Ve Yine O Beyaz Işık...

135 11 0
                                    

Şuan camdan atlasam çok dikkat çeker miyim? Hayır, neden? Neden ben? Çocuk bana doğru geliyordu. Yalnız oturma hayallerim suya düştü. Çantamı kendime doğru çekip pencereye yaklaştım. Yanıma oturdu. Ve bana gülümsedi. Çocuğa hala bakıyordum. Hızlıca kafamı ön tarafa çevirdim. Hoca konu anlatmaya başlamıştı. Bende yanımda getirdiğim boş defteri çıkardım. Yan sırada bir ötede Ece ile Eylül oturuyordu. Gizlice onlara baktım. Gülüyorlardı. Ben burada ölüyorum. Neyse. Hoca;

- Evet arkadaşlar kitabımızın 198.sayfasını açalım.

Benim kitabım yok. Teneffüste alıcakdım ama şimdi alsaydım keşke. Şimdi yanımdakinden istemek zorundayım. Ama korkuyorum. Bir saniye. Neden korkuyorum. Hem siyah kapşonlu çocuk olmayabilir. Her siyah kapşonlu giyen o olamaz. Rana ne bu heyecan.

- Acaba kitabı benimle paylaşabilir misin?

- Ah. Tabi ki.

Kitabı benim olduğum tarafa itti ve başını sıraya koyup kitaba baktı. Ya da dışarıya. Tam anlayamadım. Ona bakmayı kesmeliyim. Rahatsız olacak. Hoca konuyu anlattı ve not tutturdu. Bunları yapmamız 40 dk aldı ve zil çaldı. Alper kapşonunu kafasına çekmiş gözleri kapalı yatıyordu. Onu rahatsız etmek istemedim ama buradan çıkmam lazımdı. Ece ile Eylül'ü yanına gidip kitapları almalıydık. Elimle ona hafifçe dokundum. Gözlerimi hafif aralayıp bana baktı.

- Rahatsız ediyorum ama kalkıcamda

  Sözümü bitirmeden ayağa kalktı ve sıranın dışına çıktı. Ben de kapının önünde beni bekleyen arkadaşlarımın yanına gittim. İstemeden arkamı dönüp çocuğa baktım kapşonu kafasında tekrar yatmıştı. Ece kolumdan çekiştirerek;

-Eeee. O kim?

- Kim kim?

- Yanında oturan çocuk. Adıııı... Hah. Alper.

- Ne saçmalıyorsunuz siz.

- Rana ders boyu çocuğa bön bön baktın. Neredeyse herkes size bakıyordu. Özellikle kızlar. Galiba popüler bir çocuk.

- Size anlatıcam. Ama ilk önce kitapları almaya gidelim.

  Kitapları aldık ve zil çaldı.

- Yaaa. Ahsen daha o çocuğun kim olduğunu anlatacaktı.

- Diğer teneffüs anlatır artık.

- Anlatmıcam galiba.

-Neden.

- Yine sırada yatarsa onu kaldıramam.

- Neden? Utanıyor musun?

- Ece, sınırını aşma. Rahatsız olmasın diye.

- Yani rahatsız olmasın diye kaldırmaya utanıyorsun.

- He Ece he. Öyle.

Sınıfa girdik. Alper hala yatıyordu. Onu gerçekten rahatsız etmek istemiyordum. Çünkü ben rahatsız oluyordum. Tanımam etmem. Okul forması beyaz üst ile siyah pantalondu. Etek olmadığı için sıranın üstünden atlayarak yerime oturdum. Oturmamla kafasını kaldırması bir oldu.

- Sen...

- Ben.

- Söyleseydin kalkardım.

-Seni rahatsız etmek istemedim. Hem bana böyle dersen zırt pırt seni kaldırırım. O yüzden yapma.

- Peki her seferinde sıranın üstünden atlıcak mısın?

-( Kafamı sallayarak) Evet.

  Hoca içeri girmişti. Herkes ayağa kalktı. Ders galiba resimdi. Çünkü herkes resim çantasını çıkarmıştı. Hoca herkese" Bugün serbestsiniz. Hayal gücünüzü kullanın ve çizin. Bakalım nasıl eserler çıkacak. " dedi. Sonra hocanın gözleri Ece ile Kumsal'ı gördü süzdü ondan sonra gözü bana kaydı beni süzdü. En son göz göze geldik. Hoca;

Tuhaf BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin