tamam oğlum bekliyoruz seni. İlker bey de burada."
Telefonu kapatan Onur emniyetin bahçesinde kendisini bekleyen arabaya bindi. Babası herşeyi düşündüğü gibi bunu da düşünmüştü.
Yalıya geldiğinde bütün aile kapıda onu bekliyordu. İlk boynuna sarılan gözü yaşlı Nimet hanım oldu.
"Neler oluyor oğlum? Nedir bu başımıza gelenler?"
Onur annesinin kollarında bir müddet huzur bulduktan sonra geri çekilip zayıf omuzlarını tuttu.
"Bilmiyorum anne."
Onur bir süre daha sevgiyle annesine baktıktan sonra babasının elini öptü ve adam şefkatle sırtını sıvazlarken uzun uzun ona da sarıldı.
Herkesle kucaklaşma faslı bittiğinde Onur ve diğerleri eve girdiler. Terastaki masaya oturduklarında avukat İlker direkt önündeki dosyayı açıp anlatmaya başladı. Evrakların nasıl sahtelerinin ortaya çıktığını ve aslında Onur'un aklanmasına rağmen sanki tutuksuz yargılanıyormuş süsü vermelerinin sebebini anlattı.
Hamdi bey düşünceliydi.
"Bunu kim yapar? Ne istiyorlar senden oğlum?"
Onur'un buna verebileceği bir cevabı yoktu. Günlerdir düşünmesine rağmen bir cevap bulamamıştı. Bildiği tek şey bunu yapanı bulduğunda hesabını en ağır şekilde soracağıydı. Soruyu Onur'un yerine avukatı cevapladı.
"Emniyet bunu ciddiyetle araştırıyor. Bir noktada açık verecekler."
Hamdi bey sinirlenmemişti.
"Onlar açık verene kadar yaptıklarına devam etmelerine izin mi vereceğiz."
Onur sakince uzanıp masanın üstünden babasının elini tuttu.
"Merak etme baba. Çok daha dikkatli olacağız. Ve tabi bizde elimizden geldiği kadar araştıracağız."
Oğuz düşünceliydi. Aklında dolanan binbir türlü soru vardı. En sonunda daha fazla içinde tutamadı düşündüklerini.
"Bütün bunların şirketle ilişkili olabileceğini düşünen yok mu? Yani bir çok kişiyle iş yapıyoruz. Anlaşabildiklerimiz de oluyor anlaşamadıklarımız da. Bence bunu da araştırmalıyız."
"Öyle bir şey olsa neden Yaman holdinge değilde restorana saldırsınlar ki abi."
"Hedef şaşırtmak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DİLİM AŞK
Teen FictionGeceyi dinliyordu Onur. Cırcır böceklerinin sesi her yerden geliyor, hafif bir esinti yüzünü yalıyordu. Deniz'in kokusu burnuna geldi ve derin bir nefes çekti. İnsan böyle bir yerde ölene kadar yaşayabilir diye düşündü. Şehrin kargaşasından trafik g...