"Kim Kapıyı Açarsa Ay Kırallığı'nı Ona Vericem"

103 12 9
                                    

- Seni çok özledim sevgilim

Diyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Hareket ettirmiyordu. Sadece öyle bekliyordu. Yavaşça geri çekildi ama birbirimize hala çok yakındık. Kendimi tutamadım ve güldüm. Ben ciddiyete gelemem. Gülmeme ilk başta şaşırsada sonradan o da bana katıldı.

- Hadi balo alanına gidelim. Geç kalıcaz.

Ellerini ellerime kenetleyerek yürüdü.

- Orda seni kimse tanımıyor. Başka gelen gezegenlerde kişiler var. Bir süre burada olmadığın için senden haberler yok. O yüzden hava atman için çok iyi bir ortam.

- Ah beni ne de iyi tanıyorsun sen. İkimizde güldük. İlerledikçe ışıklar gözükmeye başladı. Adımlarımızı biraz daha hızlandırdık. Gördüğüm şeyle olduğum yere çivilendim. Rüzgar gülümsemesini daha da büyüterek bana bakıyordu. Önümde kocaman Tuhaf Evim duruyordu. Ne özlemişim ama. Evin çevresi bahçeliydi ve demir çitlerle kaplıydı. Girmek için küçük bir kapı vardı. Kapıdan içeri girmemizle bütün kızların bakışları Rüzgar'a döndü. Yavaş be gözlerinizle yediniz çocuğu. Kesinlikle ben öyle bir şey hiç yapmadım. Etrafa göz gezdirdim. Bütün davetliler bahçedeydi. Neden evde değillerdi ki. Mavi Sakal mikrofona;

- Evet sayın davetliler. Herkes sıkıldı ve eve girmek istiyor. Ama o kadar kolay değil. Aramızda küçük bir rekabet yapalım. Kapıyı kim açarsa  Ay Kırallığı'nı ona vericem.

Son cümleyi söylerken bana bakıyordu. Fısıldayarak "seni gidi seni" dedim. Anlamış olacakki yüzündeki gülümsemeyi daha da büyüttü.

- Evet ilk önce kim gelmek ister?

- Desene Ay Kırallığı kolaylıkla elime geçicek.

Bu kapıdan girdiğimizde Rüzgar'a bakan kızların arasındaydı. Rüzgara dönüp;

- Bu kız kim?

- Merkür'ün veliaht kraliçesi.

- Ve seni bakışlarıyla yiyen veliaht kraliçe.

Bunu dememle anlıma dudaklarını bastırdı.

- Seni deli gibi seven Rüzgar'ı bakışlarıyla yiyen veliaht kraliçe.

Utandım. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyorum. Hemen önüme döndüm. Kız kapının önünde 10 dakika civarı durdu. Kapı açılmadı. Davetliler kıkırdamaya başladılar. Kızın yüzündeki gülümsemenin yerini sinir almıştı. Hızlı adımlarla eski yerine geçti. Ondan sonra bir kaç kişi daha denedi. Ama boşaydı. Hiç kimsede kapı açılmadı. Davetlilerin arasından bir adam;

- Yeter artık aç şu kapıyı.

Diye bağırdı. Mavi Sakal bana baktı. Sonra herkesin bakışları bana döndü.

- Ayın Kraliçesi. Lütfen kapıyı açar mısınız?

- Ayaklarım koptu bir zahmet açayım.

Davetlilerin fısıldaşmalarını duyuyordum. Rüzgar'ı peşimden sürükleyerek kapının önüne geldim. Bir süre bekledim. İlk önce kalkan Merkür'ün beni deli gibi seven Rüzgar'ı bakışlarıyla yiyen veliaht kraliçe;

- Ne güzel açtı ama.

Diyip kahkaha attı. Diğer davetlilere ona eşlik etti. Başımı ona çevirerk;

- Bence de.

Dedim. Ve kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Yüzü domatese döndü. Oh canıma deysin. Kudur. Çıldır. Ağla. İçeriden uğultu bir ses geldi.

- Hoşgeldin sahip.

Herkes ağzı beş karış açık bize bakıyordu. Sesimi yükselterek;

- Hoşgeldim evim evim, TUHAF EVİM.

Tuhaf BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin