Tanıtıma gelecek yorumlarınızı bekliyorum!
Multi de Alara var.
İyi okumalar.
*
"Anne lütfen, lütfen, lütfen..."
"Hayır dedim Alara." boynumu geriye yatırdım. "Hadi ama anne... Yılda kaç kez senden bir şey istiyorum..." durup gözümün içine baktığında "Tamam çok şey istiyorum ama anne lütfen yılda kaç kez festival için izin istiyorum."
"Yılda iki kez festival oluyor. Bu demek oluyor ki iki. Dört olsa dört kez isterdin." olduğum yerde tepindim. Arka cebimde duran telefonum titrediğinde çıkarıp ekranda gördüğüm isimle ayağımı yere vurdum. Mutfağa giden anneme kısa bir bakış atıp telefonu açtım.
" Yağız ben-"
" Bana izin alamadığını söyleme Alara. " dudaklarımı birbirine bastırdım. "Çok üzgünüm." dedim kendimi koltuğa bırakarak. "Üzgün olma. Görüşürüz."
"Ama Yağı-" telefon kapandığında gözlerimi kapattım. Harika!
"Sağol canım, bir tanecik annem." söylene söylene odama girdiğimde dağınıklığa bakıp kendimi yüzü koyun yatağa bıraktım. "Alara odanı topla!" hüsranla ayağa kalktım. Kirli çamaşırlarımı toplarken bir saat kalan rock konserine gidemeyecek olmama ağlamak istiyordum. Sevgilimi ekmiş olmak başlı başına felaketti zaten. Banyoya girdiğimde elimdeki kirlileri sepete attım.
"Alara ben Reyhan'a gidiyorum. Sarma saracağız. Baban geç gelecek. Kaybolma."
"Tamam anne!" banyodan çıktıktan sonra yerde duran kitaplara uzandım. Sonra durdum. "Sarma sarmaya mı gidiyorsun? Babam geç mi gelecek?" saate baktım. Yetişirdim canım. Zaten üstümü giyindiğim için telefonumu ve ceketimi alıp evden hızla çıktım. Asansörü es geçip merdivenlerden koşa koşa aşağıya indim. Apartmandan çıktığımda nefes nefese olmamı umursamadan hiçbir zaman kilitlemediğim bisikletime bindim. Caddeyi kendimden beklenilmeyecek rekor sürede atladığımda kendime her şey bittikten sonra ödül vermeyi bir kenara yazdım.
Ben Alara Yücegönül.
Basketbolcu bir ağabeyim ve ben anne ve babamızın göz bebekleriydik ama ağabeyim evin gurur kaynağı gibi bir şeydi. Oynadığı ünlü bir basketbol klubü vardı. Yurt dışında yıllardır kendini geliştirmişti ve Türkiye 'de on insandan dokuzunun tanıdığı mükemmel biriydi. Bense sadece notlarımı yüksek tutmaya çalışan, tek bir sportif faaliyeti olmayan biriydim. Sanırım tüm güzel genler benden önce ağabeyimde kullanılmış bana artıkları kalmıştı.
Zalim dünya.
Tamam. Kendimi acındırma faslım bitti. Şimdi pedallara hücum!
*
Bisikletimi bir kenara bıraktığımda ellerimi şortuma sildim. Etrafa bakıyordum. Telefonumu çıkarıp Yağız 'ı ararken bir yandan da konser alanına doğru yürüyordum.
"Beni yak, kendini yak, her şeyi yak."
Kağan Tangöze ile tekrar ettim. Yağız telefonu açmadığı için oflayarak durdum. Alt dudağımı ısırdım. Yağız hoşlandığım ve iki haftadır çıktığım, basketbol takımında olan, herkese göre reddetmemem gereken çocuktu. Kahverengi gözlü, esmer ve yakışıklı biriydi. Uzun boyu ve şirin gülümsemesi ile geçtiği yerdeki herkesin ilgisini çekebilecek biriydi.
"Kimseyi görmedim ben senden daha güzel." dans etmeye başlayanları görünce şimdi daha çabuk bulabileceğimi düşünerek arkamı döndüğümde belimde çift kol hissettim. Yağız sanıp döndüğümde başka biri olduğunu görerek "Kimsin be sen?!" diye bağırdım. Mavi gözlü uzun boylu kahverengi saçlı biriydi. "Bir dakikalığına dans edelim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Sen?!
MizahBen Alara Yücegönül. Bir tane sevgili yapacağım demiştim. Onun bile gidip en karaktersizini bulmuştum. Burnumu çektim. "Ne ağlıyorum ben ya." dedim kendime kızarak. "O onun bunun evladı hiç üzgün değildi. Ben niye salak salak ağlıyorum!" etrafa ba...