Korkunç Bir Olayın İçinde

1.5K 55 9
                                    

Kapının eşiğinde öylece duruyordum. Babamın sesiyle kendime geldim. Kapıyı kapatıp içeri geçtim.
- Kimdi o, ne diyor, dedi babam.
- Önemli bir şey değil. Mektup işte. Bu arada sen niye bu evde tuhaflık var mı diye soruyorsun. Gerçekten bir şey mi oldu, dedim.
- Kiracı bu evden kaçın. Yoksa kızlarını bu evin bir parçası yapabilir dedi. Bende buralarda durup sorun var mı yok mu bakıcam. Bu süreçte de sizinle kalmaya karar verdim. Hem kızlarımın özlemini çekmemiş olurum bir süre, dedi.

Babamın yatağını hazırlayıp kendi odama çıktım. Mektubu açıp okumaya başladım. Mektupta şöyle yazıyordu.

Olanlardan kimseye bahsetme. Bahsedersen sende bu evin bir parçası olursun. Kendini ve aileni korumak için bu sırrı sakla. Olanların bende farkındayım. Bu ev tuhaf kendine ve ailene dikkat et. Kimseden bahsetme olanları. Merak etme tekrar görüşücez.

Babama bir şey anlatmamakla iyi etmişim. Fazla kafaya takmamaya çalıştım. Ve uyudum. Sabah çok erken kalktım. Bir süre camdan dışarıyı izledikten sonra içeri kahvaltı hazırlamaya gittim. İçeride masa hazırdı ve üstünde bir not vardı. Babam yazmış. Afiyet olsun diyordu.  Kahvaltı yapmaları için kardeşlerimi uyandırdım. Kimse konuşmadı masada.
- Ne oldu sabah sevincinize, dedim.
- Deniz neden bu sırrı bizden sakladın, dedi Başak. Tedirgin bir şekilde:
- Ne sırrı, dedim.
- Mektupta yazanların hepsini okuduk ve bunu bozden neden sakladığını merak ediyoruz, dedi Duru. Ardından:
- Bunu babama söyleyeceğiz, dedi.
- Sakin söylemeyin. Mektubu okuduysanız başımıza ne geleceğini de biliyorsunuz da. Bu olay aramızda kalsın. Babama bir sey bahsetmeyin. Oda bu durumdan şüpheleniyor. Kendi aramızda çözüm bulmaya çalışalım, dedim ve kahvaltıya devam ettik. Herkesin yüzü asıktı. Bu olay nasıl buraya kadar geldi anlamadım. Ama bir çaresini bulup bundan kurtulmamız gerekiyor hemde bir an önce. Okula gelmiştik. Hemen sınıflarımıza geçtik. Derste bu olayı düşünüp durdum. Neden başkası değil de biz. Bizle sorunu ne bu tuhaf evin. Artık o kadar düşünmekten kafayı yedim. Biraz daha düşünürsem evle konuşmaya başlayacağım. Teneffüs zili çaldı. Hava almak için dışarı çıktım. Ama çıkmaz olsaydım. Bahçede pizzacı çocuk vardı. Fakat öğrenci olarak geldi. Hemen yanına gittim.
- Ne yapıyorsun burada, dedim. Osıra kardeşlerim geldi.
- Kim bu çocuk, dediler.
- Mektubu yazan çocuk, dedim. Hemen yüz ifadeleri değişti.
- Okyl çıkışı okulun yanındaki kafeye gelin. Anlatacak şeylerim var, dedi pizzacı çocuk.
- Adın ne, dedim.
- Ada, dedi. Nedense bu ad bana çok tanıdık geldi. Bunu düşünmeye vaktim yoktu. O sıra zil çaldı. Sınıflara dağıldık. Okulun bitmesini dört gözle bekliyodum. Acaba Ada bana diyecekti. Meraktan çatlayacaktım. Öğretmen kafamın derste olmadığını anladı ki bana sori sordu. Ama soruyu yaptığım için yüzü düştü. Gurur duyması gerekiyordu. Çünkü hem dersi dinlemeyen hem de soruyu çözen akıllı bir öğrencisi vardı. Teneffüs zili çaldı. Sınıftan çıkarken öğretmen bana seslendi yanına çağırdı.
- Deniz kendine dikkat et. İleride kötü şeyler olabilir, dedi.
Öğretmen çıktı. Ben olduğum yerde kala kaldım. Adı Berkay olan bir çocuk beni dürterek şoktan çıkardı.
- Teşekkür ederim, dedim.
- Ben Berkay. Ya sen, dedi.
- Deniz, dedim.
- Dışarıda konuşmak ister misin, dedi.
- Olur, dedim.
Dışarı çıktık. Hala şokun etkisi vardı üzerimde. Artık kimden korkucağımı bilemiyorum. Çevremde sanki korku filmi çekiliyomuş, bende onun baş karakteriyim sanki. Korkudan ellerim titriyordu. Bahçede yürürken bizim kızlarla karşılaştım. Dışarıdan halim o kadar belli olmuşki bana ilk soruları " Ne oldu, iyimisin. " oldu.
- İyiyim, dedim. Okulun bitmesini istiyorum artık. Daha fazla katlanamazdım bu olanlara. Zil çaldı. İçeri girdik. Sırama oturup kendimi teselli etmeye çalıştım. Ama faydası yoktu. Çok yorulmuştum. Nefes alıp vermekte zorlanıyordum. Öğretmen sınıfa girdi. Ayağa kalktık. Onu bile zar zor yapıyordum. Dersi dinlemeyip uyumaya çalıştım. Uyumuşum da. Zilin sesiyle uyandım. Nihayet eve gidiyordum. Kapının önünde Duru ve Başak'ı gördüm. Çantamı alıp yanlarına gittim. Eve kadar konuşmadık birbirimizle. Eve geldik. Üstümüzü değiştirip okulun yanındaki kafeye gittik. Ada camın köşesinden bir masaya oturmuş bizi bekliyordu. Usulca yanına gittik. Masaya oturduk. Ada:
- Çok korkunç bir olayın içine düştünüz. Ve bundan kurtulmanız zor. Sadece bana güvenmenoz lazım, dedi ve kafeden uzaklaştı. Ne olduğunu anlamadık. Bir bildiği vardır diye kafaya takmadık. Eve gittik. Ama kapıyı açmayla olduğumuz yerde dona kaldık.

Tuhaf BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin