41. bölüm|

221 18 48
                                    


"Sylvianın odasının anahtarını istiyorum."

Saçma bir şekilde konuşmasında gıcıklık yoktu. Komutan bile fark etmişti. İrie'nin canı sıkkın olduğu çok belliydi.

Aslında çoktan biliyordu bir gün izdivaç meselesinin olucağını. Pek hoşuna gitmemişti bu mesele. Sanki özgürlüğü elinden alıncakmış gibi hissetmişti.

O beynini bu meseleye takmıştı. O zaman Sylvia küçüktü. Kendini tuhaf hissetmişti. Sylvia ergenliğe girmiş genç bir kız, irie ise 20 yaşlarındaydı.

Çok takmadı. Sonuçta o veliaht prensti.

Sonra ise Sylvia'nın yavaş yavaş karakteri oturmaya başlamıştı. Gerçi ona olan tavırları sadece daha az sinirli olmuştu. O kadardı.

Sonra kız gözüne batmaya başladı. Kızlarla fingirleşsede komutan gelip uyarıyordu onu. Gülünç, bir çeşit kızının onurunu koruyordu.

Aslına bakarsanız. Sylvia ile ona izdivaç'ın açıklanmasında başlı başına numara yapmıştı. Karşılıklı izdivaçı istememe hakkında konuşup onu kendine aşık etmeyi felan planlamıştı.

O ana kadar 'neden konusu açılmadı' diye düşünüyordu zaten. Ona karışmıyordu çok aslında. Rahat bırakıp ona fedakarlık yapıyordu daha ne?

Açıkcası Sylvia Liebert'dan hoşlanıyordu. Aralarında bir ilişki olursa fena olmazdı.

Ufak bir detay vardı ama...

Sylvia fazla uzak.

Artık daha da uzak.

Komutan, İrie'nin emriyle başını eğdi ve konuştu. "Anlaşıldı prensim."

Komutan bir süre sonra anahtarı ona teslim etmişti. Yavaş adımlarla onun odasına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Anahtarı deliğe sokup çevirdi ve kapıyı açtı. Bir süre donup oraya baktı.

"Kimsenin girmesine izin vermediği odan bu mu Sylvia?" aklına shin'in rahatlıkla girebildiği geldi. "Tch."

İçeri girip geri kilitledi odayı. Shin felan girer(!).

Odaya göz gezdirdi. Sade bir odaydı. İrie'ye göre 'fakir'.

Gözleri bir yerde duraksadı. Duvarın bi kısmı neden böyle içine edilmişti. Duvara dayanılmış kılıcı görünce tuhafına gitti. "Manyak mısın nesin?"

Oraya adımlarını attı. Ellerini pürüzlü duvara sürttü. "Delseydin liebert."

Gülümsedi. Arkasını dönüp kollarını iki yana güzel bir şekilde açtı.

"Burda olduğumu bilseydin ağzıma sıçardın ama bak!" etrafta dans eder gibi dolandı. "Burdayım."

Gülümsemesi hafif düştü. "Bir daha ki sefere dövebilirsin Liebert.

Gidip dolabının kapağını nazikçe elledi. Sonra açtı.

Onun kafasında bir kızın dolabının kabarık astarlı elbiselerle dolu olduğu vardı.

Ama burda...

Kendininkilerinden bile daha erkek giysiler vardı. Sen nasıl bir alfasın sylvia?

"Giysilerini götürmeden gidecek kadar itici miydim ki?" Yanılıyordu. Götürmüştü zaten.

"Umarım mutlusundur." gülümsedi.

"Gıcık da kapıyordun bana, sevmiyordun da. Öldürme planları kurmuyorsundur umarım."

Bi çekmeceyi çekti. Ve geri kapattı. "Vay canına." iç çamaşırlarına bakacak kadar düşmemişti değil mi?

İçindeki sesi susturup uzaklaştı. Ayakkabılarını gördü. Merakla aldı ve numarasına baktı. Şaşırmadan edemedi cidden küçüklerdi.

Bir köşede pijamalarını gördü. "tanrım bu çok tatlı Sylvia!"

Eline aldı ve kokladı.

"İşte bunu alırım. Hayır alma dersen sütyenini alırım ona göre."

Kendi kendine güldü. "Buna hakkım bile yok... Ya da dur ben veliaht prensim yahu! Ama neyse arsızlaşmıycam. Zaten bakıp napıcağım ki? Üstünde görsem daha güzel olur..."

Şaka mı yapıyordu? Manyak gibi onu arzuluyordu. Burda olsaydı onu taciz etmemek için kendini zor tutardı.

Sylvia'nın banyosuna doğru gitti. Kapıyı açar açmaz onu gül kokuları karşıladı.

"Rasmen kraliyetin bütün temizlik malzemelerini buraya toplamıssın. Bu kadar da takıntılı mıydın?"

Ordan çıktı. Yatağı ona göz kırpıyordu. Yavaşça gitti. Hafif oturdu teredütle.
Eliyle nazikçe yorganı okşadı. Sonra yüz üstü daldı rasmen. Yastığı kafasına bastırdı.

"Çok güzel kokuyor yahu." gözleri doldu. "Saçmalama İrie. Sen lanet veliaht'sın."

Güldü. Lanet veliaht ha?

"Bir gün belki dönersin Sylvia. O zaman işte ben sana mükemmel davranacağım. Sadece bana temelli dönmeni bekleyeceğim."

Uğur getirsin bu bölüm
uɦu รɛѵiʆiyѳʀรuɳuzzzzzz<33333

Sylvia'nın İsyanı (Snk Fanfic√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin