29.bölüm|

250 32 16
                                    

Tch...bölüm attım şimdi oku.

×   ×   ×   ×

"Sylvia hadi kar oynayalım." dedi shin birden bire.
Sylvia "Gençler ortalıkta değil gibi. Neyse oynayalım."

Shin herşeyi düşünüyordu, karşısında ki kız için herşeyi yapar mıydı gerçekten?

Shin düşünürken Sylvia erken davrandı.

Sylvia hızlıca aldığı kartopunu shinin yüzüne attı.

Shin afalladı. Sonra hırslı bir şekilde gülümsedi. "Titanları kesebiliyor olman beni yenebileceğin anlamına gelmiyor Sylvia."

Shin aldığı kartopu sylviaya atacakken Sylvia kaçtı. Onu yakalamaya çalışıyordu Shin.

Aralarında bir kovalamaca başlamıştı.  Shin kocaman gülümsüyordu. Gerçekten mutluydu.

Sylvia her zaman ki gibi hızlı koşuyordu.

Shin rastgele fırlattı. Olmuştu! Sylvia'ya gelmişti. Sylvia yalancı bir kızgınlıkla "şuna bak sen!" dedi ve elinde hemen yuvarladığı kartopunu attı. Shinin kafasına isabet ederken shin gözlerini kapattı. Ağzına gelen karları püskürttü.

"Yenicem seni! Kaçıyorsun demek."  shin hırsla bağırıp koşmaya başladı. "Dikkat et pamuk prens."

Bunu derken shin ona ulaşmak üzereydi ki. Hızını kontrol edememişti.

Sylvia'nın üstüne düşmüştü. Şaşkınca birbirlerine baktılar. Shin'in saçlarının uçlarına gelmiş kar parçaları Sylvia'ya düşmüştü.

"Yakaladım bak." dedi shin gülümseyerek. Sylvia'nın bileklerini elleri ile sıkıştırmıştı.

Sylvia sessiz kalmıştı. Gözlerindeki şaşkınlık duruyordu. Shin ona keskince bakarken...

Yer değiştirmiş gibilerdi.

"Çok çabuk oldu. " dedi Sylvia sessizce. "Tebrik yok mu?" dedi Shin. Sylvia kafasını yana yatırdı ve yandaki dükkana baktı. "Utanç verici... insanlar görmemiştir umarım." dedi sessizce.

"Haa!" shin gerçekliğe döndü. "Ah üzgünüm." üstünden yavaşça kalktı. Ve elini uzattı Sylvia'ya.

"Abi napıyosun ya." dedi Sylvia son bir umut. Sesli demişti ki orda biri varsa duysun. Shinin elini tuttu ve kalktı. Shin algılamaya çalıştı. "Abi?" dedi sessizce.

Sylvia göz devirdi. O dikkatini çeken dükkan'a baktı. Shin de yanına gelip merakla baktı.

"Sihirli gibi değil mi? parlıyorlar." dedi Sylvia. Dükkandaki rafta gerçekten değerli takılar ve tokalar vardı. Göz alıcıydı.

Shin ona baktı o ise raflara bakıyordu.

"Bir tane almamı ister misin?" dedi. Shin takıların zarifliğine baktı ve içlerinden bir tanesinin Sylviaya yakışacağını düşündü. Sylvia sessiz bir şekilde "hayır "dedi.

Shin Sylviayı dinlemeyecekti elbette. Hızlıca dükkana giriyordu ki Sylvia "beyaz saçlarınla girecek misin oraya gerçekten?" dedi tek kaşını kaldırarak.

Shin ilk şaşırdı. Sonra mantıklı bularak kafasındaki bereyi bütün saçlarını saklayacak şekilde düzeltmeye çalıştı.

"Tch olmuyor." dedi Sylvia yanına giderek. Shin'in kalbi hızlandı. Hemen kafasını eğdi.

Sylvia eldivenli küçük elleriyle saçlarını düzgünce berenin içine tıktı.

Sylvia daha bitiremeden bileğini tuttu ve dükkan'a girdi. "Aptal." dedi Sylvia.

Kısa bir süre sonra shin içeri seslendi. "Merhaba."

"hoşgeldiniz" diye bir yaşlı amcanın sesi duyulmuştu. Shin "Hoşbulduk efendim "dedi. Yaşlı adam gözlüklerini düzellti. İki küçük çocuk beklemiyordu tabi. O sırada shin dükkanda ki takılara göz gezdiriyordu. "Ne oldu küçük adam küçük arkadaşın için takılara mı göz gezdiriyorsun?" shin başını evet dercesine salladı.

O sırada Sylvia huysuzca durdu. 'Onla aynı yaşta, hatta bir ay büyük olmama rağmen... Gerçekten mi?' diye düşündü.

Bu sırada Shin'in gözüne çok güzel bir fanus içinde bulunan kırmızı hoş bir saç tokası çarptı.

"Bunun fiyatını öğrenebilir miyim?" dedi. O sırada Sylvia inanamaz bir şekilde baktı. Sylvia Shin'in üstünü çekiştirdi. Saçmalama der gibiydi.

Bu Shinin hoşuna gitmişti bile. "Ah  onu beğendin demek ama bu satılık değil evlat" dedi.

Shin "Neden efendim?" diye sordu. Adam buruk bir şekilde gülümsedi "Bu benim canım kızımdan kalan son şey...
ama sözüm olsun genç adam bir gün bu tokayı kendi ellerimle sana getirceğim ki yanında ki güzel kıza takabilesin" dedi.

Sylvia çekinerek shin'in yanında duruyordu şimdi. Neydi öyle? 'benim nerem güzel efendim?' diye düşündü.

Shin Yaşlı adam'a minnetle baktı. "Ama efendim böyle bir şeyi ben hak edemem." dedi shin. Yaşlı adam çocuğun kipriklerini ve kaşlarını fark etti. Sonra bozuk gözlerine vurup umursamadı. " Genç adam hak ediyorsun. Ne kadar iyi biri olduğunu hissedebiliyorum. Çok samimi geliyorsun bana... senin adın nedir, nerde yaşarsın?"

Shin yutkundu. "İsmim Shin efendim. Saray bölgesinde bir yerde yaşıyorum."

"Peki bu hanım efendinin ismi nedir? Neyiniz olur?" dedi.

Shin Sylvia'nın omzuna elini attı. "Sylvia. Benim arkadaşım." dedi Shin.

"Tanrım... Ziyaretime biri ziyaretime geleli uzun zaman olmuştu. İyi gençlere benziyorsunuz. Bu yaşlı adam fazla soru sorabilir kusura bakmayın."

"Yok efendim. Yeni insanlar tanımak eğlenceli."

Yaşlı adamın gülümsemesi büyümüştü. "Yaşınız kaç gençler peki? "

"ikimizde 16 yaşındayız. " dedi shin.
"Sylvia kızım daha küçük duruyor."

"Evet efendim. Genelde öyle derler." dedi Sylvia. Sonra ekledi. "Shin fazla uzun aslında"

Shinle yaşlı adam buna gülmüştü.

biraz daha sohbet ettikten sonra iyi günler dilediler. Dükkandan çıkarken yaşlı adam genç adamın arkadan çıkan saçlarını gördü. Yanlış gördüğünü düşündü.

Shin'e kanı ısınmıştı.

Dükkandan çıktıktan sonra Shinle sylvia aynı anda saç tokasına baktı.

" Bana alıp ne yapacaktın? Böyle şeyler takmadığımı bilirsin."

"Yakışcağını düşündüm." dedi Shin masumca. "Kendine tak. Sen benden daha güzelsin." dedi Sylvia.

"Kendine çirkin mi diyorsun sen?" Shin  bir eliyle Sylvia'nın yüzünü kabaca tuttu. Sylvia gözlerini büyülterek baktı.
Yavaşça yutkundu. "Çirkin olmam ya da güzel olmam seni mi ilgilendiriyor Prensim?"

Shin alaycı bir gülümseme takındı. "Belki."

.
.
.

Sylvia'nın İsyanı (Snk Fanfic√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin