Selam millet!Ben geldim.
Multi: Alara Yücegönül.
Bölüm şarkısını @swifttaylor89 seçti. Siz eğer isterseniz mesaj kutuma bırakabilirsiniz. :d
İyi okumalar.
Bir şeyleri düzene koymaya çalışan biri değildim. Dağınık bir yaşantım vardı. Gelişine yaşıyordum. Bazı kararlarımı kendim vermemiştim tabii ama bu nasıl istersem öyle devam etmeyeceğim anlamına gelmezdi. Bu yüzden bana zorla yaptırılmaya çalışılan her şeyden nefret ederdim ben. Seçme şansım olan şeyi elimden alırlarsa nefes alamazdım. Alara olmazdım.
"Ağlama." Dedi gözleri dolu dolu. "O zaman öpme sakın." Dediğimde ensemdeki elini kaydırıp kafamı göğsüne yasladı. "Öpmeyecektim ki." Dediğinde gözümden damlaların düşmesine izin verdim. Uzun ve güçlü kollarıyla sıkıca bana sarıldı. "Yapma artık Yağız. Bana zarar veriyorsun." Sırtımı okşadı. "Seni öpmemden bu kadar mı iğreniyorsun?" Kafamı kaldırmaya çalıştım ama izin vermedi. O da kötüydü. "Anlamıyor musun? Bana zorla bir şey yapmanı istemiyorum. Çünkü seni öpmeyi artık istemiyorum." Dedim bitkin bir sesle. Kollarından ayrıldığımda yüzüme baktı. Eliyle yanağımı silecekken kendim sildim. Yine de elini uzatıp yanağıma koydu. "Bize bir şans ver. Son bir şans."
"Kumsalda söylediklerin ne olacak Yağız? Ya Semih'le kavga edişin! Hangi biri için ikinci şans? O kumsalda gördüğüm kızla ben gelmesem ne yapacaktın?"
"Hiçbir şey! Niye böyle yapıyorsun? Neden inanmıyorsun?" Omuzlarından ittim. "Yalan söyleme!" Dediğimde sarsıldı. "Bana zarar vermene izin veremem artık. Anlıyor musun?"
"Sana zarar vermek istemiyorum. Bunu nasıl yaparım?"
"Çıkma karşıma. Teselli olacağın şeyler bulmakta iyisin sen. Git yine bul." Omzuna çarparak yanından geçtim. Geldiğimiz bu yerden nasıl döneceğimi düşünerek bir yandan da akan burnumu çekiyordum. Ağlamaktan utanmazdım ama burun akıntım günü daha fazla felç ediyordu. Patikada yürüyerek ağaçların arasından geçtiğimde göz yaşlarım durmuş daha rahat nefes alıyordum. Telefonum çaldığında cebimden çıkarıp açtım.
" Merhaba Alara bugün gelmeyecek misin tatlım?"
Nilgün Albayrak selamlar.
"Saatleri konuşmadığımız için ne yapacağımı bilemedim Nilgün hanım." Gideceğim yolu karıştırmamak için durdum. "Öğleden sonra gel o zaman canım. Ben evde değilim. Geldiğinde sana yardımcı olurlar."
"Tamam. Teşekkürler ve iyi günler."
"Görüşürüz canım." Telefonu kapattığında rehbere baktım. Burdan araba olmadan gidemezdim. Semih'i aradığımda boğazımı temizledim. "Başkan?"
"Naber?" Dedim yürümeye devam ederek. Sonunda ikiye ayrılan patikanın bir ucunu bitirmiş kafenin olduğu yolun kavşağına giden düzlüğe çıkmıştım. "İyi senden naber?"
"İyi diyelim. Müsait misin?"
"Evet. Bir sorun mu var?" İç çektim. "Uçurtma uçurduğumuz yeri hatırlıyor musun?"
"Evet."
"Gelir misin? Burda ne yaptığımı sorma. Anlatırım gelince. Sadece gelir misin?"
"Çıktım bile." Gülümsedim. Telefonu kapatıp cebime koyduktan sonra iki yüz metre kadar yürüyüp kafenin merdivenlerine oturdum. Saksıda duran kurumuş çiçeklere bakarken su dolu bir kova görünce ayağa kalktım. Çiçekleri sırasıyla sulamaya başladığımda kendi kendime terapi yapıyordum. Canım sıkkın olduğunda ya ders çalışırdım ya da böyle şeyler yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hey Sen?!
ЮморBen Alara Yücegönül. Bir tane sevgili yapacağım demiştim. Onun bile gidip en karaktersizini bulmuştum. Burnumu çektim. "Ne ağlıyorum ben ya." dedim kendime kızarak. "O onun bunun evladı hiç üzgün değildi. Ben niye salak salak ağlıyorum!" etrafa ba...