Hey Sen?!

2 \ Deniz

Yorumsuz geçmeyin lütfen 🙏🏻

İyi okumalar.

*

Yaz tatilinin belki de en güzel yanı uykunun sınırlarını zorlamaktı. Gece geç saatlere kadar dur. Sonra da geç saatte kalk.  Oh senden iyisi yok. Ders yok. Sınav stresi yok. Hoca tantanası yok. Tabi Alara Yücegönül'seniz pek de öyle olmuyordu. Dünyanın en şanssız insanı olma ihtimalim %100'dü. Çünkü bu yaz gününde restoranta önümde bir önlükle dolup taşmış müşterilere hizmet ediyordum. Üstelik sabah kahvaltısı yapan insanlardan değildim ve açlıktan başım dönmüştü.

"Alara terasta yeni gelen kızlı erkekli gruba üç kola götür." tepsiye hızla üç bardak koyduktan sonra kovadan buz alıp içine attım.Benimle birlikte çalışan kıza uzattım. Kola doldurup tepsiye koyduğunda hızlı hızlı yürüyerek terasa çıktım. Tepsinin üzerinde duran kağıtta masa iki yazıyordu. Tepsiyi dikkatli bir şekilde tutarak masanın önünde durduğumda masadakilerle suratım düştü.

Kolaları koyarken beni fark etmemesini istiyordum. Tam bitirmiş gidiyordum ki "Aa kim varmış burda?" Diyen keyifli sesiyle içimdeki ses bas bas bağırdı.  Senin şansın nerde güldü canım benim?  Yüzüme bir gülümseme koydum. "Demek garsonluk yapıyorsun Alara."

"Gördüğün şeyi niye soruyorsun Eray?" yüzüne pis bir sırıtma koydu. "Zevk alıyorum belki." dediğinde tepsiyi gösterip "Parçalarım kafanda görürsün!" diye homurdandım. Yanındaki sarışın bana bakıp "Çokta güzelmişsin." dediğinde Eray'la aynı an da çocuğa baktık. "Gerzeklik yapma." diye uyardı Eray. Kavga ederdik. Didişirdik ama dost sayılırdık. Korurduk birbirimizi. Bebeklikten beri her şeyimiz bir olmuştu. Sünnet töreninde bile ben şeker uzatmıştım.  Birbirimizden utanmazdık. Birlikte  küçükken banyo yaptırılan insanlardık biz. Daha ne diyeyim,nee?

"Alara!" diye bağıran Ceylin ablanın sesiyle ofladım.

"Görüşürüz sarışın." dediğimde göz kırptı. "İhtiyacın olursa burdayım." dediğinde "Tabi tabi." diye söylendim. İçeri geçip mutfağa girdiğimde kokular yüzünden acıkmıştım. Önüme ittirilen tabağı aldım. Köftelere bakarken acıkan karnım guruldamıştı. "Onu içerideki masalardan cam kenarı üçe götüreceksin Alara." kafa sallayıp arkamı döndüm. Tepsi ararken mis gibi kokusu burnuma dolmuştu. Etrafa bakıp hızla küçük yuvarlaklardan birini ağzıma attığımda tadıyla gözlerimi kapattım. "Allah 'ım yemezsem ölürdüm." diye iç çekip hızla yedikten sonra tepsiye koymuş gidiyordum ki birisi kolumdan tuttu. Az kalsın düşecektim ki Ceylin abla tutup "Tepsiyle değil!" dedi tepsiyi alıp. "Hepsini tek tek götürmek işkence Ceylin abla!" kaşlarını çatınca tek kaşımı kaldırdım. "Ne var?" dediğimde bir an afalladı. Tabağı alıp dediği masaya yöneldim.

"HasbinAllah ya! Garsonluk yapacağız dedik. Köle sanıyor herhalde manyak kadın." tabağı masaya bıraktığımda "Tatlı nerde kaldı?" diye soran turuncu saçlı kıza baktım. "Açılış olduğu için yoğunluk var ama kısa bir süre sonra geleceğine emin olabilirsiniz." Dedim.  Kibarlık sınırlarımı çok zorlamıştım ben. Herkese gülümsemeler yalakalık yapmalar falan... nasıl bir insana dönüşüyorum Yarabil alemin...

"Ben iki dakika içinde gelmezse para falan vermem." dediğinde boğazımı temizledim. Etrafa bakıp Ceylin abla burda mı diye kontrol ettim. Masaya doğru eğildim. "Bir gelsene bir şey söyleyeceğim." dediğimde etrafa baktı. "Ne?" dediğinde ben yaklaştım. "Çıkışta yemin ederim seni bulur o saçlarını yolarım senin. Ben burdaki parayla konsol da alacağım. Harcarım seni." elimi gözüme getirip tekrar ona yönelttim. "Gözüm üstünde. Duydun mu?"

"Duydum." dediğinde doğrulup tezgaha yöneldim. Elime kağıt kalem alıp bu sefer de sipariş almak için terasa yöneldim. Not defterini çıkarıp masada durduğumda direk "Hoş geldiniz. Karar verdiniz mi?" dedim denize hüzünlü gözlerle bakarken. İç çektim. Şimdi o suyun içinde olmak vardı. Kumlara yatıp güneşlenmek falan benim neyime zaten.  Gökten altın yağsa bana sahtesi düşerdi.  Ne diyordum ki ben...