21.bölüm|

302 35 14
                                    

"Nereye gidiyoruz şimdi? " diye bir soru yönelttim.

"Trust bölgesine." dedi hanji. Sadece gecenin karanlığında yürüyorduk. Derin bir nefes verdim.

"Sanki peşimi bırakacaklar. O sahte kral ne çeviriyor bilmiyorum ama bırakmaz." dedim sakince.

İkisi bir anda bana baktı. "Ne yani Kralın sahte olduğunu biliyor musun?" dedi hanji ciddi bir şekilde.

"Biliyorum. Ben orda onu yüzlerce kez gördüm. Onu yakından inceledim. Bilgilere ulaştım. O kesinlikle gerçek bir kral değil." dedim sakince.

"Gerçek kral... Onu biliyor musun?" dedi levi bunağı.

"Hayır. Kraliyetten çıkamıyordum. " dedim hissizce.

"Merak etme insanların geleceği bizim görevimiz. Kraliyetle bir alakası yok." dedi hanji. 

"Evet"  dedim yarım yamalak.

Biraz daha yürüdükten sonra. "Çok tuhaf. Asker yollatmadılar." dedim.

Hemde ne tuhaf. O lanet olası babam benim peşimi bırakmaz. Başta irie bırakmaz. Eğer şimdi burda olmasam belki de evlenecektim. O aptalın bana neler yapacağını düşünemiyorum bile

"Tch... Bir kızı neden bu kadar önemsiyorlar ki?" dedi levi.

"Kötü ameller için elbette."

"Tuhaf." dedi sadece.

Biraz daha yürüdükten sonra uzun surlarla karşılaştık. "Sylvia teçhizatını hazırla" dedi. Göz devirdim. Bir de öğret hanji.

Elimdeki valiz fazla gereksiz yük olsada manevra teçhizatını çalıştırdım ve suru aşmayı başardık.

Trust bölgesine güvenli bir şekilde inmiştik. Buraya en son kralla gelmiştim. Evet koruma göreviydi.

Pek güzel anılar değildi. Hemde hiç...

•  •  •  •

O zamanlar sylvia 15 yaşında idi. Kral'ın trust bölgesinde işi vardı. Trust bölgesinde bir çok düşmanı olduğu için sylvia'yı getirmişlerdi.

Sylvia etrafı incelemeye başladı. Atlı arabalar, koşturan çocuklar, seyyar satıcılar...

Değişik gelmişti sylvia ya bunlar. Aynı zamanda samimi...

Zıkkım teçhizatı da üstünde taşımak zorundaydı hep, gün boyu...

Alışmıştı tabi. "İyi incele sylvia!." babasının uyarmasıyla ona sert bir şekilde Baktı. "Sen kralın korumalarındansın şuan! Sende bakabilirsin!." dedi isyan ederek.

"Ama sen kraliyet'in koruyucusun." dedi hissizce.

"Bunu ben istemedim." dedi sylvia sakince. "Ama öylesin." dedi aptal komutan.

"Biraz sus." dedi sylvia ve yürümesini hızlandırdı. Sonra etrafta kalabalık sesler gelmeye başladı.

"Durun! Hallet şunu william!." dedi kral at arabasında iken.

O tarafa doğru gitmeye başladı sylvia. O sırada tabiki komutan önden ilerliyordu.

"Ne oluyor burda!." diye araya girdi sonra. Sylvia ise arkadaydı. Kalabalığı sevmezdi.

Bağrışmalar hala vardı. Bir adamı tutuyorlardı. "Tutmayın beni! O hırsız bana soygun yapmaya kalktı!." dedi. Çocuk ise orda korkarak duruyordu. Halkta engellemeye çalışıyordu.

"Sylvia gel!" diye bağırdı bir anda komutan. Sylvia bir anda kendi ismini duyunca şaşırmıştı.

Oraya doğru gitti. "Şimdi herkes dağılsın!"

Herkes dağılmaya başlamıştı. Komutan terettürsüz bir şekilde 12 yaşlarındaki çocuğa bakıyordu. Çocuğun kumral saçları vardı. Yeşil gözleri ise yüzündeki kire rağmen parlıyordu.

"Böyle bir şey asla kabul edilemez evlat. Cezanı çekmeye hazır mısın?" dedi komutan hissizce. Sylvia oldukça acımıştı. Hiçbir söz hakkı verilmeden direkt ceza kesiyordu.

Bir cevap gelmeyince "Duyamadım!?" dedi sesini yükselterek komutan. "E-e-evet." dedi kekeliyerek zavallı çocuk.

"Pekala! ...Sylvia gel."  diye seslendi. Sylvia daha yaklaştı. Komutan çocuğu eli ile işaret etti. "Öldür." dedi.

Sylvia ve çocuk şok olmuştu. Ayrıca etraftaki askerlerde.

Sylvia "n-ne saçmalıyorsun?" dedi sylvia durgunca. "Öldürmeni emrediyorum."

Çocuğa baktı sylvia. Gözleri yalvarır gibi bakıyordu. "O küçücük bir çocuk! Nasıl söz hakkı vermeden bunu yapabilirsin?" diye mantıklı bir şekilde konuştu sylvia.

"Kraliyetten gelen her emir gerçekleştirilmelidir! Sorgulayamazsın!" diye sesini yükseltti komutan william.

"Ben..." gözlerini kapattı sylvia. "Sana benzemek istemiyorum." diye devam etti.

"Daha fazlası olmalısın." dedi. "Bana artık böyle şeyler yaptırma. Masum bir çocuğu öldürtme bana."  diyerek baktı babasına sylvia. Gözleri dolmuştu.

"Elini kana bulamaktan mı korkuyorsun?"

"Hayır. İyilere zarar vermekten korkuyorum."

"İyi insan yoktur. Sadece öldür."

Sylvia yavaşça bakışlarını yerdeki çocuğa çevirdi. Gözlerini yummuştu çocuk. Hafif yaş akmıştı. Kaderine razı geliyordu.

Sylvia yapmak zorundaydı. Bıkmıştı artık. İnsan öldürmek... Hemde zorla, acı vericiydi.

Hep böyleydi. 7-8 yaşlarında ilk deneyimini yapmıştı. Bu onu ciddi travmalara göndermişti ama yenileri hemen eklenmişti.

Sylvia çoçuğun yanına eğildi. Elini yanağına koyup yaşını sildi. Çocuk ise şaşkınca gözünü aralayıp sylvia ya baktı. İçine bir ferahlık serpilmişti. Sylvia o zaman hafif dudaklarını yukarı kıvırmıştı. Belki de ilk defa. Çok az bir şey olsa bile bu onun için ilginç bir şeydi.

"Üzgünüm... Çok üzgünüm. Bunu gerçekten istemiyorum." dedi sylvia.

"İsmim jozef. Senin ki ne?" dedi çocuk sessizce. Sylvia şaşırmıştı. "Sylvia. " dedi.

"Eminim. İyi birisindir abla." dedi çocuk. "Değilim jozef. Ben ait olduğum yerde olmayıp kötü şeyleri yapıyorum." dedi sylvia. Gözündeki bir yaş jozefin yüzüne damladı.

"Diğru yolu bulabilirsin. Büyük şeyler başarıp iyi şeyler yaparsın. İnanıyorum." dedi.

"Şuanın aksine... Ben..." sylvia devamını sessizce söyledi. "Keşif birliğine katılıp bir şeyler başaracağım dedi. Çocuk içten içe sevindi. 'Keşif birliği işte o zaman her zamankinden daha iyi olucak.' diye düşündü.

Çocuk gülümsedi. "Agh böyle örnek alınacak birinin beni öldürmek zorunda kalacağı ne acı." dedi.

Güldü. "Sorun değil sylvia. Yap. Zaten annemi özlemiştim." dedi. Sylvia yavaşça ayağa kalktı. Derin nefesler verdi. "Konuşmanız bittiyse?" dedi komutan.

Sylvia tabancasını çıkardı. Kısa yoldan halletmek istiyordu. Çocuk gözlerini yumdu. "Son sözün ne jozef?" dedi sylvia durgunca.

"Keşif birliği, kraliyeti bitirecek."

•  •  •  •

Derin bir nefes verdim.

"Neden bir kız veliaht ile evlenmek istemez?" dedi levi.

"Bu seni ilgilendirmez." dedim gözlerimle onu süzerek.

Levi yan bir bakış attı bana bakarak. Bende ona huysuz bir bakış attım.

"Velet."

"Bunak."

Sylvia'nın İsyanı (Snk Fanfic√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin