38.bölüm|

193 27 5
                                    

Shin başını dedesi'nin dizlerine koymuş uzanıyordu. Hava kararmıştı. Henrick ise gitmiş. Shin bugün sevgili dedesinin evinde kalacaktı.

Yaşlı adam shin'in beyaz saçlarını okşuyordu ve ona annesini anlatıyordu. Tabi ki iyi anıları...

"İnanılmaz cidden Shin torunum... Cidden saçlarınız birebir aynı..."

Shin gülümsedi. "Biliyorum. Malesef gözlerim değil. Babam'a benzemesi beni üzüyor."

"Hayır yavrum. Onlar aynı henrick gibi."

Shin kıkırdadı. "Öyle de denebilir."

Yaşlı adam devam etti. "Ama ne olursa olsun unutma. Gözlerin, saçların, ten rengin... Hepsi, hepsi senin yavrum."

"Teşekkür ederim."

Yaşlı adam gülümsedi.

"Dede hatırlıyor musun? Eskiden buraya gelmiştim. Bir kızla."

"Evet oğlum. Güzel bir kızla."

"Ben onu kaybettim sanırım..."

"Nasıl kaybettin. Kalbini mi kırdın?"

"Hayır... Komutan Liebert'i bilirsin değil mi?"

Yaşlı adam, o adam'ın ismini duyar duymaz hemen tedirgin olmuştu.

"Bilirim. Adil şerefsiz komutan."

"Onun kızı o kızdı... Çok... Çok güzeldi. Cesurdu. Gördüğüm en güçlü insan'dı. Mükemmel'di."

Shin duraksadı. "O isyankar kızı ben hepsinden daha çok sevmiştim."

Gülümsedi. "O adi babasından bile."

"Annesi, annemle aynı kaderi paylaşmış. Ve arkadaşlarmış. Ne güzel değil mi?"

Yaşlı adam gülümsedi. "Evet, evladım."

"Sylvia çok acı çekti dede." Shin'in gözyaşları yolunu tutmuştu bile.

"O bir kız... Ona nasıl kıyabiliyorlar ki? hep engellemek istedim. Hep... Elimden geldiğince yardımcı oldum. Bazen onun ağlamalarını dinledim, bazen de isyanını... Kendi başına ayakta durmasını..."

"Bir kere derin bir yara almıştı. İnanabiliyor musun? Kendi dikti. Canı çok acımıştır. Nasıl dayandı hiç bir fikrim yok. Ağlaması o kadar kalbime dokundu ki... Bağıramıyordu. Kendini susturmaya çalışmıştı."

"Naptın peki?" yaşlı adam hüzünle sorunca, Shin ağlasa bile gülümsedi.

"Dayanamadım. Girdim odasına."

Sesi çok alçaldı. "Onu seviyorum... Cidden çok seviyorum."

"Ama bir yandan..." burun çekti. "O mutlu şuan. Eminim. Sonunda istediği yere uçabildi. Keşif birliğine katıldı... Eğer kaçmasaydı, veliaht'la evlenicekti. Ben bunu zaten kaldıramazdım."

"hemen vaz geçme evladım... Korkma. Git ve sarıl ona."

"Bu halimle mi?"

"Halinde ne var shin? "

"Ben güçlü değilim. Onun kadar güçlü değilim."

"Sylvia egolu bir insan mı?"

"Hayır... Ama korkuyorum. Beni kabul eder mi? Hiç bilmiyorum."

"Shin çok yakışıklısın. ondan önce, onu sevdiğin çok açık."

"Evet... Yakışıklı mıyım cidden? Bu beyaz saçlarla mı?"

"O saçlar mükemmel Eminim sylvia da öyle düşünüyordur ."

Shin duraksayıp birden yan bir gülüş attı. "Aslında öyle düşünüyor."

shin gözlerimi kapattı ve onu hayal etmeye başladı. Onun kendisine sarıldığını hayal etti. Önce sylvia kollarını omuzlarına attı. Sylvia kucağında oturuyordu zaten.

Gözlerini kaçırıp yere baktığını hayal etti. Yanaklarının kızardığını... Sonra dudaklarını yanaklarına koydu shin. Ellerini sylvia'nın sırtına doladı.

Malesef hayal'di. Ama shin düşünerek uyku mooduna geçmişti...

× × × ×

Herkesi geride bırakmıştım. Ve bu kutsal! Görev! İçin! Levi ile birlikte gözlem kulesine gelmiştik. Sanırım öyleydi evet.

Kaptancık ile oturmuş olası şeyler için etrafı izliyorduk. Tabi bu olmazsa tanrı bilir neler gelirdi keşif birliğinin başına.

Titanları geçtim, İnsanlara cidden güvenilmezdi. Tek farkları titanların bizi yemesi'ydi.

Ve büyük ve uzun olmalarıydı.

(Y/n; nagai dnndndnx. Sakeru gummy tai nagai sakeru gummy.)

Pür dikkat karanlığa dalmıştım. Çok bir şey gözüküyor denemezdi.

Ay ışığı vardı. Başımı ona çevirip baktım.

"Aman velet aman. Kraliyet'i başımıza yıkma." Levi cidden mi?Kafamı çevirmeden konuştum. "Çağırdım bile Kaptan. 4 dakikaya burdalar."

"Tch."

"Ha ha ha." dedim kahkaha demeye bin şahit isterdi. O kadar düz bi tonda çıkarmıştım ki.

"Şimdi Kaptan... Manyak gibi başımda dikilcek misin hep? Gece bile mi?"

"Belki."

"Normal bir insan günlük 6 saatten fazla uyur."

"Yani velet?"

"Benim yerime başkası olsa uyumak isteyecekti. Anormal'im demek ki. Pek uyuyamam."

"Sadece ergenlik sorunları." Ona kötü bakışlarımı attım birden. "hay tanrım hay." Önüme dönüp kafamı salladım boşverir gibi.

Ve sonrası sabah'a kadar nöbet işte. Levi var sonuçta. Napabiliriz ki ruhsuz bakışlarımızı etrafa atmaktan başka?

Sylvia'nın İsyanı (Snk Fanfic√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin