- Rüzgar mı?
-Ahsen şuan buradan gitmemiz lazım.
- Neden kaçıyorsun Rüzgar. Yoksa ona daha anlamadın mı?
Alper yine mi yalan söyledi. Ama bu seferki mazereti ne? Ve bana daha neyi anlatmadı.
- Alper o ne diyor?
-Ahsen gidelin artık.
- Alper bana daha ne anlatmadın? Bana yine mi yalan söyledin? Benden sakladığın şey ne. Söyle artık. Yoksa işler daha da çok karmaşık hal alacak.
- Tamam, anlatıcam. Ama önce eve gidelim.
- Seninle sonra hesaplaşacağız Mavi Sakal.
- Tekrar görüşmemiz yakın zaten.
Alper beni kolumdan çekip dışarı çıkardı. Hızlıca yürüyorduk. Neden sakladığı şeyi bana anlatmıyor ki. Bu kadar gizli olan ne. Merdivenlerden inerken ayağımı burktum. Düşecekken Alper beni tuttu. Gözlerimizin içine bakıyorduk ve Alper'in gözlerinin içinde büyük bir endişe vardı.
-İyi misin?
- Evet.
Ama yalan. İyi değildim. Bileğim acıyordu. Merdivenlerden adım atıcam ama ayağım bir türlü varmıyordu. Alper durumu anladı ki beni kucağına alıp merdivenlerden indik. Kalbinin sesini duyuyordum. Çok hızlıydı. Yüzünün kenarlarından ter tanecikleri akıyordu. Korkmuştu. Aşağı indiğimde Ada, Açelya ve diğer kişiler vardı. Eylül ile Ece bileklerini bağlamışlardı. Hepsi pertti. Alper beni yere indirdi. Ayağımın üstüne zar zor basıyorum. Gözlerim Berkay'a kaydı. Ağzı burnu hep kan içindeydi. Hakketti ama. Eylül ile Ece deftere bir şeyler yazıyorlardı. Büyük ihtimalle ne halde olduklarını ve olayların nasıl böyle geliştiğini kağıda yazıyorlardı. Alper silahlarını alıyor ve ellerini sıkı bağlanıp bağlanmadığını kontrol ediyordu. MC ile Mert Ali de ona yardım ediyordu. Peki Rüzgar meselesi neydi. Mavi Sakal neden ona Rüzgar dedi. Yoksa gerçek adı Rüzgar mıydı. Neden bana adı konusunda da yalan söyledi ki.
- Tamam, her şeyi yazdık. Gidebiliriz.
Herkes kapıya doğru yönelip yürümeye başladı. Ama ben yürüyemiyordum.
-Şey...
Herkes arkasını döndü. Alper ile göz göze geldik.
- Siz devam edin. Biz geliyoruz.
Bana doğru yürümeye başladı ve beni kucağına aldı. Beni nasıl taşıyor acaba. Açıkçası ince sayılmam.
- Böyle alışma. Seni her seferinde taşımam.
-Ama yürüyemiyorum.
Dışarı çıktık. Alper bir şeyler söyledi ve ev yerinden kayboldu. Nasıl???
- Bunu nasıl yaptın? Ben bile ona sözümü dinleyemiyorum. Sen nasıl yapabildin?
- Bu da benim sırrım.
- Ya Alper.
- Sus da uyu. Yoruldun.
Haklıydı. Yorulmuştum ve uykum vardı. Ama dur. Bana daha anlatacakları vardı. Böyle kaytaramaz.
- Yorulmuş olabilirim ama bana anlatacakların var. Bana her şeyi anlatacaksın.
- Gerçekten çok inatçısın.
- Nasıl inatçı, olaylar benim etrafımda dönüyor ve benim hiç bir şeyden haberim yok.
- Eve gidelim de öyle tartışalım.
- İyi fikir.
Anahtarları ona verdim. Bende yanına oturdum ve eve gittik. Eylülgil bizden önce varmıştı. Kapıyı Ece açtı.
- Nerede kaldınız siz?
- Ece herkes içeride mi?
- Evet.
-Tamam sende geç, bana her şeyi anlatın artık. Kızmıcam.
Ece Alper'e baktı. Alper'e başını hafifçe aşağı yukarı sallayarak onay verdi. Artık her şeyi öğrenicem. İçeri geçtik. Herkesin salonda olduğundan emin olduktan sonra
- Hadi söyleyin. Benden ne saklıyorsunuz.
Alper tama söze başlıcaktı ki kapı çaldı. Açmaya gittim. Kapıyı açmamla önümün kararması bir oldu. Biri kafama bir şey geçirmişti.
- İmdaaat. Eceeeee. Eylüüül.
Kollarımı çok sıkı tutuyordu. Hareket edemiyordum. Alper'i sesini duymuştum. Ama sadece duymuştum. Kimse yardıma gelmiyordu ve beni çekerek sürüklüyorlardı. Gitmemek için inat ediyordum. En sonunda kafama sert bir darbe indi. En son duyduğum şey "Artık evlenebiliriz."
![](https://img.wattpad.com/cover/155174087-288-k660941.jpg)