23. Bölüm

3.6K 151 17
                                    

Zeynep Bastık - Gül beyaz gül şarkısında okumanızı öneririm.
  
                                   Keyifli okumalar.

Bazen korku o kadar kuvvetli olur ki bir süliet gibi karşımıza dikilirdi. Tam gözlerimin içine bakıyordu şimdi o süliet. Kapının önünde elindeki silahı Alparslan'a doğrultmuştu.

"Emir." dedim titreyen sesimle.

Dilim damağım kurumuş, kalbim normal ritminin dışına çıkmıştı.

"Kandırdın beni!"

Haklıydı. Gözlerinden yaşlar akarken cümlerinin doğruluğu kalbimi eziyordu. Ona acıdığım için değildi bu kalbimdeki sancı. Onlara kızarken şimdi yalan söyleyen taraf olmak  kanıma dokunuyordu. Alparslan hemen önümde duruyordu ve yüzü Emir'e dönüktü.

" Nasılmış?" diyen Alparslan'ın sesindeki alaylı tınıyı en aptal insan dahi fark ederdi.

"Bu oyun bu gece bitecek."

"Emir bırak şu silahı. Yalan söyledim çünkü..."

"Çünkü benim üzülmemem için seni feda etti. Benim için seni hiç düşünmeden harcadı."

Gözlerime dolan yaşlar sicim gibi yanaklarıma dökülürken "Alparslan." dedim. Kalbim yeterince kırgındı zaten ona şimdi kalkıp bir de Emir'in canını yakmak için beni kullanması... Ahh bu yaptığı ilişkimize nasıl zarar veriyordu bir bilseydi. Kuzguni gözleri kısa bir süreliğine bana döndü fakat bir boşluğa bakıyormuş gibi boş, hissizdi. İlk defa bana bu kadar hissiz baktığını fark ettim. Emir silahın emniyetini açtı.

"Hayır! Sadece kafası karıştı. Sen... Sen onu yalanlarına inandırdın."

Bedenim titriyordu. Yinede yanlarına kadar gittim. Artık her ikisininde yüz ifadesini görüyordum. Korkunç görünüyorlardı. Emir'in şizofrenliği mi yoksa Alparslan'ın sakinliği mi daha ürkütücüydü kadar veremiyordum. Beni görmüyor gibiydi. Beni gözden çıkarmış gibi bakıyordu. Yalvar yakar gönlümü almaya çalışması yalan mıydı?

"En sevdiğinin elinden alınması neymiş öğrenmişsindir artık."diyen Alparslan gülerek bana baktı ve" Onu sana vermeye hiç niyetim yok Emir. Onu benden almak için beni öldürmen bile işe yaramaz. Senin gibi canını değil ben onun kalbini, ruhunu aldım. "

Yanılıyordu. Canımı defalarca almıştı. Belki farkında değildi ama şu sözleriyle beni öldürüyordu. Dönülmez bir yola sürüklüyordu. İlk defa beynim kalbimin yanında olarak Emir'in canını yakmak için yapıyor diye beni ikna etmeye çalışıyordu.

" Benim yanımda olmayacaksa seninlede olamaz." dedikten sonra tetiğe bastı.

Hiç beklemediğim bir şey olmuş, saniyeler içerisinde namlu beni bulmuş ve ateşlenmişti. Dizlerimin üzerine düştüm. Sol göğsümde derin bir sızı ve tişörtümde her saniye büyüyen kırmızı bir leke... Yüz üstü yere düşerken Alparslan'ın sesini duydum.

"Bahar!"

Duyduğum bu ses tonuna o kadar aşinaydım ki... Babamın beni kanlar içinde bulduğu her intihar girişimimden sonra bu acı haykırışı duyardım. Keşke babamı affettiğimi söylemiş olsaydım. Keşke içten bir affediş olmasa bile babam onu affettiğimi sansaydı. Bir ömür boyu kalbinde böyle bir acıyla yaşasın istemezdim. Alparslan yanıma gelerek yanımda diz çöktü. Bir türlü dinmek bilmeyen yaşlar hala yanaklarımdan akmaya devam ederken onu görmemi engelliyordu.

"Bahar."dedi şoka girmiş gibi. Ellerini nereye koyacağını, bana nasıl dokunması gerektiğini bilmiyormuş gibi bir hali vardı.

Beni kollarının arasına çekerken" Yardım edin! Biri yardım etsin. Ambulansı arayın. "diye bağırdı. Birlikte olduğumuz süre zarfında belki ikinci kez onu böyle telaşlı görüyordum. Hep kontrolü elinde tutardı. Şimdi ise neyi nasıl yapmasını  gerektiğini bilmiyordu. Kapanmamak için direnen gözlerim yavaş yavaş karanlığa teslim oluyordu.

HEZEYAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin