15.bölüm|

387 35 10
                                    


Yine başka bir yerdeydim. Karanlık, eski ve buhulu görüyordum. Acaba yine neredeydim? Yine mi rüya? Ahh izleyip görelim.

Etrafa baktım. Pencerelerden neden ışık gelmediğini anlayamadım. Aslında bakarsanız burası oldukça temiz. Herşey yerli yerindeydi. Ama dışarıya bakınca rutübet heryerdeydi.

Ayaklarım beni başka bir yere sürükledi. Galiba bu evin kapısına doğru. Bir olay yaşanıyor gibiydi.

Rüyasın değil mi? Aynen öyle hemde lucid ruya. Duvara elimi sürttüm. Hissediyordum. Biraz değişik olsada. Evet bu lucid rüya veya astral seyahat. Ama muhtemelen bir lucid ruya.

Bakalım rüya ne gibi şeyler göstericek. O bunağı görürsem yine isyanlara girerim. Herneyse o bunağın bir ayağı çukurda zaten.

Kapıya doğru çaktırmadan baktım. Ah zaten beni görmüyorlardı. Yerde düşmüş kızıl bir kız vardı. Bir yanda da sarışın uzun boylu bir genç. Bir tane ihtiyar amca vardı. bir şeyler geveliyordu. Onları rahatsız ettiği belliydi. Ama gözüme takılan biri vardı. Siyah saçlı biri yüzünü göremiyordum. Sonra ihtiyar amca onun omzuna dokundu. Sonra bir baktım. Hızlı ve çevik hareketlerle elini kesti siyah saçlı olan.

"Tch... Güçlü olmalısın." dedim sessizce. Elimde olmadan demiştim. Gerçi sadece elini kesti.

Bir şey duymuş gibi etrafa baktılar. Sonra boşverip geri döndüler. Siyah saçlı olan çok bakmadı. Hafif kafasını yana çevirmişti.

İhtiyar amca kaçtı bağırdı felan öyle iş gitti. siyahlı elini temizlmeyi unutmadı... Ne?

Neyse kız elinde kuş tutuyormuş. Yaralı felan. Sonra arkalarını döndüler koltuktan tarafa doğru gelmeye başladılar yani bana doğru bakıyorlardı. Ama fark edemiyorlardı.

O siyah saçlı olan öbürlerinden kısaydı. Ve bu sefer onun yüzünü görebiliyordum. Sanki bana doğru yürüyor ve bana bakıyor gibiydi.

İçim rüyada olsam bile tuhaf olmuştu.
Gri gözleri umursamazca bana hala bakıyordu. Ne bakıyorsun be adam?!

Bende birden gelmeye başladıklarından bir süre sonra geri geri gitmeye başladım. Sonra birden yere bakınca eşyaların içinden geçtiğimi anladım. Şuan masanın içinden geçmiştim. Bunu görünce anlık bir şeyle takılıp hafif yere düştüm. Siyah saçlı kafamdan, sarışın uzun boylu kolumdan, kız ise öbür kolumdan ilerleyerek içimden geçti. NEDEN LAN! SİZİN YÜZÜNÜZDEN BEN NİYE YIKANMAK ZORUNDAYIM? HEMDE 15 KEZ! Bu duruma düşmekte varmış. İçimden geçtiler anlıyor musunuz?

Aslında bakarsanız pek şaşırmadım. Nedense geçen konuşmalarda siyah saçlının ismi sansürleniyordu. İsmi bile küfür gibi demek. (Y/N: çarpılcam ya tch.) sansür derken ses kesiliyordu yada hışırtılı oluyordu.

Siyah saçlı gri gözlü velet ise şuan çakısını kandan temizliyordu. Temizlemeyi biliyor. Harbiden bu pislik diyarda biliyor. Onlar o pisliklere katılmamışlar.

Sonra birden herşey teker teker kaybolmaya başladı. Önceki rüya gibi. Demek bu kadar bir rüyaydı. O üç arkadaşa özenmedim değil. Mutlu olmalılardı. Eğer hepsi ayrılmamışsa. Gözlerimi kapatarak bekledim uyanmayı.

Bir...iki...üç... Hadi ama uyanmalıyım artık. Önce bir gözümü açıp hafif baktım. Bambaşka bir yerdeyim. Bütün gözlerimi yeniden açtım. Tamam gözlerim biraz büyük olabilirdi.  Ama bu geçmişteydi.   Şimdi uykusuzlukten ve umursamaz bakışım olduğundan pek belli olmuyor. Çok büyük olunca mal gibi oluyosun be. Sevmiyorum. Bi dk bu konu niye aklımı kemirdi şimdi dur rüya yarıda kaldı. Şu aptal beyin felsefe yapıyor. Hiç alakam yok onla.

Sylvia'nın İsyanı (Snk Fanfic√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin