33. bölüm|

228 31 19
                                    

"Hazır mısın? Acıyabilir." hanjiye olumsuzca kafa salladım. Bileğimdeki işaretten kan örneği alacaktı. Normal bir insan için bu %100 tehlikeli olabilirdi. Ama hep ordan hasar yediğim için sorun olcağını sanmazdım. Elbette hanji çok iyi bir prefosör olduğu için öncesinde oldukça incelemiş ve sorular sormuştu.

"Sana güveniyorum."

Tebessüm etti. Bunu hayatımda kaç kere kullanmışımdır ki?

"Teşekkür ederim." dedi.

Neşteri endişeyle tuttu elinde. Biraz stresli olsam bile, onun kadar değildim herhalde.

"Hanji titriyorsun. İstersen sonra devam edersin." Gözlüklerini düzeltti. "Senden stresliyim nerdeyse. Ama yapıcaz artık." dedi sert bir gülüş atarak.

Ellerimi anlına koydum ve terini sildim. Şaşkınca durdu.

Akıllardaki soru elbette 'iğrenmiyor musun?' olurdu. Hayır neden iğreneyim ki. O bana bu kadar yardımcı olurken.

"Eldivenin kirlenir." dedi. Omuz silktim. "Hadi kes biraz."

Kaşlarını çattı. Bende gözlerimi kapadım.

Merak insanı delirtebilir derecede bir şeydi. Ama bunu öğrenmeliyim. Gücümün sınırlarını ögrenmeliydim.

O sırada kapının açılma sesiyle kapıya gözlerimi diktim.

Bileğimde de acı hissettigimde yüzümü ekşittim.

Hanji "hayır ya." diyerek neşteri bir kenara attı. Hemen bezlerle sarmaya başladı.

"emir var prefosör. Onu götürmek zorundayız." diye kollarımdan tutmaya başladılar. "Noluyor cidden!?" diye seslice konuştum.

"Olmaz!"diye beni çeken hanji ve askerler arasında olan şeylere göre tepkisiz kalmam tuhaftı. Galiba sinirlenmiştim ama daha karşı çıkamamıştım. Elimden akan kanlar, kolları bükülmüş gömleğimin kollarına damlarken rahatsız olmuştum.

"Tch." deyip önümdeki iki askeri ayaklarımla ittim. Onlar yere yuvarlanmıştı.

"Hanji bı-" sözlerimi kesen hışımla gelen levi'ydi. Duraksamıştım.

Ben tepkisizken o adımlarını sert sert ata ata geldi ve gömleğimden tutup beni kendine çekti.

"Napıyorsun?!" tıslayarak. "Acilen mahkeme salonuna gidiyoruz."

"Levi bırak kızı!"

Ağzımdan bir küfür kaçırdım.

"Bana biri bir şey anlatabilir mi acaba! Ne kadar mantıksız davrandığınızın farkında mısınız?" dedim sinirle.
Şuan söylediklerimin farkında bile değildim.
Ellerini iğrenerek yakamdan bırakırken anlayamazca baktım.

"Yürüyebiliyorum ve keşif birliğinin emirlerine karşı gelecek biri olduğumu sanmıyorum."

Kafamı biraz dikleştirdim.

"Anladın mı beni kaptan?"

"Çok konuşuyorsun."

İnanamaz gibi baktım.

"Çok gaddar ve ani'sin."

"Evet ani'yim."

Sırası mıydı? dişlerimi sıktım. "S-sylvia bileğin."

"Şuan bunun sırası değil."

Yüzümü geri ona çevirdim."Şimdi götür beni mahkeme odasına."

×    ×    ×   

En azından ellerimi bağlamasına gerek yoktu. Tepkisiz kalmalıyım...

Sylvia'nın İsyanı (Snk Fanfic√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin