Balım aynadan kendisine bakan adama hayret içinde bir bakış attıktan sonra elinde titremeye devam eden telefonu çantasına koydu ve asansörün katları inmesini sabırsızlıkla beklemeye başladı.Hiç başını kaldırmadan önüne bakmaya devam ediyordu. Asansöre bindiği ana lanetler okuyarak huzursuzca yerinde kıpırdandı.
"Beni mi takip ediyorsun?"
Balım duyduğu sözlere inanamayarak kafasını kaldırdı. Aynada ki görüntü sırtını asansörün duvarına dayayıp ellerini ceplerine atmış resmen ağzı kulaklarına varmış şekilde sırıtıyordu.
"Bu da bir tesadüf olamaz öyle değil mi? Gerçi yaşadığımız tesadüfleri düşündüğümüzde bu deve de kulak kalır."
Balım dişlerini sıktı. Elleri istemsizce yumruk olmuştu. Aslında hiç konuşmamak en doğrusuydu ama kendisine hakim olamadı.
"Sen benim yakamdan düşsene artık Arda. Ben bütün bu olanlardan çok sıkıldım."
Adam yaslandığı yerden doğrulup Balım'a döndü. Küçük adımlarla yaklaşıyordu.
"Sıkıldıysan daha heyecanlı hale getirebiliriz."
Balım bir adım geriledi.
"Uzak dur benden."
"Öyle kolaysa sen dur."
Balım adım adım kaçarken iyice köşeye sıkışmıştı. Arda köşeye sıkıştırdığı Balım'ın üzerine eğildi.
"Nefesin kesilirdi ben öperken. Unutmuş olmazsın."
Balım elini Arda'nın göğsüne koyup ittirdi.
"Derdin ne Arda."
Arda omuz silkerken hafifçe geriledi.
"Beni unutup unutmadığını kontrol ediyorum. Sen beni unutamazsın Balım."
Balım duyduklarına inanamadı. Bu nasıl bir özgüvendi. Ne gereksiz bir özgüven. Öfkeden yanaklarına kan hücum ettiğini hissedebiliyordu.
"Kendini ne kadar da önemsiyorsun. Sana çok şey söylemek isterdim ama en doğrusu hiç konuşmamak. Anlamazsın çünkü. Önce başkası var deyip beni terk ediyorsun sonra kapımın önünden ayrılmıyorsun. Her fırsatta karşıma çıkıyorsun. Kim kimi unutamamış bir düşün istersen. Boşuna çabalama Arda. Ben o defteri kapatalı çok oldu."
Bir an için göz göze geldiler. Ne vardı o gözlerde? Pişman mıydı Arda?
Hayır diye düşündü Balım. Beni oyuna getirmene izin vermeyeceğim. Gözlerini adamın suratından hışımla ayırdı.
Asansör kapılarının açıldığını fark eden Balım kendisini dışarıya attı. Hızla girişe doğru ilerlerken kafası allak bullaktı. Ne söylediğini bile hatırlamıyordu. Unutmuşmuydu gerçekten onu. Yoksa hala kendisine itiraf edemediği bir şeyler kalmış mıydı içinde. Neden terliyordu avuçları.
"Balım..."
Balım sesin geldiği tarafa döndüğünde kendisine doğru yaklaşan patronu gördü. Kendisini toparlamak için çabalarken gülümsemeye çalıştı.
İyice yaklaştığında yüzünde ince bir endişe çizgisi belirdi.
"İyi misin? Başın mı ağrıyor yoksa yine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DİLİM AŞK
Teen FictionGeceyi dinliyordu Onur. Cırcır böceklerinin sesi her yerden geliyor, hafif bir esinti yüzünü yalıyordu. Deniz'in kokusu burnuna geldi ve derin bir nefes çekti. İnsan böyle bir yerde ölene kadar yaşayabilir diye düşündü. Şehrin kargaşasından trafik g...