- Burası...
- Krallığına hoşgeldin Ahsen.
- Sen ne saçmalıyorsun.
- Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorsun.
- Neyi hatırlamıyorum.
- Merak etme her şeyi hatırlıyacaksın. Ama ilk önce seni doyuralım. Acıktığına eminim.
- Sen kimsin ve beni nasıl bu kadar iyi tanıyorsun.
- Beeeeen..... Onuda öğreneceksin. Şimdi aileni görmek istemez misin? Ha bir de yemek.
Ailem mi? Dur bir saniye. O Beyaz Işık buradan yayılan ışığa çok benziyor. O zaman gördüğüm kişiler gerçekten anne ve babam. Peki ya abim. O gerçek mi? Ne tür bir şeyin içindeyim ben böyle. Ve neden hiç bir şey hatırlamayan benim. Eylül ve Ece nasıl acaba. Benden sakladıkları sır bu muydu yoksa. Alper'i gerçek adı Rüzgar. Bu da mı bir sır. Rüzgar adını sakladıysa diğerlerinde saklamıştır. Ben bunları düşünürken baya ilerlemiştik galiba. Etrafımızda insanlar gözükmeye başlamıştı. Hepsi yardıma muhtaç gözüküyorlardı. Burası benim krallığımsa bu yardıma muhtaç insanlar benim halkım mı? Ve onların bu halde olması benim mi hatam. Bir tane çocuk yanıma gelip ayaklarıma yapışmıştı.
- Kraliçe bize yardım et. Sen gittikten sonra evimizi yaktılar ve annem çok hasta. Lütfen bize yardım et.
Eğilip küçük çocuğa sarıldım. Sırtına hafif vuruşlarla
- Senin adın ne küçük çocuk.
- Aykut. Benim adım Aykut.
- Peki Aykut. Sana bir soru sorabilir miyim?
Kafasını evet anlamında salladı.
- Evinizi kim yaktı?
Çocuğun gözleri korku ve acıyla bana bakıyordu.
- Canavarlar. Onlar çok korkunç. Evimizi yakıp gittiler. Buradaki herkesin evini yaktılar. Ve birçok kişi hasta. Bunlara annemde dahil. Kraliçe lütfen bize yardım et.
Neden onlara yardım etmiyeceğim gibi bana yardım et diyordu. Ben buraya ne yaptım. Kahretsin hiç de bir şey hatırlamıyorum ki.
- Peki Aykut. Beni annene götürür müsün?
Bu sefer çocuğun gözleri mutlulukla bana bakıyordu. Yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Elimi tutup çekiştirmeyr başladı. Bunun üstüne bende küçük bir kahkaha attım. Ama Mavi Sakal beni durdurdu. Çocuğa eğilip
- Nineye gidip benim gönderdiğimi söyle ve gerekli ilaçları al tamam mı. Şuan kraliçenin işi var.
Çocuğun yüzü birazcık düşsede hala gülüşünden ödün vermiyordu. Kafasını aşağı yukarı sallayıp koşarak gitti.
- Ne işimiz var.
- İlk önce sildiğim anılarını geri getirip, ailenle yemek yiyeceğiz.
- Tamam.
Sildiğim anılar mı
- Dur ne!! Benim anılarımı sen mi sildin. Sen........sen nasıl karliçene itaatsizlik yaparsın.
Kahakaha attıktan sonra
- Hemende alıştın kraliçeliğe.
Doğru sarıyo.
- Bunu sonra konuşucaz. Şimdi anılarımı geri getirelim ve şuraları yaşanıcak bir hale getirelim. A bir de ben yemek yiyorum da bunlar neden yemiyor. Kralıçeyim diye mi? Kabuk etmiyorum.
- Merak etme onlara çok iyi bakılıyor. Ama bazılarının durumu ağır. Aykut'un annesi gibi.
- Bi çözümü yok mu?
- Var.
- Peki neden bu vakte kadar uygulamadınız.
- O çözüm sensin kraliçem. Burayı sen hayata döndürebilirsin.
- O zaman hala ne duruyoruz.
![](https://img.wattpad.com/cover/155174087-288-k660941.jpg)