"Her zafer bir yenilgiye gebedir!"
Bir savaşın ortasında kalmış gibi hissediyordum. Feci bir savaşın ortasında kalmış gibi...
Bu savaşın bir kazananı olacaksa o kişi ben olmayacaktım. Bunu biliyordum. Benim verdiğim savaş çoktan bitmişti ve ben kaybetmiştim. Kendimi, aşkımı ve en önemlisi geleceğe dair umudumu.
"Ne saçmalıyor bu adam?"
Emir yeri gögü inletirken Alparslan'ın elini daha sıkı tuttum.
Nasılda yarı yolda bırakmıştı beni?
Nasılda yıllarca ben acı içerisinde kıvranırken gününü gün etmişti?
Acı çeksin istemeyen benliğim şimdi eline geçen ilk fırsatta hiç tereddüt etmeden yapıyordu bunu. Emir acı çeksin diye Alparslana sığınıyordu. Bu dünyada var olan en tehlikeli silah canı yanan bir kadındır. Çünkü ne zaman ve nerede patlayacağı belli olmaz.
"Doğruyu söylüyor." fısıltım geceye bomba gibi düşerken Alparslanın dudakları iki yana kıvrıldı.
Memnun ifadesi sinirlerimi bozarken elimi avuçlarından çekmek istedim. Ona bunun hesabını soracaktım. Bizi el ele görmesi yeterli bir cevapken sevgili sıfatını koymasına hiç gerek yoktu.
"Şimdi." dedi Alparslan bir adım öne çıkarak "Defol buradan! Ve bir daha Bahar'a yaklaşmayı aklının ucundan dahi geçirme. Bir dahaki sefere bu kadar anlayışlı davranmam."
Pervasızca savurduğu tehdit içimi kavurarak bedenimde dolaştı. Her saniye bir öncekinden daha ağır bir yük bırakıyordu omuzlarıma. Ağlamama ramah kalmıştı. Dizlerimin üzerine çöküp, çığlık çığlığa ağlamamak için direniyordum. Beni ayakta tutan şey ise Alparslanın sert tutuşuydu. Belki farkında değildi ama canımı yakacak kadar sıkı kavramıştı elimi.
"Gitmeyeceğim!"
Alparslanın sakin sesine tezat çıkan sesi oldukça kararlıydı.
Babam "Evladım, laftan anlamıyor musun? Kızım seçimini yapmış. Eğer hemen gitmezsen polisi arayacağım artık." diyerek Emir'i gitmeye ikna etmeye çalıştı.
Belkide ilk daha Emir'e bu kadar sabırlı davranıyordu. Yangına körükle gitmemek için alttan alıyordu.
"Gitmeyeceksin öyle mi?"
Alparslanın sakin sesi artık ürpermeme sebep olurken yüzüne baktım. Çelik gibi sert duran ifadesi öfkesini yansıtırken nasıl olurda sesini bu kadar sakin tutabiliyordu?
"Öyle! Madem ben kaybettim seninde kazanmana izin vermeyeceğim Koraltan. Her şeyi anlatacağım ona. Onu nasıl kandırdığını bilecek."
Kandırmak?
Alparslan elini elimden çekerek Emir'in üzerine atıldığında her şey o kadar hızlı gelişti ki hepimiz neye uğradığımızı şaşırdık. Benim tiz çığlığım Alparslan'ın savurduğu küfürlerin arasında yok olurken babam Emir'i kurtarma çabasındaydı. Emir aldığı yumruk darbesi ile yere savrulmuştu. Alparslan ise bunu fırsat bilerek çoktan Emir'in üzerine çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEZEYAN
RandomSinsice oyunlar oynayan o değilmiş gibi gözlerime bakarken benliğim önünde diz çökmüştü. "Böyle olsun istemedim." Fısıltısı kulaklarımda çığlıklara dönüşürken yaşlı gözlerimi kuzguni gözlerine sabitlemiştim. Bir enkaz olarak geldiğim kalbinden şimdi...