Rüzgar?

145 14 2
                                    

Ece'den telefonu alıp mutfağa koştum. Koşarken fotoğrafları siliyordum. Ama bir fotoğraf gördüm. O fotoğraf her şeyi değiştirdi. Fotoğraf sanki umumi bir tuvalette çekilmişti ama önemli olan bu değildi. Fotoğrafta kanlar içinde yatan bir adam vardı. Ve adam benim babamdı. Ona sorucam sorularım olan babam. Beni kandıran adam.

- Ahsen gerçekten...

- O öldü mü?

- Evet.

- Kim öldürdü.

- Rana baban seni çok se....

- Kim öldürdü diye sordum.

Sibirlenmiltim. Ona soracak sorularım vardı ve onu ben öldürecektim. Bunu kim yapar. Yoksa. Yüzümü Alper'e döndüm. Bana bakıyordu. Yavaşça ona yürüdüm. Gözlerimden yavaşça yaşlar süzüldü.

- Lütfen yapmadım de. Lütfen.

- Ahsen ben çok üzgünüm ama

- Ne ama? Tamam her şeyi biliyor olabilirsin. Ama hayatıma karışma. Yapma artık. Çünkü kendime çok kızıyorum. Neden benim bilmediğim bir şeyi bilebiliyor diye. Ama kızmak zorunda değilim. Bunu kendime yapmak zorunda değilim. Artık seni görmek istemiyorum. Mümkünse bu gece ya da sabah git.

- Ahsen bak olay düşündüğün gibi değil.

- Siz hiç konuşmayın. Madem biliyordunuz neden beni zora sokuyorsunuz. Ben size nasıl anlatıcam diye kaç gece uyumadım haberiniz var mı. Onları nasıl üzmeden anlatırım diye. Kendilerini hiç bir şeyden haberdar olamadık diye suçlaması lar diye. Ama bakıyorumda burada hiçbir şeyden haberi olmayan benim. Hiç mi düşünmediniz bu kız bunları öğrenirse diye. Ne yapar diye.

- Rana çok düşündük ve

- Ve bana söylememeye karar verdiniz. Öyle mi.

- Öyle gözüküyor ama gerçekten

- Tamam. Daha fazla dinlemek istemiyorum.

Telefonu Ece'ye verip dışarı çıktım. Arabaya binip tuhaf evime doğru yola çıktım. Babama soramadıklarımı Mavi Sakal'a sorarım ben de. Ayağımı gaza bastım olağan hızımla arabaları geçip tuhaf evin olduğu caddeye geldim. Etrafta kimse yoktu. Ev sanki parlıyordu. Evin kapısının önüne geldim. En son bu evin anahtarını naotığımı hatırlamıyorum. Şimdi içeri nasıl gireceğim. Ben bunları düşünürken kapı kendiliğinden açıldı. İçerisi en son bıraktığım haldeydi. Acaba Mavi Sakal neredeydi. Aşağıdan gülme sesleri geliyordu. Merdivenlerden hızlı adamlarla indim. Evet Mavi Sakal buradaydı ama yalnız değildi. Yanında Açelya, Ada ve bazı askerler vardı. Bir an için gitmekte kararsızlık duydum ama gitmemem için hiç bir neden yoktu. Oturduğu koltuğun önüne oturdum.

- Baya mutlu gözüküyorsun arkadaşlarınla.

Başımı Açelya'ya çevirdim. Rahatsız olduğu her türlü belliydi. Sonra başımı Ada'ya çevirdim.

- Ee sevgilin nasıl.

Cevap vermedi.

- Gerçi şuan konumuz bu değil.

- Herhalde teklifim için geldin.

- Gücünü ona vericek misin? Hıh. Gardını hemen düşürmüşsün.

- Üzülerek söylüyorum ama onun için gelmedin.

- O zaman gidebilirsin.

- Açelya daha sana bulaşmadım diye böyle rahatsın ama ayağını denk al. Çünkü sıra size gelecek. Ve hatırlatırım bu ev benim. 

- Ne için geldin.

- Meselyi bilirsin sanıyordum.

- Haa şu olay. Sana söylemiyecekler sanıyordum.

Şuan yerimde duramıyorum ama sakin olmalıyım.

- Söylediler. Ne de olsa ben onların arkadaşıyım ve olay benim etrafımda dönüyor.

- Peki benden ne istiyorsun?

-O adam kimdi?

- Gerçekten çok salaksın. O adamın gerçek baban olmadığını. Berkay'ın benim ajanım olduğumu nasıl anlamadın anlamıyorum. Galiba eski ritminde değilsin ha.

Buna dayanamıyorum. Açelyayı yakasından tutup duvara dayadım.

- Beni sinir ediyorsun. İlla seni öldürmem mi lazım.

- Arkamda bir şey hissettim. Silah namlusu gibi bir şey.

-Ooo benim fanımda buradaymış.

- Bunları çözdüğüm üzü sanıyordum Berkay.

- Diğerlerini de getirirsin sanmıştım. Biraz eğlenirdik erkeklerle.

- Sana bu zevki yaşayacağımı sandın mı?

- Evet. Ne de olsa istediğim her şeyi yapıyorsun. Şimdi ellerini havaya kaldır istersen.

- Bırakmassam.

- Ölürsün.

- Emin misin?

Mavi Sakal bana yardım... Dur bu sefer ondan yardım istemicektim ama o gelecek mi. Ben naptım. Bir anda cam kırılma sesi geldi. Arkamdaki namlu gitmişti. Arkamı döndüm. Karşımda siyah kapşonlu biri duruyordu. Diğerleri de buradaydı. Şuan onlara dediklerimden o kadar pişmanım ki. Onlar sadece bei korumak istemişlerdi. Alper bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Yerde yatan şahsiyet:

- Arkadaşların olmadan hiç bir şey yapamıyorsun. Hala çok güçsüssün.

Ayağımla yüzüne vurdum. Sızlandı.

- Sen arkadaşlarınlasında noldu. Hem evet, ben onlarsız hiç bir şey yapamıyorum.

Evden herkesi temizlemiştik  ama biri hariç. Mavi Sakal etrafta yoktu. Yukarı katta dur diye oraya çıktım. Ama oradada yoktu. Gözüme odam ilişti. Bir şey beni oraya doğru çekiyordu. Odama girdim. Ve tekli koltuğun üzerinde bir karartı gördüm. Bu Mavi Sakal'dı.

- Korktunda saklanıyor musun?

- Hayır seni bekliyordum.

- Saklanarak beni bekliyordun.

Güldü.

- Senden korktuğumumu sanıyorsun.

-Korkmuyorsan niye saklandın.

Havalanarak bana yaklaştı. O sırada içeri Alper girdi. Ve beni kendine doğru çekti.

- Oooo Rüzgar beyefendi de gelmiş.

- Rüzgar?

Tuhaf BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin